29 Haziran 2008 Pazar

Çocuklar İnanın!


Minik takımımız, Türkiye Şampiyonası'nda Sakarya'da yapılan grup maçlarında hız kesmedi. Rakiplerine büyük bir üstünlük sağlayan takımımız, Sakarya etabını gol yemeden tamamladı.

Beşiktaş - Zonguldakspor : 9-0

Beşiktaş - Yalova : 8-0

Beşiktaş - Bursaspor : 1-0

Beşiktaş - Bursa Bosch : 6-0

25 Haziran 2008 Çarşamba

Asi Ruh Dvdsi Satışa Çıkıyor...


Bütün sene sabırsızlıkla beklediğimiz Asi Ruh dvdsi satışa çıkıyor. Cumartesi günü İstanbul'da, pazartesiden sonra tüm şehirlerde.

Dvd, Asi Ruh Film Müzikleri cdsi hediyeli.

Film, özel seçenekler, müzik albümü toplam 19.90 Ytl

Asi bir ruhtu bizimkisi... Hüznü ve sevinciyle Beşiktaş'ın parçası olmak en güzeliydi...

24 Haziran 2008 Salı

Minik Takımımız Türkiye Şampiyonluğu İçin Sakarya'da


İstanbul Şampiyonası final maçında, rakibi Galatasaray'ı 3-2 deviren, yüreği büyük Minik Takımımız'a Sakarya'daki Türkiye Şampiyonası'nda sonsuz başarılar.

Kara Kartal'ın geleceği, seviyoruz sizleri!

Şair Ceketli Çocuk...Seni Çok Özledik


"Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya."

Seni çok özledik, unutmaya da niyetimiz yok.

bir mektup gönder bana
cebimde taşıyayım
sensiz geçen dünyada
ben nasıl yaşayayım



23 Haziran 2008 Pazartesi

Şeytan Dörtgeni

Habib, Hasan ve Tuğrul.

Üç kişi ile ‘dörtgen’, dört kişi ile ‘şeytan üçgeni’ kurabilen, ayakları yerde iken pek kıymetli bulduklari çArşı’mızı nakşettikleri beyaz güvercinleri ile gökyüzünü dolaşabilen çocuklarimiz…Beşiktaş’lı çocuklarımız...

‘Ee, hadi bakalım çocuklar, anlatın biraz’ dedik. Sonra laf lafı açtı, biz fazla müdahil olmadan onlar bi çırpıda anlattılar. Okudukları okullardan dijitürk yayınlarına, kolasına maçlardaki vaz cayışlardan ellerindeki kitaplara, futbolcu transferlerinden tezahuratlarımıza kadar, sırasıyla top sektirir gibi anlattılar. Korumaya çalıştıkları kale bir ayak fazla, bir ayak eksik kimi zaman.

Habib : 12 yaşındayım, bu sene orta 2. sınıfa geçtim derslerim iyi abi.
Amcamın oğlu birgün geldi "sen Beşiktaş’lı ol" dedi. Neden ? dedim. Sen Beşiktaşlı ol dedi yine. Bende Beşiktaş’lı oldum. Babam Galatasaray’lı, evde tek Beşiktaş’lı benim.

Hasan : Ben de 12 yaşındayım, orta 2. sınıfa geçtim. Bugün seviye belirleme sınavına girdim, sorular kolaydı, iyi geçti ama okulda sınıflarımız çok kalabalık… Bazı derslerimiz de boş geciyor; öğretmen yok!

Tugrul : 14 yaşındayım. Dedem ve dayım sayesinde Beşiktaş’lı oldum. İyiki de olmuşum. Beşiktaş’ın 3 maçına gittim. En son Kasımpaşa maçına gittim. Biz girdik maç başladı. Daha ne olduğunu anlamadan 2-0 oldu skor. Sonra dua ettim yenelim diye (gollerin nasıl olduğunu tam hatırlamıyor, ama Delgodo’nun golü mükemmeldi, Cisse de gol atmıştı diyor ve gollerin anlatımını bizden istiyor).


Dakika 21…Dakika 21 oldu mu Pascal’ın ruhu konar Şeref Bey Stadi’na. Tello soldan derinlemesine ceza sahasına inip basti ortayi ve o sirada kale ağzında Kartal gibi yükselen Nobre ve gooooolllllll! Maçı 2-0 dan 2-1 yaptık şimdi.

Dakika 34…Korner kullanıyoruz deniz tarafındaki kaleye..Cisse, ilk golün atıldığı yerde bekliyor. Nobre attı, bende atarım der gibi bekliyor. Gelen ortaya sadece yükseliyor ve gol.

Dakika 69…Saldır Beşiktaşım oleyyy eşliğinde devam ediyor mac…Soldan korneri paslaşarak kullanmıştık. Delgado, Tello’ya yolluyor, ardından geri alıyor. Ceza sahasının tam köşesinden sağ ayağı ile öyle bir şut çıkarıyor ki Matias Delgado, o an tango zamanı idi. Ve artık skor istediğimiz gibi…Şeref Bey Stadı ayakta.

81. Dakika…Tello, soldan ceza sahasına kaçan Deli İbo’yu görüyor, ara pas ile İbo’yu topla buluşturuyor. Deli İbo harbiden deliriyor sanki o an. Rakibinin üstünden topu aşırıyor, o da yetmiyor ikinciden de aşırıyor. Hızını alamıyor, şutunu atıyor ama savunmadan dönüyor. Dönen top yükseliyor, kafalardan sekiyor, Nobre’nin önüne geliyor. Yatarak vole ile 4. golümüzü takıyor. İşte böyle bir maçtı çocuklar…


- Peki siz maçları nerede izliyorsunuz?

Hasan : Ben hiç maça gitmedim, televizyondan izledim hep. Evde ortak dijitürk var, Fener maçı hariç her maçı izliyorum. Babam Fener’e gıcık, onun maçlarını izlemiyoruz. Babam Trabzon’lu...Gece geç saatlerde maç olması benim için sorun değil; babam da kızmıyor zaten, beraber izliyoruz maçları...

Habib :.Ben de akrabalarımızda izliyorum maçları. Onlarda dijitürk var. İnönü’de daha hiç maç izlemedim çok istiyorum gitmeyi. Stadı yıkacaklarmış… İnönü stadını Dubai’li bir adam almış ‘el inönü’ olacak yazıyordu gazeteler, ama başkanımız 2010’u bekliyorum dedi. Neden dedi anlamadım.

- Biz de anlamadık.

Tugrul : Ben de Eroğluspor’un lokalinde izliyorum maçları ama avrupadan maç yayınlayacaklarına bizim maçları şifresiz verseler ya!? Basket maçlarını da televizyondan izliyorum. Bjk Tv’den de hentbol maçlarının tekrarını izliyorum. Internet sitelerini de takip ediyorum.

- En beğendiğiniz maç hangisi oldu peki?

Habib : Bu sene en çok deplasmanda Trabzon’u yendiğimiz maçı beğendim. 2-0 geriye düşmüştük. Sonra Rüştü haksız yere atıldı, kaleye Bobo geçince çok heyecanlandım. Trabzon son dakikalarda çok bastırdı ama biz bileğimizin hakkı ile kazandık. Trabzon’un bi topu da direkten çıkmıştı.

Hasan : Son Manisa maçı çok güzeldi, hep öyle oynasak şampiyon olurduk. Bi de Fener maçına çok üzüldüm. Şerefsiz hakem penaltımızı vermedi.

Habib : Kazım’ın açtığı ortadan önce top taca çıkmıştı.

- Peki ya tezahuratlarımız? En çok hoşunuza gidenler hangisi?

Hasan : -Yağmurlu bir günde görmüştüm seni- tezahuratı en sevdiğim tezahurat. Sonra, -Allah affeder çArşı affetmez – bi de -Burası Beşiktaş Alayına Gider- bestelerini çok seviyorum. Hatta okulda hep söylüyorum ...

Habib : -Bu sene şampiyon görelim sizi- ...bi de -Kartal gol gol gol- tezahuratını çok beğeniyorum. Televizyonda maç izlerken bile heyecanlanıyorum. "futbolcularda heyecanlanıyor, oynayamıyorlarmış" olur mu abi öyle sey yaa.

Hasan : Şehitler ölmez vatan bölünmez bayrağı da çok etkileyiciydi, onların da gıcığına

gitti.


- Beğendiğiniz futbolcularımız kimler?

Tuğrul : Delgado’yu çok beğeniyorum. Biraz da hırslı olsa…Tello da iyi, bi de Cisse ama O da hırslı değil.

Habib : Bende Delgado’yu beğeniyorum. Bak abi, formamı da "Delgado" aldım.

- Pazardan almışsın. Bak başkan görmesin kızar sonra.

Başkan beni nerde görcek ki abi?

Habib : Rüştü’yü, Tello’yu bir de Holosko’yu beğeniyorum. Bir de Aydın’ı., Aydin’i satmasınlar abi.

Hasan : Ben de futbolcu olmak istiyorum. Olamazsam mimar olurum… yani olmak istiyorum.

Tuğrul : Stad yıkılmasın, çArşı kapanmasın! Avrupa’nın en tanınmış taraftar topluluğu.

Hasan : Dünyanın o’lum ne Avrupa’si…

Tuğrul : Tamam, işte stad yıkılmasın. Yıkılacaksa da maçlar Anadolu’da oynansın, taraftar öyle istiyor, okudum. Veya Seyrantepe yapılana kadar yıkılmasın, sonra onlar oraya gidince biz de Ali Sami Yen stadını kiralayalım, orada oynayalım...

Habib :Yıkılmasın abi ya, ben maç izlemedim orada daha.

Tuğrul : Abi ben Bjk Tv’ye yazıyorum; şu oyuncuları alın diye, ilgilenmiyorlar ama alt yazıda geçiyor. Bana Ertuğrul Hoca ile Sinan Engin’in mail adresleri lazım. Onlara futbolcu önercem.(tıhıgo neves kaleye akım feyez rus tigogo silva korintiyastan eduardo)

Hasan : Aydın Karabulut gitmesin, Sivas defansını dağıtmıştı. Hakan Arıkan’ın yerine de Ivankov alınmalı...

Tuğrul : Abi, ben başkan olsam gençlere önem verirdim. Gelecek vaad eden 50 futbolcu var, Brezilya’ya gider U21 leri izlerdim. Oradan genç, yenetekli ve ucuz topcuları alırdım, sonra onları satardım. Bi de en iyi Türk futbolcuları takıma toplardım. Başarı gelince para da gelir, para gelince de borçları öderdim...

Habib: Abi, bi de Serdar’ın sigara içmesi cok yanlış. İçkide içiyormuş, fazla içmesin, tıkanır ölür. Holosko için de çok pahalı diyorlar, ama Holosko’nun gelmei ile Nobre canlandı.


Hasan
: İbrahim Üzülmez gitsin artık, çok yaşlandı. Bobo’yu satsınlar, golcü alsınlar.

- Bobo golcü değil mi?

Hasan : Değil (gülüyorlar)

Tuğrul : Yuutub’da Eduardo’yu izledim abi, çok iyi futbolcu, O’nun alınması lazım...


- Hocamızı nasıl buluyorsunuz?

Habib : Ertuğrul Hoca iyi değil.. Luçesku gelsin.

Hasan : Evet, Luçesku gelsin. Ben teknik direktor olsam oyuncuma, Runi gibi ol, topu kaptırınca rakibin peşini bırakma, topu almadan da gelme diye motive ederdim

Habib : Gomis ile Mehmet Topuz’u alırsak sampiyon oluruz. Gomis kalıplı Mehmet Topuz’un da iyi şutları var.


- Kitap okuyor musunuz?

Tuğrul : Kitap okumuyorum, Fanatik gazetesi okuyorum. Oradan Beşiktaş resimlerini kesip biriktiriyorum. Bi ajandam var ona yapıştırıyorum...

Hasan : Kardelenler diye Ayşe Kulin’in kitabını okuyorum.

Habib : Ben -robin hud- okuyorum şimdi. Fortiz kupasını kazanan takımımızın posterini defterime yapıştırmıştım. Bi gün derste dalmışım, postere bakıyorum… ö’retmen geldi, ne yapıyorsun diye kızdı sonra posteri yırttı. Çok üzülmüştüm...

Tuğrul : Ben de, resim dersinde Türkiye haritası çizin dedi ö’retmen... Benim canım sıkıldı, stad resmi çiziyordum. Geldi başıma, sen ne çiziyorsun? dedi, yırttı. Bende üzüldüm.

- Okul dışı zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?

Hasan : Boş zamanlarımızda arkadaşlarla ortak güvercinlerimiz var, onlara bakıyoruz. 9 tane güvercin, bi görecen abi siyah var beyaz var; hatta ben beyaz güvercinlerden birinin üzerine çuval kalemi ile çArşı yazdım.

- Niye yazıyorsunuz kuşun üstüne? Keske yazmasaydınız cocuklar.

Olsun abi bi şey olmaz, hem güzel oldu..

Habib : Güzel oldu abi getirelim mi?


-Boşverin, gerek yok cocuklar.

Üzerine çArşı yazdıkları beyaz güvercinlerinin gökyüzünde süzülüşünü seyrediyor çocuklar. Sonra aklımıza geliyor bu ülkede güvercinlere nasıl da kıyıldığı. çArşı bir beyaz güvercin gövdesinde –Barış- iken -kuşları da vururlar- diyoruz içimizden geçen bir hüzün ile.


- Sizi en çok üzen maçımız hangisi oldu?

Hasan : Liverpul maçından sonra hiç üzülmedim… Hep kazanacak değiliz ya…Okulda da beni kızdırmak isteyen olmadı, olsa döverim...

Tuğrul : Ben çok üzüldüm liverpol maçından sonra. Uzun süre kimse ile konuşmadım...

Habib : Beni de kızdırdılar okulda...Ben de, çelsi de sizi yenecek dedim ama onlar yendi. Olsun Valensiya yenecek dedim sonra; ben de onları kızdırdım.

- Sınıflarınızda Beşiktaş’lı arkadaşlarınız var mı?

Habib : Benle beraber 3.

Tuğrul : Benle beraber 2

Hasan : Bizim sınıfın kızlarının çoğu Beşiktaş’lı.

- Maç yapıyor musunuz?

Habib : Mahalle maçları yapıyoruz.

-Hangi mevkii de oynuyorsunuz?

Hasan : Eroğlu Spor’da oynarken Beşiktaş’la maç yaptık, 2.1 yendiler bizi. Orta kesicileri çok iyi oynuyordu. Ben de Beşiktaş’ta oynasam, sağ kanat oynamak isterim

Habib : Sol kanat, sağ kanat oynarım vallahi.

Tuğrul : Ben Eroğlu Spor’da yıldız takımında oynuyorum. Şimdiki mevkiim forvet arkası ama sol kanatta da oynarım.

-Solak mısın ?

Yok ama sol tarafta oynatıyor hoca beni, iyi de oynuyorum.

Habib : Takımımızın ismi TAŞ Spor genelde beşe beş oynuyoruz. Kolasına oynadığımız maçlarda kavga çıkıyor, yenilince kolamızı almıyorlar, bizde dövüyoruz.

Hasan : Kaleler 15 ayak.10 kişilik mahalle maçı yaptığımızda 4-4-2 oynuyoruz. Defansdaki 4 kişi hiç çıkmıyor, orta sahada şeytan üçgeni kuruyoruz, ilerde de 2 forvet.


- "orta sahada şeytan üçgeni" dedin ama 4 kişi var orada, nasıl olacak?


Tamam işte şeytan dörtgeni kuruyoruz!

22 Haziran 2008 Pazar

Şampiyon Beşiktaş!! Çocuklar İnanın...





Minik takımımız, İstanbul Şampiyonası'nda Galatasaray'ı 3-2 mağlup ederek, şampiyon oldu. Yavru Kartallarımız'ı tebrik eder, A takım formasını da ıslattıkları günleri görmeyi temenni ederiz.

Semtin havasını soluyup, Beşiktaş'lı olmanın ayrıcalığını yaşayan kardeşlerimizin yolu açık olsun.

Engel Sizsiniz!!!


Beşiktaş adı nasıl da ürkütücü bazıları için. Misal, Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu.. Bugünlerde, Türkiye’de engelli basketbol sporunun kurucusu ve geliştiricisi olan kulübümüzün ayak oyunlarıyla alt edilmesine tanık oluyoruz.

Rekabetten şikeyi, adam satın almayı, hakem tayin etmeyi anlayanların da maalesef el attığı bu spordaki durum bugünlerde içler acısıdır. Yönetimimizin mutat ilgisizliği buna eklenince, rakipler daha geniş alanlar bulmakta ve bel altı vurmaktadır. Turnuva fikstürlerinde Beşiktaş’ın adını görünce suratı ekşiyen zevatın çirkefliklerine dur deme vakti gelmiştir artık.

Federasyonun “sıkıştırılmış” müsabaka programı tam bir skandaldır.

Yönetmeliğe uygun olarak günde iki maç yapan, ancak yönetmeliğe aykırı bir şekilde iki maç arasını tekerlekli sandalyesinde geçirmek zorunda kalan (normalde oyuncuların yatarak dinlenmeleri gerekmektedir) oyuncularımızın, vücutlarında oluşan sakatlıklar nedeniyle takımımız zor durumda kalmıştır.

En son play-off maçlarında yaşananlar hepimizi ayağa kaldıracak cinstendir.
Cadburry ile gün içindeki 2 maçımız öncesinde 3 oyuncumuzun raporlu bir şekilde sakat oldukları ve maça çıkamayacakları belli iken, federasyonun Beşiktaş’ın itirazlarını dinlemeyip maçı oynatması büyük bir skandaldır. Prosedüre göre 2 oyuncunun sakatlığı belgelendiğinde maç ertelenirken, Beşiktaş söz konusu olunca maç oynatılmaktadır!

Federasyonun gözbebeği olan Galatasaray’a göre play-off fikstürünün ayarlanması ise daha büyük bir skandaldır! Play-off maçları normal zamanında yapıldığında, 4 oyuncusunun sözleşmesi sona erdiğinden bu oyuncuları oynatamayacak olan Galatasaray’ın isteği doğrultusunda fikstürün öne çekilmesinden bahsediyoruz. Adı her zaman malum iddialarla anılan bir kulübün, malum tavırlarını engelli basketbol sporuna kadar sokmasına daha ne kadar dayanabiliriz!

Şike, hakem vs. olaylarında her daim en büyük silleyi yiyen Beşiktaş yine bir oyunun içine, çirkef cenderesine sokulmuştur. Bunun önüne geçmek boynumuzun borcudur. Dün olduğu gibi bugün de taraftarımız gözleri para, iktidar, hırs ve bilumum maddi uyarıcılardan dönenlere inat bu kulübün maneviyatını ve haklarını sonuna kadar koruyacaktır.

Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu'nu ve Engelli Basketbol Ligi’ndeki temsilcilerini uyarıyoruz.

Öfkemize bulaşmayın! Hakkımız neyse, şerefimizle savunuruz! Mahkemelerde alt etseniz bile, halkın takımının, halkın adaletine takılırsınız. Aklınızı başınıza devşirin!

20 Haziran 2008 Cuma

Muhammet Demirci





"Futbol bir din ise, Muhammed de onun peygamberidir."

Özkaynak Kurtuluştur-Minik Takımımız Galip






Minikler yarı final maçında, "Yavru Kartallarımız" Damlaspor'u, Muhammet'in attığı frikik golü ile yendi. Fulya'da oynanan maçta yavrularımızı yalnız bırakmayan tüm Kartallar'a selam olsun. Final maçı pazar günü Galatasaray ile.

Beşiktaş'a susadığımız bu günlerde, şifa gibi geldi bu maç. Semt coşkusunu birebir yaşama fırsatı..

Minik takıma şampiyonluk yakışır!

Son Barikat





Sevgi emek ister....

Geciken Düzeltme


Hentbol Federasyonu ileti ve telefonlardan bunalmış olacak ki, nihayet bu sabah düzeltti hatasını. Özürleri, kabahatlerinden büyük. Bu zamana kadar açılan telefonlara, iletilere verdikleri yanıt apayrı bir tartışma konusu olur. "İşimiz var, yapamayız" bu mazaretlerin içinde açık ara birinci geldi.

Beşiktaş taraftarının istediği sadece hakkı olan. Fazlalıklar size kalsın...

18 Haziran 2008 Çarşamba

Şeref Sözü


Beşiktaş’lı hayatın günleri ağır, omuzlar düşük, yandaşlar omuzdaşlar, yorgun, savruk… Bu ruh hali daraltıyordu pas alanımızı… Neye yanalım, neye sarılalım ? Sarılacak direk mi yoktu Beşiktaş’ta…

İşte ŞEREF… Beşiktaş’ın ta kendisi… Kısacık hayatına sığdırdığı, unutulmaz bir adanmışlık hikayesi…

Sarılacaksak ve vefasızlık ve vurdumduymazlık ve tarihten bi haberlik gırla gidiyor durumundayken ŞEREF’İMİZE sarılmalıydık… Sarılmaya çalıştık. Dedik ki :

“BEŞİKTAŞ ŞEREFTİR , ŞEREF BEŞİKTAŞTIR”…

Adanmışlıktır Beşiktaş. Omuzdaşlıktır. Sahip çıkma, kollama, ileriye yöneltme, geliştirme, büyütmedir. Hayattır işte Beşiktaş. Ruhu şad olsun hacı babanın lafı ile “Hayatta Beşiktaş” demeliydik.

Anma dedik yapalım. Herkes olmasa da, o gün Beşiktaşlı Hayatı süzmeye meyilli her bir Kartal gelsin demlensin ŞEREF’imizin dizi dibinde… Duyuralım, semtten doğru yola düşelim dedik.

Rüzgarında sallansın yaz melteminin dedik, astık sözümüzü yollar üstüne. Gören duyan bilsin ki, işte burası “BEŞİKTAŞ”… ŞEREF timsali kutsal toprak… Duysun cümle alem “BEŞİKTAŞ ŞEREFTİR,ŞEREF BEŞİKTAŞTIR”…

Azdık belki ama, yine özdük anmada. Dörtdörtlük hazlar yaşadık… Çarpıtılmakta, kirletilmekte olan sokaklarda, yokuşlarda “Burası Beşiktaş, Milano Değil” diye kulak bile çektik…

Bu “hafta” dedik. Hafta koyalım adını. Basında medyada, üstünde isim yapışmış “Beşiktaşlı Yazar Çizer Düşünür” de omuz versin istedik. Uyardık ta. Hepsine haber gönderdik, mesaj attık;

“İçinde bulunduğumuz hafta Beşiktaş taraftarı tarafından "ŞEREF BEY HAFTASI" olarak anılmakta ve bu çerçevede forumlarda sitelerde çeşitli platformlarda geleneğe sahip çıkılmaktadır. Bu günlerde yoğun şekilde "Beşiktaş transfer haberleri" konuşulmaktaysa, bu şubenin kurulmasındaki insan üstü özverisi ve fedakarlıkları unutulmayacak olan "Ahmet Şerafettin Bey" sayesindedir.
Sizden ricamız; Bu hafta boyunca Beşiktaş Futbol Şubesini yaratan, adı ile menkul "ŞEREF Bey”imizi unutmamanız. İmkânınız olan satırlarınızda bu "DEĞERİMİZE" az da olsa vefa göstermeniz.” dedik.

İstedik ki dağılmış dimağlara toplayıcı ışık olsun “Şeref”imiz…

Sonra yine aklımıza düştü yârimiz. Bu günlerde temeli sallanan, yıkalım kurtulalım çağrılarının döndürüldüğü, futbol takımımızın maçlarını oynadığı stadyumumuzun ismi hak ettiği isim olan “ŞEREF BEY STADI” olsun dedik. ŞEREFİMİZ, yolunda son nefesini vermiş bir stadımız olsun diye, bize var olan stadımıza ŞEREFİMİZ demeyi çok mu görecekler dedik… İlk biz de dememiştik zaten. Yıllardır hep deriz. Taraftarından, yazarına, yöneticisinden kulüp çalışanına kadar…

Peki dedik, “ŞEREF BEY HAFTASINDA” açalım bir kampanya başlayalım ses çıkarmaya. Toplayalım neyse imzamız sunalım konu muhataplarına. Başladık vira dedik bakalım. Derleyip toplayıp sonlayacağız kısa zamanda. En nihayetinde istense muhalifim, muhalefetim diye ses eden “genel kurul üyeleri” toplasa ,“yönetim değiştirilebilecek “ 2500 imza ya erişsek, diyeceğiz ki “stat ismi neden değişmesin” !!! Varıp ta karşımıza yönetici de bulursak, vereceğiz elden imzalarımızı, küçük de bir “ŞEREF BEY STADI” tabelası ile birlikte.

Tabi bu sürecin başından sonuna aslında yola düşüren, gönlümüzü deli dalga kabartan bir ismi de unutmamakta fayda var. Şeref’imizin kızı “HANDAN HANIM”…

Aslında Handan annemizle bir güzel BEŞİKTAŞLI sohbet ile noktalamak üzere çıkmıştık yola… Allah şifa versin Handan Hanım’ın sağlık sorunları nedeniyle gerçekleştiremedik. Dert değil… Sağlık olsun… Toparlasın gideceğiz elbet, ŞEREFİMİZİN MİRASI saygıdeğer ellerinden öpmeye…

Böyle geçti ŞEREF BEY HAFTASI…

İyisiyle, güzeliyle, eksiğiyle ne varsa yaşadık.

Ses veren, omuz veren tüm BEŞİKTAŞ sevdalılarına selam olsun.

Biliyoruz ki;

“BEŞİKTAŞ ŞEREFTİR, ŞEREF BEŞİKTAŞTIR”

ŞEREF SÖZÜ !

UNUTAN, UNUTTURANDAN BETER OLSUN !

17 Haziran 2008 Salı

Keser Döner, Sap Döner, Gün Gelir, Hesap Döner


Malumunuz şu mübarek günlerde, endüstriyel futbol deryasına kim daldıysa “mamalandığı” EURO 2008 oynanıyor. Her gece yeni bir heyecan, herkeste vurduk parayı koşuşturmacası…

Bildiğiniz üzere, kalemi adaletin kılıcından bile keskin (!) “GAZETECİ” Hıncal Uluç, Kulübümüzün İzmir kordondaki “kartalyuvası” satış mağazalarında satışta olan “Siyah Ölüm-Beyaz Yaşam” baskılı tişörtümüze kıl olmuş ve “Ölüm” kelimesinin böyle yerlerde kullanılmasını içine sindirememiş ve

“Spor'da "Ölüm" lafının ne işi var, İzmir'in savcıları?.. Ne işi var?..

Bu ülkede "Sporda şiddet yasası" var.. İzlemekten, uygulamaktan sorumlu olduğunuz.. Bu yasa, futbolda şiddetin ölüm boyutlarına gelmesi üzerine çıktı. Şiddete engel olsun diye.. Süs olsun, mevzuat kitaplarında kalsın diye değil.. Ben mi uygulatacağım yasayı, yoksa sizler mi?.”

Diye “harlamış” , bunun üzerine savcılarımız harekete geçmiş ve tişörtümüzün “sporda şiddet yasasının ilgili maddelerini ihal etmediği”ne karar vermişlerdi…

Evet şimdilerde herkes EURO 2008 dolayısıyla “cukka”peşinde.. Tabi Hıncal bey de muhtemelen o deryada yüzmeye don giymiştir şu aralar… Ama biz insanlık görevimizi yapıp hatırlatalım…

Malum bu işler “videofondan yorum bildirmeyle” olmaz !!!

Ey “Gazeteci” Hıncal uluç…

An itibari ile google arama motoruna “Euro 2008 Ölüm Grubu” yazınca karşımıza yaklaşık 600 bin sonuç çıkıyor… Meslektaşların günlerdir “ölüm grubu” aşağı “ölüm grubu” yukarı ortalığı kasıp kavuruyor…

Çağırmayacak mısın Türk Savcılarını göreve… ???

Hatta bazı yerlerde Euro 2008 oyuncularının da ağzından dökülüyor “Ölüm Grubu” lafı… Mesela geçen Adrian Mutu demiş Romanyalı… Vermeyecek misin bu “veledi” adaletin sıcak kollarına…

Günlerdir sayfa sayfa, başlık başlık “sporda şiddet yasasını ihlal eden” , yazılı, basılı, görsel, sanal MEDYA deryasına , “Kardeşim Sporda Ölüm Lafının Ne işi var” diye horozlanmayacak mısın ???

Ey delikanlı Hıncal Uluç…

Seni göreve davet ediyoruz…

İki tahrik unsurlu yazı yazıp, ortalık karıştırma mekanı edindiğin “güzide türk medyasını” bir derle topla…

Kulaklarını çek…

Sporda, Spor haberlerinde, Spor yorumlarında “ÖLÜM LAFININ NE İŞİ VAR” de…

İstersen vakit geçirmeden “görüşmeyi “videofon”dan yap…

Yap ki;

“KESER DÖNER SAP DÖNER GÜN GELİR HESAP DÖNER DEMESİNLER”

İki Kaptan Arasındaki Farkı Bulunuz


Dün gece oynanan maçta sahada Beşiktaş'lı hiçbir oyuncu yoktu. Daha doğrusu halihazırda Beşiktaş'ta oynayan kimse yoktu. Villareal forması giyen kocaman Kartal yürekli Nihat vardı. Sahada Beşiktaş'ı temsil eden, Beşiktaş'lıyı gururlandıran Kaptan Nihat vardı.

Sadece attığı goller için değil, bir kaptan nasıl olunur dersi verdiği için teşekkür ederiz. Maçın en gergin anlarında dahi, arkadaşlarını olumlu yönlendirişi ile mest etti Nihat.

Şeref Bey semalarında kendine has gol sevincini bir gün tekrar görmek dileğiyle...Yolun açık olsun Kaptan...

16 Haziran 2008 Pazartesi

Şakacı Hentbol Federasyonu


Hentbol Federasyonu resmen dalga geçiyor bizimle. Beşiktaş Hentbol Takımı ligi 3. sırada bitirmesine karşılık, federasyonun resmi sitesinde takımımızı 4. sırada gösteriyor. İşin daha da komik tarafı ise, sezon sonunda Beşiktaşımız'a 3.lük kupasını verenin Türkiye Hentbol Federasyonu Genel Sekreteri Barbaros Mutlu Kadıoğlu olması.

Hem kupa verip, hem 4. sıraya koymak, kendilerine özgü bir tavır sanıyoruz. Federasyona telefon yolu ile ulaşıp, durumu bildirdiğimizde aldığımız yanıtlar şakanın boyutunu gösteriyor!! Yakın zamanda düzelteceğizler, başka işimiz var yanıtları...

Hakkımızı istiyoruz, doğruyu istiyoruz, almasını da biliyoruz!

Hentbol Federasyonu İletişim

Tel: (0312) 311 45 62-311 72 81-311 75 41
Fax: (0312) 309 02 99

THF İletişim: bilgithf@hotmail.com

14 Haziran 2008 Cumartesi

Şeref'in Çocukları Şeref'ini Unutmadı...







Semt bizim, aşk bizim...Şeref de bizim...

-Ah dostum Şerafettin... Hastasın biliyorsun,yatakta olman gerekirken hala Beşiktaş,hala Beşiktaş.... Beşiktaş seni öldürecek dostum bu genç yaşında” dedi doktor Enver .

İnce bir sesle "feda" dedi ama kimseler duymadı.

Beşiktaş'sın sen bizim canımız...

12 Haziran 2008 Perşembe

Şeref Bey Stadyumu İmza Kampanyası


Beşiktaş Jimnastik Kulübü Yönetim Kurulu’na,

“ Yağmur altında, kasıklarına kadar kül ve çamur içinde futbol oynamaya çalışırken izlediği çocuklar için bir şeyler yapmalıydı Ahmet Şerafettin. Mesela oynayabilecekleri ve Beşiktaş'a ait bir stad. Ahmet Şerafettin tüm yasaklamalara ve ağır hastalığına rağmen İzmir deplasmanına gitti. Yolda yine fenalaştı ama belli etmedi. O gün söz verdiği sözü tuttu ve yine o gün maç yaptıklari stadı Beşiktaş adına alıp, yaptırttı.”
“ -Ah dostum Şerafettin... Hastasın biliyorsun, yatakta olman gerekirken hala Beşiktaş, hala Beşiktaş.... Beşiktaş seni öldürecek dostum bu genç yaşında ” dedi Doktor Enver . İnce bir sesle "feda " dedi ama kimseler duymadı.

Biz duyduk, sizler de duyun!

Biz, aşağıda imzası bulunan Beşiktaş taraftarları şu anki stadımızın isminin, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün sonsuza dek varolması için, "futbol" gibi lokomotif bir branşın yaratım ve gelişim sürecine tereddütsüz canını dahi feda eden, futbol şubesi kurucumuz ŞEREF BEY’in adı ile anılması için, BEŞİKTAŞ ŞEREF BEY STADI olarak isimlendirilmesini, bu yönde gerekli girişimlerin başlatılmasını ve bu gecikmiş vefa borcunun bir an evvel ödenmesini arz ve talep ediyoruz.

Saygılarımızla

http://www.sonbarikatbesiktas.com/imza-kampanyasi/

11 Haziran 2008 Çarşamba

Semt Bizim Aşk Bizim (Şeref Bey Haftası Etkinliği)







Semtimizde ŞEREF BEY HAFTASI kapsamında, afişleme, pullama yapılmış ve pankart asılmıştır.

Semtimizin dört bir yanında yapılan afişleme çalışmalarına semt esnafı ve halkımızın ilgisi görülmeye değerdir.

Geleneğimizin mihenk taşı ŞEREF BEY anısına yapılan etkinlikler, geleceğimize, yarınlara gidenlerin sesi sözü imzasıdır.

SEMT BİZİM AŞK BİZİM.

"Saraylar, saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşeler de açılır üstümüzde
leylaklar da güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler.."

Sonbarikatın emekçilerine selam olsun.

5 Haziran 2008 Perşembe

10-17 Haziran Şeref Bey Haftası


1894'ten 1933'e kadar süren 39 yıllık kısa yaşamına çok şey sığdırmıştır Şeref Bey... Sınırlı sayıda kişinin ferdi sporlarla uğraştığı özel bir kulüp kimliğindeki Beşiktaş Kulübü'nü halka indirmiş, halka sevdirmiş, halkla büyütmüş, siyah-beyaz renk aşkını binlerce, yüz binlerce kişinin kalbine kazımayı basarmistir.

Beşiktaş'ın Şeref'i için " Varım " diyeceksen, 14 Haziran Cumartesi günü saat 16:00'da Şeref Bey'in yanında ol!

O, Beşiktaş'ın ŞEREF'idir... O, Beşiktaş'ın şehididir.

2 Haziran 2008 Pazartesi

Atletizm Takımımızı Ziyaret

Atletizm Takımımız


Fahrettin Duman - Nevzat Özdemir




8-9 Mayıs tarihleri arasında Konya'da yapılan Ortaokullar Arası Türkiye Şampiyonası Atletizm Yarışmaları'nda atletlerimizden oluşan İzmir Aydoğdu İlköğretim Okulu'nun, yarışmadan ikinclik ile dönmesiyle, oyuncularımızı okullarında ziyaret ettik.

Mayıs ayı içerisinde okul müdürümüz Nevzat Özdemir ile irtibata geçerek, ziyaret isteğimizi belirtip, sporcu kardeşlerimiz ve hocalarımızla hem tanışıp, hem de teşekkür etmek istediğimizi dile getirdik. Bu zaman zarfı içersinde okul müdürümüz Nevzat Özdemir bize her türlü kolaylığı gösterip, ziyaret için uygun zaman dilimini ayarladı.

Sporcu kardeşlerimiz, hocalarımız ve okul müdürümüzle samimi bir ortamda gerçekleşen sohbette; sporcularımızın sergilemiş oldukları performansları, mevcut durumları, kulübümüzün amatör branşlara bakış açısını değerlendirdik.

Kardeşlerimizin sohbet boyunca heyecanlı ve mutlu tavırları, bizleri son derece mutlu etti. Beşiktaş Jimnastik Kulübü'ne yakışır halde sergiledikleri tavırları ve bizlere karşı cana yakın hallere görmek, bizleri fazlasıyla mutlu etmiştir.

İzmir Aydoğdu İlköğretim Okulu'ndan gayet güzel ve bundan sonra daha sık görüşmek dileğiyle ayrıldık. Başarıları ile bizleri mutlu eden sporcu kardeşlerimize, onların en iyi şekilde hazırlanmasına yardımcı olan Fahrettin Karaduman ve Bülent Aday hocamıza, her türlü kolaylığı bize sağlayan okul müdürümüze teşekkürlerimizi sunar, başarılarının daimi olmasını dileriz.

Velhasıl, BEŞİKTAŞIM SEN ÇOK YAŞA!

www.sonbarikatbesiktas.com