İnsan,söyle bir adım geriye attığında resmi daha boyutlu görüyor. Beşiktaş’ın iki kaptanı, birbirlerine böylesine bir öfke biriktirerek mi bunca zamandır ilk on bir oldular? Bu takımın içinde Beşiktaşlı olma gururu, O’nun yükleyeceği hiçbir değer bunca yıldır bırakın oyuncularımızı, kaptanlarımız tarafından dahi içselleştirilememiş ise… Eşelesen daha neler çıkacak kim bilir… Hani yarattığın ahlak? O suçlu, bu suçludan öncesi var…Daha mühim olanı….
Şimdi olaya biçilen mahiyet resmi açıklama ile duyuruluyor;
Diyor ki; “…Beşiktaş ilkeleri doğrultusunda bizim için her şeyden önemli olan iyi ve örnek insan olmaktır. Futbolculuk bu kriterlerden sonra gelir. Bahsi geçen her iki oyuncuyu da süresiz kadro dışı bıraktık ve kendilerine daha sonra belirleyeceğimiz çok ağır para cezaları vereceğiz. Bu, aldığımız idari bir karardır. İlerleyen günlerde gereken uygulamaları yapacağımızı söylemek isterim.”
Biz normal olana nasıl seviniyoruz düşünsenize bi; bütün takımın birbirine sarılmasını, kardeşlik, birlik-beraberlik atfedip bununla gururlanıyoruz, mutlu oluyoruz, seviniyoruz, bunu yazıyoruz satir aralarında…hatta başlığı açılır oluyor..Normal olan bir şey bizde bu hissiyatı uyandırıyor ise, o karenin bir gerçeklik ifade ettiğine nasıl inanalım şimdi?
Bu yüzdendir ki ‘Beşiktaşlılık ilke ve duruşu’ mikrofon önünde sadece bir ezber olarak kalıyor. Yangın yerinde sigara içmektir bu, su taşımak değil. O ana kadar ki birikimi göremiyor, eksik olanın ne olduğunu tespit edemiyor isen, kıssadan hisse çıkartamıyor iseniz, Beşiktaş’ın şerefi futbolcuya kesilen para cezası ile takas edilemez.
Artik kafanıza dank etsin! Kendiniz içselleştirip, yaşatamadığınız Beşiktaşlılık ilke ve durusunu, O’nun ahlakını, siz allem-i cihan olsanız dahi bu camiaya tesis edemezsiniz.
Olay, sadece bugünün sorunu değil; bu olay sadece bir cerahat… Beşiktaş’ın bağışıklık sistemini yok ettiniz siz. İçerde, çok daha derinde bir ateş var, iltihap var. Hastalığın reçetesi ne süresiz kadro dışı kalmalarıdır, ne de maddi yaptırımlardır. Bugün bu, yarın başkaları… O eve önce günesin girmesi lazım; Şeref’in, Hakki’nın, geleneğinin ahlakinin hakim olması lazım o evde.
*‘Beşiktaş, sen bizim ahlakımızsın!’ diyebilmek lazım önce.
6 Temmuz 2008 Pazar
Beşiktaş Sen Bizim Ahlakımızsın
Etiketler:
ibrahim toraman,
ibrahim üzülmez,
sinan engin
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Beşiktaşımın en tahlisiz günü Yıldırım Demirören in başkan olduğu günmüş.
Beşiktaş Jimnastik Külübü kişisel egolara hırslara kurban edilirken camianın içinden bir akil adamın çıkıp bu gidişe dur dememesi diyememesi çok acı.
başkanın dilinden alın" bu benim değil Beşiktaşın projesi-Beşiktaşın Beşiktaştan başka dostu yok-camianın birlik ve beraberliğe ihtiyacı var-2 büyük yaratmak istiyorlar" sözlerini alın Beşiktaşın başkanı malesef cümle kuramaz.
site ve blog a emeği gecenlere çok teşekkürler .
-Ah ne yazık!
-Ah ne acı!
Davranış öğretmenliği sorumluluğunu üstlenmeyen gerçek sorumlular yüzünden olsa gerek ortalığı boş gören sorunlular Beşiktaş profili, ahlaki yapı, Beşiktaşlı davranış tipi sergileme konusunda öğretmenlik yapmayı kendilerine görev addetmişler. İçiniz sızlamaz mı dersem nasıl bir yanıtla karşılaşacağımı bilemiyorum çünkü insani bir tepki olacağını düşünmüyorum ey sorumlular. Bana kızacaksınız ve alttan vuracaksınız biliyorum çünkü söyleyecek sözünüz yok değil mi?
Beşiktaş vahameti diye bir kavram atıyorum ortaya. Evet Beşiktaş Vahameti. Beyler, bayanlar, ağabeylerim, çok daha büyük ağabeyler olay vahamet kesbetmeye dönüşmeden bir şeyler yapmalıyız.
İnanın elle tutulur tek şeyimiz var birincil nedenimiz köklü tarihi dokumuz. Bunun içinde ahlak, terbiye, sevgi, saygı, birlik,vicdan, sorumluluk, şeref yani insani olguları sıralayabiliriz. Bu yüzden tüğlerimiz baş kaldırır Beşiktaşlıyım derken, işte bu yüzden boğazımızda bir adet yumruk taşırız. Bu yumruğu boğazımızdan çıkartıp arkadan yumruğu indirmeyi adet belleyenlere mi teslim edeceğiz!
Ahlakı-davranışı tanımlayan bu sanatkarlara bu ehliyeti verirsek helak olmamız an meselesidir. Lütfen çok büyük ciddiyete, sadakate, samimiyete ve sorumluluğa davet ediyorum.
Bir milleti yok etmek istiyorsanız, o milletin sazına bir tel ilave edin veya bir tel çıkarın. Konfüçyüs
Büyük, küçük fark etmez, sorumluluk hissiyle hareket edene, niyetlenene Saygılarımla
Yorum Gönder