31 Aralık 2008 Çarşamba

Ey Bilet Sen Nelere Kadirsin...1#

Bu maç 98-99 sezonunun ikinci yarısının ilk maçıydı... Takım kendini daha bulamamış ve ilk yarıyı 15 takımlı ligde 8. sırada kapamıştık. Bu maç, bu maçın son saniyesi, belki de tüm sezonun dönüm noktası olacaktı…

O zamanlar Ahmet Fetgeri'de sık sık görülmeye alışılan (şimdilerde bile hala amatör şube maçlarını kaçırmayan) Deli Murat vardı girişte. Sonra yine o zamanlar "görece" daha düzgün bir tribüncü olan Şifo vardı. Ve tabii Optik Başkan...

O zamanki deplasman maçlarına, en azından salon sporlarında, tribüne toplu girme modası vardı. Yine o şekilde, topluca salona girilince, diğer tribünlerdeki Beşiktaşlılar koşturarak hemen toplu giren grubun yanına gelmişlerdi. Doğal olarak sayıca fazla olan Galasatasaraylılar yine kahpece arada kalan taraftarlarımıza saldırmışlardı. Bizim tribünün abileri de oraya yönelince polis de her iki tarafa “yönelmişti”…

Maçın başındaki bu kavga basında yerini alacaktı…Maça iyi başlıyorduk… Thompson, Petruska'ya “manyak” bir blok koymuştu daha başlarda… Herkesin yere göğe sığdıramadığı ama az biraz maçları takip edenlerin, ne pislik olduğunu bildiği Orhun, Woolridge'i sinir ediyordu sürekli. İlk yarıda epey bir üstün oynuyorduk, farkı açmıştık.

İkinci yarıda bu defa Orhun iyi oynamaya başlamıştı. Biz de özellikle Rüçhan ve Praskevicius aksamaya başlıyordu. Maçın son 20 saniyesine kadar bir o tarafa bir bu tarafa gidip geliyordu skor… Son 20 saniyesinin her ayrıntısı inanılmaz bir mücadeleye tanıklık edildiğine işaretti…

Son 20 saniyeye girildiğinde, Galatasaray öndeydi ve mola almıştı… Top da onlardaydı… Faruk Beşok Durham'a taktik faul yapmıştı. Burada Koçumuz Ahmet Kandemirin üstün taktik hamlesine şahit olacaktık...

Çünkü topu kenardan oyuna Durham sokuyordu. Maçın sonlarında en yorgun gözüken oydu. Orhun'u Rüçhan ve Turabi sıkıştırmıştı. Kerem Tunçeri ise bilerek boş bırakılmıştı.

Durham Kerem'i görür görmez topu ona veriyordu. Orada Praskevicius'un faul yapacağını sanmıştı Galatasaraylılar… Ama o büyük bir profesyonellikle faul yapmadan Kerem'in topla çıkmasına izin vermeyecekti… Kerem de topu tekrar Durham'a vermek zorunda kalınca Faruk anında, oyunun en yorgun oyuncusuna faul yapıyordu…

Ahmet Kandemir'in tüm mola boyunca bunu anlattığı çok iyi belli oluyordu. Burada artık Allah yüzümüze gülüyor ve taktik tutuyordu… Durham'ın iki atışı da çemberi dolaşarak dışarı düşüyordu…

Thompson ribauntu alıyor ve son saniyelere molasız girmek zorunda kalıyorduk. Eğer Durham sayıyı atsaydı belki Ahmet Kandemir mola alıp farklı bir hücum çizecekti ama maçın kesilmemesi çok iyi olmuştu bir yerde…

Bizim tribün, bizim benchin arkasındaydı ve bizim hücum yönümüz diğer potaya doğruydu.

Thompson ribauntu alır almaz topu Woolridg’e vermişti. İkili sıkıştırma olmasına rağmen top Faruk'a geliyordu. Orada tribünde bulunan şanslı taraftarların hayatlarında “unutulmaz” şekilde yer edecek saniyelerdi bunlar…. Heyecan inanılmaz boyuttaydı…

Faruk fake yapıp topu Turabi'ye verince Turabi hafif sol çaprazdan üçlüğü göndermişti…

Ama sayı olmuyordu… Başarısız olan topu Rüçhan öyle bir yükselerek almıştı ki, orada bulunanlar duruma inanamamıştı… Rüçhan o hücum ribauntunu Petruska ve Durham gibi devlerin üzerinden almıştı... (Hatırlayanlar elbette olacaktır, ama hatırlamayanlara şaka yollu hatırlatalım; Petruska ve Durham'dan 7-8 tane Rüçhan rahat çıkar… Siz düşünün… )

O ribauntu alınca Rüçhan potaya geri atmadı. Sonuçta sadece 1 sayı gerideydik, bize boyalı alandan basket de yetiyordu. Rüçhan'ın ribaundu alış konumuna göre topu vereceği tek isim yine Turabi'ydi. O Turabi ki, bu maçın bizim takım için en kötü adamıydı o saniyeye kadar.

İşte o Turabi sol köşeden, sıfır noktasından yükselerek üçlüğü yazıyordu…

Maç bizim olmuştu. O sayıdan sonra Kerem Tunçeri hemen steps üstüne steps yapıp topu potaya göndermeye çalışsa da Turabi çoktan sevinç çığlıkları atarak bizim benche atlamıştı bile…




Artık oyuncular mı bizim tribüne çıkmıştı, bizim taraftarlar mı oyuncuların yanına atlamıştı onu çözmek zordu… Ama birbirini tanıyan tanımayan herkes sarmaş dolaş olmuştu.

İnanılmaz bir sevinç ve gururyaşanıyordu. Dakikalarca tezahürat yerine çığlık atmıştı taraftarımız… Sevinçten tuhaf anlamsız sesler çıkartıyordu herkes. Ve “Dersimli” Turabi zafer işaretini bambaşka bir gururla yapıyordu…
Sevinçler, çığlıklar, maç sonu siyah-beyaz çekmelerden sonra takım soyunma odasına gitmişti.



Galatasaraylıların küfürlerine Optik Başkan önderliğinde bir pike ve ardından salvo yapılmış gereken cevap verilmişti. Maçın sonunda bizimkileri zapt edemediği için zaten gergin olan polis, tribünden birkaç kişiyi almak istemişti.

Ama orada Optik Başkan vardı… Yiğitçe kollarını iki yana açıp polislerin karşısına dikilmişti. Hani bir yuvaya saldırıldığı zaman evlatlarını korumak isteyen kuş, deli gibi çırpınır kendini helak eder ya, işte aynen öyle.

Polisin onca küfürüne ve vuruşlarına rağmen hep en önde kaldı. Olay uzunca bir süre arbede şeklinde devam etti…

Aşağıdaki fotoğrafta yeşil polarlı, boynunda Forza atkılı Optik Başkan seçilebiliyor...




Polis bizim taraftarı dışarı çıkarmak isteyince menajer Engin ile oyuncumuz Turabi, soyunma odasından dönüp taraftarlarımızı korumaya çabalıyorlardı… Hatta Turabi polisin elinden 2 tane taraftarımızı alıp soyunma odasına götürüyordu.

Düşünün, şimdilerde herhangi bir sporcu, bir maç öncesi veya sonrası bu şekilde polisin elinden taraftar kurtarmaya kalkar mı… Turabi o davranışıyla o dakilkaları yaşamış olan tüm taraftarların kahramanı olmayı tamamen hak etmişti...

Optik Başkan'ın maç sonrası hindi babasını unutmak mümkün değil. Çıkışta yine en önde yürüyüşü de öyle...

Turabi, basketbolu bıraktıktan sonra kısa bir dönem GS menajerliği yapmıştı. Ama takım adı Cola Turka olana kadar, maçlarımızın çoğunda tribünde yerini almıştı.

O dönem basketbol taraftarının ilahı, 1.89 boyuna rağmen "alley-up"ları ters smaçla bitiren, Conrad Mc Rea gibi Rashard Grifith gibi elamanların smaçlarını blokla kesen Turabi, çocuğuyla ve de göbek bağlamış olarak sonraki dönemlerde o dönemin taraftarlarına gurur abidesi olarak göründü hep…

Dönemin “gençleri” ne zaman yanına gidip sohbete başlasa, hep sıcaklığıyla soruları yanıtlayan, "sol" görüşlü olduğunu bilen 16-17 yaşlarındaki gençlerin “gaz” içeren sorularına hiç bozmadan cevap veren Turabi… Bu maçı tarihin “unutulmaz” sayfalarına nakşediyordu…

Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer…




Geçmiş Zaman Olur ki...#5

29 Aralık 2008 Pazartesi

Haftanın Sonuçları ( 27-28 Aralık 2008 )


Beşiktaşımız : 66 - Galatasaray : 58 ( Erkek Basketbol )

Beşiktaşımız : 72 - Galatasaray : 90 ( Tekerlekli Sandalye )

Küçükköy : 0 - Beşiktaşımız : 6 ( U-15 )

Goller : Emirhan (3), Mertcan, Halim, Ali

Beşiktaşımız : 5 - Büyükşehir Belediyespor : 0 ( U-14 )

Goller : Feyyaz, Furkan, Hüseyin, Enes, Okan

Beşiktaşımız : 3 - Büyükşehir Belediyespor : 0 ( U-15 )

Goller: Oğuz, Cankut, Burak

Beşiktaşımız : 4 - Küçükköy : 2 ( B Genç )

Goller : Alper, Ömer, Emir

Beşiktaşımız : 3 - Büyükşehir Belediyespor : 0 ( U-14 )

Goller : Ömer Faruk (2), Serhat

İzmir Konak Belediyespor : 0 - Beşiktaşımız : 3 ( Erkek Voleybol )

28 Aralık 2008 Pazar

Yanıtları İstiyoruz


Dün akşam Akatlar'da oynanan Beşiktaş-Galatarasay basketbol maçında, tribünlerimizde Lig Tv'yi protesto eden bir pankart açıldı. Ancak mücadelenin hakemi soyunma odasına giderek, pankartın kaldırılmaması durumunda maçın oynanmayacağını dile getirdi.

Sadece yanıtları istiyoruz.

-Protesto etme hakkımız neden elimizden alınıyor?

-Maçın hakemi Mehmet Keseratar'ı bu pankart neden bu kadar rahatsız etti?

-Bu rahatsız olmalar, yasaklar, kurallar sadece Beşiktaş'ın var olduğu yerlerde mi geçerli?




Burası Kadıköy, burada her şey serbest.

Pankartlar açılabilir, Lig Tv kabloları kesilebilir!

Digiturklerimiz'i İade Ediyoruz!


Beşiktaş'a karşı oynanan oyunların içinde yer aldıkları için DIGITURK'leri iade ediyoruz.

BU PİSLİĞİN İÇİNDE SİZDE BOĞULACAKSINIZ!

Kampanya bilgileri için :

Digiturkler İade

26 Aralık 2008 Cuma

Özkaynak Birgün Tekrar Gelecek mi?


Beşiktaş’ın özkaynak düzeni ile ilgili konuşulduğunda akla gelen örnekler her daim aynıdır. Önce Baba Hakkı döneminde Şenol - Birol’un Fenerbahçe’ye gitmesi ve ardından Baba’nın “Şenol'lar Birol'lar gider, Yusuf'lar Sanlı'lar gelir” söylemi ile aşağıdan gelen bu iki yeteneğe işaret etmesi. Sonrasında ise o meşhur MAF dönemi...

Bu iki dönem dışında Beşiktaş’a güzel günler yaşatan özkaynak kuşağı hangisiydi?

Yaşı tutanlar yaşamış, tutmayanlar da, ya dinlemiş ya da okumuştur mutlaka... Hüzünlü bir süreçtir Özkaynağımızın yok oluş süreci..

Miloş Milutinoviç genç takıma çok önem vermişti kendi döneminde... O gitmiş Gordon Milne gelmişti, ki elinde Ceymis Bond bir çanta... Herkes diyordu ki önce "bu adam iş adamı mı? yoksa futbol adamı mı ?... Çantada ne olaki ?"... Çantadan güzel bir yeşil saha çıkmıştı... Taktik-teknik doğaçlamalar için kullandığı bir ekipmandı o çanta... O çantadan çıkmayan, ama o çantadaki ekipmanla yoğurulan "gençlerimizin devri" başlamıştı artık.. Ali Gültiken Beşiktaş genç takımında ter akıtarak geldiginden, Feyyaz Uçar ile Metin Tekin de gencecik yaşlarında bu ter kardeşliğine, "kaynağa" kazandırıldıklarından mayası tutan bir hamurdular artık... Gordon Milne bu ışığı görüp özkaynak geliştirme faaliyetine gerçekten dikkat etmiş ve eline verilen malzemeyi dikkatlice kullanarak başarılı işlere imza atmıştır...

Bu noktada "kaynağı" çekip çeviren, felsefesini kuran, yaratım sürecinin temel taşı Serpil Hamdi Tüzün hocamızın emekleri unutulmazdı... Önceleri Serpil Hamdi hoca takımın altyapısında harikalar yaratırken, zamanla A takım hocaları da buna ortak olmuş, ve genç yetenekleri "kolej takımı" havasına sokup aşıyı tutturabilmişlerdi... Bu dönem "efsane" olarak geçti özkaynağın yarattığı tarihe..

Ama sonrasında devir ve oyunun "kuralları" daha bir "endüstrileşti"... Artık "şampiyonluk" yarışı, daha geniş kitlelere ulaştırılıyor ve bu iletişim aracı bazlı ilişki, rant üretilen bir arenaya meylediyordu... Bu açıdan takım hocaları, kafalarını hep yukarı kaldırarak yürümeye başlıyor, kulüp yönetimleri de en tepedeki "endüstriyel pastaya" uzanmak için kafalarını yavaş yavaş aşağılardan "kaynak"tan çekiyorlardı... Kimse farketmese de, "katledilmiş futbolcular" mezarlığına dönüşümün başlangıcı o yıllar içinde atılıyordu...
Gordon Milne'den sonra gelen Christoph Daum, orta yaşlı, tecrübeli vatandaşlarını daha çok değerlendirmeyi tercih ediyordu... Kurulu ve kısa yarış düzeninde "tanıdığı, oyununa müdahaleyi imkanlı bulduğu" oyunculara omuz veriyordu... Bu dönemde altyapıdan sadece Sergen Yalçın'ı belirli bir düzeyde oynatmaya cesaret edebiliyordu... O da çok üstün teknik kabiliyeti barındırması yüzünden oluyordu... Biraz da Sinan Demircioğlu'nu bir çok maçta sonradan oyuna alıyordu... Bu hızlanmış, ve endüstriye daha fazla endekslenmiş yarış sürecinde, özkaynakta gerçekten iyi top oynayan Salih, Barbaros , Yusuf, Ozan gibi gençlerimiz A takımda yeterli şansı bulamayacaklardı... Bu durum biraz da Beşiktaş'ın o dönem kadrosundaki Şifo, Metin, Ali, Oktay, Ertuğrul, Madida gibi oyuncuların form durumunun iyi olmasıyla alakalıydı... Tabi Daum'da "kaynağa" yatırım yapmak yerine anlık başarıyı koşturan bir hoca olduğu için kurulu sisteme "kaynaktan montaj" işine bulaşmıyordu... Elindeki belki de gelecek 10 yılın efsane olacak kadrosunun da bu "kaynaktan" mayalandırılıp getirildiğini aklına bile getirmiyordu...

Sonra Rasim Kara geldi... Ve belkide Beşiktaşın uzun zaman sonra onun döneminde ilk defa dış transferde şansı yağver gitti... Yankov, Amokachi, Mrmic gibi oyuncuların başarılı olması, yine eski ama mayası "kaynağa" dayanan topçuların çoğunlukta olması, yine özkaynak topçularına "son 2-3 dakika" yolunu gösterdi... Gelişim süreci bir türlü A-Takıma tutundurulamayan "özkaynak" adım adım erimeye devam ediyordu...

Rasim hocanın ardından gelen John Benjamin Toschak ile bir kıpırdanma oldu... O dönemde kaynağa hizmet eden Hürser Tekinoktay hocanın da katkılarıyla Beşiktaş altyapısı Nihat, Yasin, Aydın gibi gerçekten değerli ayaklar kazanıyor ve bu heyecanla "kaynaktan gelen bir genç takım geri mi dönüyor" sorusunu yaratıyordu... Fakat gerçekten kötü geçen ve 6. bitirilen bir sezonda takımda bulunan 8-9 tane altyapı topçusundan sadece Nihat Kahveci ve Yasin Sülün'ün arkasında durulacak ve bu oyuncular ayakta kalacaktı... Burada hatırlanması gereken bir detay var... O sene paf liginde 2.nci olan Beşiktaş PAF takımında yer yer oynayan Nihat 13 gol atıyordu... Yine aynı takımdan arkadaşı Teoman Zafer Kuyumcu 16 gol atıyordu... Bu tabloda Nihat A Takımda kendisine yer bulurken Zafer bir kere bile A Takım forması giyemiyordu.. Bu durum da özkaynağa başka bakış açıları mı giriyor sorusunu üretiyordu...

Bir sene sonra daha kötü yabancılara sahip olmasına rağmen, (Del Solar, Ohen, Sellami) Galli hocanın takım oyununu iyi oynatmasından dolayı (bu arada alt yapıdan yine 7-8 tane futbolcuya yer vermiştir bu dönemde hoca) Beşiktaş 1 puan farkla 2.nci oluyordu... Belki de o zamanki yönetimin yaptığı en büyük ve en kötü hata Toschak'ı gönderip, artık hiçbirşey yapmaya mecali olmayan Feldkamp'ı getirmek olacaktı... Toschak'ın son senesinde paf takımın 8.nci olması ise tamamen genç oyuncuların sürekli A takım kadrosunda olmasından kaynaklanıyordu ki; yine o sene paf takımda en çok golü atan (12) Volkan Hasançebi'nin A takımda oynamışlığı olmayacaktı!...

Galli hocanın gidişi, Kalli hocanın gelişi ile soru şu oluyordu; "Ne olcak Beşiktaş'ın bu hali"...

Aslında herşeyin kötü başlayıp iyi biteceği bir sezon olabilirdi o sezon... Ta ki o kimsenin inanamayacağı gole kadar (Halilagiç-Fevzi)... Bir de takım çok kötüyken Kalli'nin sağlık sorunları ortaya çıkıyor, bu yüzünden ülkesine dönüyordu... Bu dönemde Hans Peter Brigel takıma hoca oluyordu... Tam 12 maç arka arkaya kazanılması takımı havaya sokuyordu... O sene altyapıdan takımda bulunan futbolcu sayısı 5'ti (Nihat ve Yasin dahil)... Ve gözlerden kaçan bir detay vardı yine... Bütün bunların yaşandığı 1999-2000 senesinde, tam 13 puan farkla Beşiktaş paf takımı altyapı hocamız Davut Şahin yönetiminde şampiyon oluyordu... Asıl tuhaf olan ise şampiyon olan paf takımdan A takıma yükseltilen sadece bi Ali Cansun Begeçaslan oluyordu.! O da sayılı maça çıkıyordu... Oysa aynı dönemde Engin Özçelik vardı ki iki sene arka arkaya paf liginde çift hanelerde gol sayısına ulaşmış bir genç oyuncumuzdu... Maalesef bu oyuncumuz da Beşiktaş'ta forma giymeden gönderilmiştir!...

Nevio Scala'nın geldiği 2001 döneminde A takımı yine Kheletshov'u saymazsak iyi transferler yapmıştı... Ve tabi nihatın o sene Beşiktaş'a kattığını hiç bir siyah-beyazlı asla unutmayacakttı... Lakin paf takımımız o sene 4.ncü olup, şampiyon olan Fenerbahçe'nin tam 18 puan gerisinde ligi bitirecekti... Oyuncumuz Ali Cansun'un 22 gol sığdırdığı paf liginin o seneki gol kralı (29 gol) ise Fenerbahçe'nin yıllarca vefasız davranacağı ama bir türlü de vazgeçemeyeceği Semih Şentürk'tü...

İkinci Daum dönemi büyük bir çalkantı ile başladığında paf ligi şampiyonu anadoludan çıkıyor ve Gençlerbirliği oluyordu... Buna karşılık aynı ligin gol kralı sıralamasında 2.nci, bizden Berkant Topaloğlu (23 gol) oluyordu...

Aylar birbirini takip ediyor maya bir türlü tutmuyordu... Kafalar yukarı kalkmıştı birkere... Ne sağlıklı gözlem yapılıyor ne de yapanlara kulak asılıyordu... Katliam devam ediyordu... Ve Lucescu Beşiktaşa geliyordu... Ve alt yapının A takıma çok fazla şey vermediği kayıp bir sene yaşanıyordu... Lucescu takımında daha çok tecrübesiz futbolcu yerine, kendi dilini anlayabileceği olgun futbolcularla çalışmayı tercih ediyordu... Ve artık talih mi diyelim kader mi diyelim o sene sadece A takım değil, Paf takım da şampiyon oluyordu... Ve takımda en çok golü atan yine Berkant (21 gol) oluyordu... Bu genç oyuncumuz bir sene sonra yani 2003-2004 sezonunun devre arasında, önce Karagümrük'e, oradan Ordu'ya, oradan Kızılcahamam'a derken yok olup gidecekti...

Beşiktaş paf takımı şampiyonluktan bir sezon sonra aynen A takım gibi kötü bir şekilde ligi bitiriyor, paf liginde 6.ncılığa talim ediyordu... Tabi A takımın 8 puan farkla şampiyonluğu kaybetmesi ile,Lucescu görevi Del Bosque'ye bırakıyor, arkasından yönetim değişiklikleri geliyordu...

2004-2005 senesinde paf takım ligi 5.nci bitiriyordu... Kötü bir yer olmasına rağmen, paf liginin gol kralı sezonun en çok gol atan takımı (83 gol) Beşiktaş'tan çıkıyordu... Adem Büyük (26 gol)... Bu kardeşimiz de önce birkaç maç Zeytinburnu'nda oynuyor ve oradan A.Sebatspor'a gidiyordu... ilk sene 7-8 maç görüyor zaten hiçbirinde tam 90 dakika oynamıyor, ikinci sene ise 24-25 maçta görev alıyor ve 7 gol atıyordu... Sonra ise Altay'a giden Adem 28 maçta forma giyiyor 16 gol atıyordu.. (Bu genç oyuncumuz geçen sene "2007'de" iki maç arka arkaya hat trick yaptı... Birinde 3 gol diğerinde 4 gol.. Ve attığı goller ile U-21 kadrosuna alıdı... Şu anda ise 1.lige çıkması mümkün olabilecek gözüyle bakılan Manisa'da 2 gol ile yoluna devam ediyor Adem... Belki de Manisa 2009'da 1.lige çıkacak ve Adem Büyük Beşiktaş'a gol atacak... Ne hissedeceğiz acaba ?...)

Devam edelim...

Del Bosque'ye alışamadan, kuralsız ve acımasız endüstriyel yarışın hızı, elleri ayaklara birbirine doluyor ve apar topar efsane kaptanımız Rıza Çalımbay takıma geliyordu... O da bir sene ya dolduruyor ya doldurmuyor, "can" Tigana huzurlarımıza çıkıyordu... Tam bir altyapı, özkaynak hastası olan bu adamın tek sorunu, büyük takımları çalışıtırırken sürklase olmaya başlandığında olması gereken "B planına" sahip olmamasıydı...

Gelinen noktadan sonra gerisi zaten herkesin hergün konuşa geldiği malum süreç...

Bu süreci okuyan herkes şu soruları sormalıdır; "Nedir bize bunları yaşatan? Kaybettiklerimizin farkında mıyız?"... Neden bunca kayıp yetenek?...

Aslında bu süreçlerin altında yatan "sorumsuz ve yanlış" bakış, son dönem hocamız Ertuğrul Sağlam'ın istifa açıklamasında bir cümlede gizliydi...

Ertuğrul Sağlam şöyle diyordu: “Görev sürem içerisinde 15 oyuncuyu A takıma kazandırdım”...

Bu söz bizleri oldukça fazla düşündürdü... Ertuğrul Sağlam döneminde hangi oyuncular aşağıdan kazanılarak Beşiktaş 11’inde kendine yer buldu? Kimdi bu 15 genç yetenek?... Serdar Özkan’ın 11’de oynamasını sağlayan kişi Ertuğrul Sağlam mıydı? Paf takımında oynayan çocukların, A takım idmanına dahil edilmesi "kazandırılan oyuncu" sınıfına mı sokuyordu bu gençleri? Kazanç idmana çıkmaktan mı ibaretti? Ali Kuçik, Can Erdem, Can Gümrükçü , Emre Özkan , Koray Şanlı, Korcan Çelikay , Necip Uysal, Sezer Sezgin... Bu çocuklardan hangisi A takım idmanına çıkma dışında bir şans elde etmişti? Batuhan Karadeniz ismini ilk Ertuğrul Sağlam ile mi duymuştuk? Ya da oyununun son beş dakikasında görev verilmesi, A takıma kazanç hanesine atılacak bir artı mıydı? Yahut istifadan bir gün önce yapılan Hacettepe mücadelesinde Batuhan Karadeniz’i geride kalan hiçbir
maçta düşünmemişken, bu maçta on bire sürmek bir tesadüf müydü?

Tabiî ki bu konunun salt sorumlusu Ertuğrul Sağlam değildir. Beşiktaş özkaynağının geldiği noktada, olan bitenin nihai sorumlusu Ertuğrul Sağlam değildir tabiiki. Ama Ertuğrul hocanın yaklaşımı, zihin açıcıdır... Bu bakış açısından yola çıkılarak şu söylenebilir... Ertuğrul Sağlam da, Beşiktaş’ta görev almış diğer hocalar gibi sadece "kendi döneminin sorumlusudur". Konu özkaynak olunca, bu süreçteki tüm hocalar "kendi dönemlerinin sorumsuzudur" demek daha doğru olacaktır. Aynen şu an Mustafa Denizli’nin "kendi döneminin sorumsuzu" olma yolunda ilerlemesi gibi...

Milenyumun Metin-Ali-Feyyaz'ı olmaya aday onlarca genç yetenek çıktı aslına bakılırsa alt yapımızdan... "Sorumluluk" anlamında da elimize 2 defa fırsat geçti diyebiliriz.... İkisini de kullanamadık...

İlki Del Bosque'ydi... Gelir gelmez ilgilenmeye başlamıştı altyapıyla... Haber göndermişti izliyorum diye... İkincisi Tigana'ydı... Tigana göz boyamayı sevmeden, taraftara umut vermeden ama her gün takıma birşeyler katarak ilerliyordu. Kimseler ismini bilmezken Gökhan Güleç'i ısrarla istedi. Gökhan o sıralar Antep'in yedek oyuncusu idi. (Gökhan'ın şu anki halini bu konudan uzak tutalım.) Burak Yılmaz'a olan inancı ve her daim onun iyi oyuncu olduğunu dile getirmesi, Serdar Kurtuluş'un sadece Tigana zamanında iyi işler çıkarması.... Tigana'nın gençlerle olan uyumunun basit birer örneğidir bunlar. "Sorumlu" davranıyordu bir yerde...

Devre arasında apar topar Serdar Özkan'ı kiralık yollamıştı mesela Tigana (disiplin sorunları yüzünden)... O kiralık gidiş yaradı Serdar'a, iyi bir devre geçirdi. Ertuğrul Sağlam ile sezona da iyi başladı. Sonrası...? Serdar uzun zamandır kayıplarda. Çünkü aşağıdan gelen genci sadece oynatmakla iş bitmiyor, oynatabilmek, ahlakı da vermek önemli. Aydın Karabulut'a da "haydi çocuğum, sen biraz daha paf takımında adaylık sürecini pişir" demişti Tigana. Aynı Tigana biz biliyorduk ki Tiery Henry'e de top toplatmıştı zamanında... Bu kimse farketmese de "sorumlu" bir hoca tavrıdır... Tigana dönemi 1-2 yıl daha sürmüş olsa altyapıdan ve diğer kulüplerin genç yetenkelerinden en iyi isimleri Beşiktaş'ta kadroda görüyor olurduk diyebiliriz bu anlamda..

Şu anda hocamız olan Mustafa Denizli'de kariyeri boyunca "sorumlu" olamamıştır bu konuda... Öyle bir derdi olmamış hiç. Öyle bir derdi olsaydı ister yaşın getirdiği diyelim, ister başka şeyler, form grafiği ve mental yapısı aşağılara meyleden oyuncumuz İbrahim Üzülmez'in yerine Emre Özkan'ı oynatma cesaretini gösterebilirdi... Sol bekte Emre Özkan, önünde Aydın Karabulut iki senedir pafta inanılmaz güzel işler yaparken, bu fırsat kendilerine A takımda verilebilirdi..

Ertuğrul hocanın "15 genç kazandırdım" açıklamasını hatırlamamız üstüne, karar verdik döküm yapmaya...

1991'den sonra Beşiktaş'ın yetiştirdiği kimi oyuncular hakkında istatistiki bilgiler derledik... Burada kriterler belirledik önce... Bu kriterlere göre;

-Beşiktaş A takımı ile profesyonel sözleşme imzalayanlar bu listeye dahil edilmiştir.
-Oyuncular, Beşiktaş'ta "forma giymeleri - kadroya alınmaları" ile değil, Beşiktaş forması ile "sahaya çıkmaları" kriteri ile değerlendirilmiştir.
-Aynı şekilde oyuncuların "milli takım formasını giymeleri - kadroya çağırılmaları" değil, "milli takım forması ile sahaya çıkmaları" kriteri ile değerlendirilmiştir.


Ali Rıza Sergen Yalçın : 1991’de profesyonelliğe geçerek, A takıma yükseldi. 1997 yılında Beşiktaş’tan ayrıldı. Daha sonra çeşitli kulüplerde oynayan Sergen Yalçın, 2002 senesinde tekrar Beşiktaş’a gelerek, 2006’da kulüpten ayrıldı. Geçtiğimiz sezon futbolu bıraktı. 2 defa U16, 2 defa U18, 11 defa U21, 37 defa da A milli takım formalarını giydi. 209 defa Beşiktaş formasını
giyen Sergen Yalçın, Türk futbolunun her daim büyük yeteneği olarak adlandırıldı.

Aydın Salatan : 1991’de Beşiktaş A takım kadrosuna yükselenlerden. 1995’te kulüpten ayrılıyor. Bu zaman dilimi içerisinde A takım formasını hiç giyememiş. Beşiktaş’tan sonra Sarıyer’e giden Salatan, Kasımpaşa, Küçükçekmecespor, Bigaspor, Çorluspor, Körfez Belediyespor ve İstanbul Beylikdüzüspor’da forma giymiş. Hala Çorluspor’da forma giyiyor.

Seyit Cemre Özbalkan : 1991’de profesyonelliğe geçti. Tek sezon A takım kadrosuna alınarak, bir lig maçında sadece 12 dakika şans bulabildi. 1992 senesinde İstanbulspor’a kiralandı. Ertesi sene Mersin İdmanyurdu’na satıldı. Buradan sonra Boluspor, Karabükspor, Gebzespor, Soma Linyitspor, Aydınspor, Elazığspor formalarını giyen Seyit Cemre, 2001 yılında Elazığspor ile sözleşmesini karşılıklı sonlandırmıştır. 1 defa U-18’de milli olmuştur.

Mehmet Özkan Göynügüzel : 1992’de profesyonelliğe geçti. Beşiktaş A takımında hiç forma şansı bulamadı. 1993’te Mersin İdmanyurdu’na kiralandı. Bir sonraki sene aynı kulübe satıldı. Ardından İstanbulspor’a gitti.

Bülent Tarık Kapıcı: Marmarisspor’dan Beşiktaş’a transfer oldu ve Beşiktaş paf takımında forma giydi.1992’de profesyonelliğe geçti. Beşiktaş’ta hiç oynamayıp gidenlerden. Mersin İdmanyurdu, Sapanca Gençlikspor, Yalovaspor, Gebzespor formalarını giydi. 34 defa U-18’de görev aldı.

Ayhan Özcan : 1993’de profesyonelliğe geçti. 1994 senesinde Mustafa Kemalpaşaspor’a kiralandı. Beşiktaş’ta hiç forma giymeden Ağrı Köy Hizmetlerispor’a satıldı. Ardından Ispartaspor, Karagümrük formalarını giydi.

Engin Çalışır: 1993’de profesyonel olduktan sonra 1994’de Petrolofisi’ne kiralandı. Ardından Eskişehirspor’a satıldı. Beşiktaş’ta hiç forma giyemedi.

Yusuf Tokaç : 1992’ de profesyonelliğe geçti. 20 defa Beşiktaş A takım formasını giydi. Daha sonra Vanspor’a kiralık gönderildi. Ardından Ankaragücü ve Sakaryaspor’da kiralık oynadı. 1999’da Trabzonspor’a transfer olan Tokaç, Çaykur Rizespor, Erzurumspor, A.Sebatspor, Adanaspor, Bursaspor, Giresunspor, Uşakspor ve Mersin İdmanyurdu formalarını giydi. 8 defa U-21, 6 defa U-18 formalarını giydi.

Kadir Gegiç : 1994’de profesyonel oldu, hiç forma giyemedi. Gaziosmanpaşa’ya transfer oldu.

Sinan Demircioğlu : 1994’de profesyonel oldu. 33 maçta Beşiktaş formasını giydi.1997’den 2000 yılına kadar Büyükşehir Belediyespor’da kiralık oynadı. Ardından Aliağaspor, Diyarbakırspor, Gaziantepspor, Samsunspor giydi. Hala Körfez Belediyespor’da forma giyiyor. 5 defa Olimpik Milli, 2 defa U-21, 21 defa U-18 formasını giydi.

Hikmet Çapanoğlu : 1995’de profesyonel olduktan sonra 2 sezon kiralık oynadı.(Sakaryaspor ve Kuşadasıspor) 1997’de Beşiktaş’a tekrar gelen Çapaoğlu, 34 defa Beşiktaş formasını giydi. Ardından Diyarbakırspor’a kiralandı. Sonrasında Çorluspor’a transfer oldu. Kayserispor, Çaykur Rizespor, Yimpaş Yozgatspor, Karagümrük, Tarsus İdman Yurdu, Fethiyespor, Gaziosmanpaşa, Araklıspor formasını giydiği diğer takımlar. Hala Şanlıurfaspor’da forma giyiyor. 19 defa U-16, 5 defa U-17, 14 defa U-18 formalarını giydi.

Salih Sabri Akkaya : 1995’de profesyonel oldu. Sarıyer’e kiralık gitti. Ardından Beşiktaş’ta 29 defa forma şansı buldu. 1998’de Erzurumspor’da kiralık oynadı. 1999’da Aliağaspor’a kiralandı. 2001 senesinde Antalyaspor’a satıldı. Dardanelspor, Eskişehirspor, Tarsus İdman Yurdu, Mecidiyeköy, Aydınspor, Karagümrük formalarını giydi. 2 defa U-21 formasını giydi.

Hüseyin Çapoğlu : 1996’da profesyonel oldu. Aynı sene Bilecikspor’a kiralandı. Hiç A takım forması giyemeden Beşiktaş’tan ayrıldı. Beykozspor, Vefaspor, Eyüpspor, Ofspor, formalarını giydi.

Gürsoy Yalçın : 1996’da profesyonel oldu. Aynı sene Elazığspor’a kiralandı. Ertesi sene Edirnespor’a transfer olan Yalçın, Beşiktaş A takım formasını giyme şansı yakalayamadı. Nişantaşıspor, Petrolofisi, Pendikspor, Körfez Belediyespor, Ayazağaspor, Beykozspor formalarını giydi.

Murat Özkan : 1996’da profesyonel oldu. Muğlaspor’a kiralandı. A takım formasını giyemeden Anadolu Hisarı’na transfer oldu. Hatayspor, Nişantaşıspor, Darıca Gençlerbirliği, Gaziantepspor, Manisaspor, Elazığspor, Sakaryaspor formalarını giydi. Hala Karabükspor’da forma giyiyor.

Osman Büyükkarabulut : 1996’da profesyonel oldu. Yozgatspor ve Mardinspor’da kiralık oynadı. Altıntepsi Makelspor’a transfer oldu. Hiç A takım forması giyemedi.

Ozan Köprülü : 1996’da profesyonel oldu. Mersin İdmanyurdu, Konyaspor, Büyükşehir Belediyespor’da kiralık oynadı. 1 kere Beşiktaş formasını giydi. Körfez Belediyespor, Adanaspor, Şekerspor , Eskişehirspor, Yeniköyspor, Mecidiyeköy, Anadolu Üsküdar oynadığı diğer takımlar. 6 defa U-18, 1 defa U-17, 1 defa U-16 formasını giymiştir.

Sarp Yiğit: 1996’da profesyonel oldu, Elazığspor’a kiralandı. Ertesi sene Beşiktaş’ta hiç forma giymeden Anadolu Hisarı’na satıldı. Nişantaşıspor, Zonguldakspor, Beylerbeyi, İzmir Havagücü, Beykozspor formalarını giydi.

Sergen Korkmaz : 1996’da profesyonel oldu. Dikilitaş’a kiralandı. Beşiktaş A takım formasını hiç giymedi. Sidespor’a satıldı. Daha sonra Beykozspor ve Nişantaşıspor formalarını da giydi.

Tolga Öztürk : 1997’de profesyonel oldu. Elazığspor’a kiralandı. Ardından Beykozspor’da kiralık oynadı. Hiç forma şansı elde edemeden Kartalspor’a satıldı. Eyüpspor ve Gaziosmanpaşa formalarını giydi. Hala Balıkesirspor forması giyiyor.

Yasin Emre Halıcıoğlu : 1996’da profesyonel oldu. Sivasspor, Edirnespor, Göztepe, Nişantaşıspor, Kahramanmaraşspor’da kiralık oynadı. Yalovaspor’a satıldı. Anadolu Üsküdar formasını da giyen Halıcıoğlu, Beşiktaş formasını giyemedi.

Zafer Biryol : 1996’da profesyonel oldu. Mersin İdman Yurdu’na kiralandı. Daha sonra Edirnespor’a transfer olan Zafer Biryol , Yeni Salihlispor, Şekerspor, Göztepe, Konyaspor, Fenerbahçe, Bursaspor, Rizespor formalarını giydi. Beşiktaş’ta hiç forma giyemeyen Biryol, hala Mersin İdman Yurdu’nda forma giymektedir. 5 defa A milli formayı giyen Zafer Biryol, 2003-2004
sezonunda Türkiye Süper Ligi’nin gol kralı olmuştur.

Aydın Tuna : 1998’de profesyonel oldu. 15 defa Beşiktaş formasını giydi. Daha sonra Denizlispor’a transfer oldu. Sakaryaspor, Dardanelspor, Orduspor formalarını giyen Aydın Tuna, hala Belediye Vanspor formasını giymektedir. 1 defa U-21 formasını giymiştir.

Cem Özden : 2001’de profesyonel oldu. Yalovaspor ve Gebzespor’da kiralık olaraj forma giydi. 5 defa U-18 formasını giydi. Beşiktaş’ta forma şansı bulamayan Özden’e ait başka bir bilgi maalesef yok.

Emrah Küçükvardar : Beşiktaş’ta 1998’de profesyonel olduktan sonra Kasımpaşa’ya, ardından Nişantaşıspor’a gitti. Beşiktaş A takım formasını hiç giymedi.

Hasan Hakan Hacıbektaşoğlu : 2003’de profesyonel oldu. Hiç forma şansı elde edemeden Karagümrük’e satıldı. Adanaspor, Mardinspor, Ünyespor, Alanyaspor formalarını giyen Hasan, hala Adanaspor formasını giymektedir. 12 defa U-19, 1 defa U-18, 3 defa U-17 formasını giymiştir.

Hüseyin Anekli : 1998’de profesyonel oldu. 2 sene Kahramanmaraşspor’da kiralık oynadıktan sonra Yalovaspor’a transfer oldu. Anadolu Üsküdar, Gaziosmanpaşa, Mecidiyeköy, Ofspor, Arsinspor formalarını giydi. Beşiktaş A takım formasını giyemedi. 1 defa U-18, 3 defa U-17, 2 defa U-16 formalarını giydi.

Mesut Kumcuoğlu : 1998’de profesyonel oldu. Kahramanmaraş ve Boluspor’da kiralık olarak forma giydi. Ardından Yalovaspor’a transfer oldu. A.Sebatspor ve Ünyespor’da forma giydi. Hala Kartalspor formasını giyiyor. Beşiktaş’ta hiç forma şansı bulamadı. 9 defa U-16, 10 defa U-18, 8 defa U-17 formasını giymiştir.

Muhammet Ali Karabaş : 1998’de profesyonel oldu. Elazığspor’da kiralık oynadı. Ertesi sene Sivasspor’a transfer oldu. Yıldırım Bosnaspor, Şekerspor, Eskişehirspor, Yeniköyspor formalarını giydi. Beşiktaş’ta hiç forma giymedi.

Nihat Kahveci : 1998’de profesyonel oldu. 144 defa forma giydi. 65 gol attı. 2002 ocakta İspanya’nın Real Sociedad takımına gitti. 2006’da bir başka İspanyol kulübü olan Villarreal’e geçti. Hala Villarreal’de forma giyiyor. 2004 yılında İspanya’da yılın futbolcusu seçildi. 2004-2005 sezonu ortasında sakatlık geçirene kadar son 3 sezonda Ronaldo ile birlikte en çok gol
atan iki oyuncudan biri oldu. 1defa U-18, 24 defa U-21, 57 defa da A milli takım formasını giymiştir.

Nuvit Yasin Yıldız: 2001’de profesyonel oldu. Hiç forma şansı bulamadı. 4 defa U-15, 11 defa U-16, 1 defa U-17 formasını giydi. 2005’ten sonra bilgileri ne yazık ki mevcut değil.

Serdar Özkan : 2002’de profesyonel oldu. İstanbulspor, A.Sebatspor ve Samsunspor’da kiralık oynadı. 2007-2008 sezonundan itibaren Beşiktaş’ta düzenli görev aldı. Hala Beşiktaş’ta forma giyiyor. 10 defa U -16, 29 defa U-17, 12 defa U-18, 11 defa U-19, 8 efa U-21, 3 defa A milli formayı giymiştir.

Sezer Sezgin: 2005’de profesyonel oldu. Kayserispor ve Karşıyaka’da kiralık oynadı. Hala Boluspor’da kiralık oynamaktadır. 2 defa Beşiktaş A takım formasını giydi. 6 defa U-20 formasını giymiştir.

Yasin Sülün: 1998’de profesyonel oldu. 2004 senesine kadar Beşiktaş’ta görev aldı. Diyarbakırspor’da 1 sene kiralık oynadıktan sonra Bursaspor’a transfer oldu. Daha sonra Altay, Kasımpaşa ve Kocaelispr formalarını giyen yasin Sülün, şu an Adana Demirspor formasını giymektedir. 10 defa U-21 formasını giymiştir.

Ali Cansun Begeçarslan : 2001’de profesyonel oldu. Paf takımı ile katıldığı Dünya Gençler Şampiyonası’nda gol kralı oldu. Genç Milli Takım forması altında, Slovakya’da en değerli oyuncu seçildi. 8 defa Beşiktaş A takım formasını giydi. 2003’te kiralık olaak Gençlerbirliği’ne gitti. 2004’de Sakaryaspor’a kiralandı. 2005 yılında bonservisi ile Gençlerbirliği’nin oyuncusu oldu. Ardından Antalya ve Gaziantepspor formalarını giydi. 1 defa U-21, 2 defa U-18, 8 defa U -17 formasını giydi.

Ali Gürdal Genç : 1998’de profesyonel oldu. Anadolu Üsküdar’da kiralık oynadı. Ardından Beşiktaş’ta hiç forma giymeden Güngören Belediyesspor’a transfer oldu. Kayseri Erciyesspor, Çorumspor, Kırıkkalespor, Hatayspor formalarını giydi. Hala Kırşehirspor’da görev alıyor.

Bülent Kocabey : 2003’de profesyonel olarak, Beşiktaş’ta hiç forma giyemeden Gençlerbirliği’ne gitti. Hacettepespor’da da forma giyen Kocabey, hala Eskişehirspor’da forma giyiyor.

Engin Özçelik : 2001’de profesyonel oldu. Yalovaspor ve Gebzespor’da kiralık oynadı. Beşiktaş A takım formasını giyemeden Yıldırım Bosnaspor’a satıldı. Kartalspor, Nazilli Belediyespor, Küçükköyspor, Araklıspor formalarını giydi. Hala Alibeyköy formasını giyiyor.

Erman Ergin : 2001’de profesyonel oldu. Kayseri Erciyesspor ve Akçaabat Sebatspor’da kiralık oynadı. Konyaspor’a transfer oldu. Sakaryaspor formasını da giyen Ergin, hala Çaykur Rizespor’da forma giyiyor. 1 defa U-16, 2 defa U-15 formasını giydi.

Evren Gayır : 2002’de profesyonel oldu. Hiç forma giyemedi. Büyükşehir Belediyespor, İstanbulspor, Darıca Gençlerbirliği , Uşakspor formalarını giydi. Hala Mersin İdman Yurduspor formasını giyiyor. 3 defa U-18 formasını giydi.

Evren Tozkoparan : 2001’de profesyonel oldu. Yalovaspor ve Sidespor’da kiralık oynadı. A takım formasını giyemedi. Gaziosmanpaşa, Bakırköyspor, Adıyamanspor, Beylikdüzüspor’da forma giydi. Tepecik Belediyespor’da forma giyiyor.

Hakan Delil : 2001’de profesyonel oldu. Aydınspor ve Gebzespor’da kiralık oynadı. Forma giyme şansı elde edemeden Pendikspor’a transfer oldu. Gaziosmanpaşa, Adıyamanspor’da forma giydi. Hala Mersin İdman Yurduspor’da forma giyiyor. 10 defa U-16, 8 defa U-15 formasını giydi.

Hüseyin Terim : 2005’de profesyonel oldu. Forma giyemedi. Bakırköyspor ve Mustafa Kemal Paşaspor’da forma giydi. Hala Siirtspor’da oynuyor. 4 defa U-19, 4 defa da U-15 formasını giydi.

İlhan Şahin : 1999’da profesyonel oldu. 1 sene Aliağaspor’da kiralık oynadı. 26 defa Beşiktaş A takım formasını giydi. 2003’te Büyükşehir Belediyespor’a transfer oldu.n Hala Boluspor’da forma giyiyor. 1 kere U-18 formasını giydi.

İlker Baş : 2002’de profesyonel olarak Kasımpaşa’ya transfer oldu. Gebzespor ve Tepecik Belediyespor formalarını da giyen Baş, hiç Beşiktaş formasını giymedi. Hala Zeytinburnuspor’da forma giyiyor.

İskender Köksal : 2001’de profesyonel oldu.Gebzespor ve Yalovaspor’da kiralık oynadı. Hiç forma giymedi Beşiktaş’ta. Yeniköyspor, Anadolu Üsküdarspor, Balıkesirspor, Kocaelispor formalarını giydi. Hala Konya Şekerspor formasını giyiyor.

Mehmet Ozan Tahtaişleyen : 2004’de profesyonel oldu. Beşiktaş’ta hiç forma giyemeden Gaziantepspor’a transfer oldu. Uşakspor ve Kartalspor formalarını da giyen Ozan, hala Pendikspor formasını giyiyor. 8 defa U-20, 27 defa U-19, 2 defa U-16, 2 defa da U-15 formasını giydi.

Mehmet Seyfettin Sedef : 2005’de profesyonel oldu. 74 defa A takım formasını giydi. Hala Altay’da kiralık oynuyor. 1 defa U-20, 8 defa U-19 formasını giydi.

Onur Okan Topaloğlu : 2002’de profesyonel oldu. Hiç forma giyemeden 2005’de Hatayspor’a transfer oldu. Sarıyer, Bakırköyspor, Kırıkkalespor formalarını giyen Topaloğlu, hala Eyüpspor formasını giymektedir. 5 defa U 15, 2 defa U 16, 15 defa U 17, 9 defa U 18 formasını giydi.

Sacit Serkan Erok : 2001’de profesyonel oldu. Gebzespor ve Yalovaspor’da kiralık oynadı. Hiç forma şansı bulamadan Kasımpaşa’ya transfer oldu. Muğlaspor, Adana Demirspor, Şanlı Urfaspor’da forma giydi. Hala Konya Şekerspor formasını giyiyor.

Serkan Tuna : 2004’de profesyonel oldu. Hiç forma şansı bulamadan Mecidiyeköy’e gitti. Beykozspor, Gebzespor formalarını giydi. Hala Yıldırım Bosnaspor formasını giyiyor.

Volkan Hasancebi : 2000’de profesyonel oldu. Darıca Gençlerbirliği’nde kiralık oynadı. Beşiktaş’ta oynamadan Yalovaspor’a transfer oldu. Pendikspor, Fethiyespor formalarını giydi. Hala Darıca’da forma giymektedir.

Hasan Hakan Hacıbektaşoğlu : 2003’de profesyonel oldu. Beşiktaş’ta forma şansı bulamadı. Karagümrük, Mardinspor, Ünyespor, Alanyaspor formalarını giydi. Hala Adanaspor formasını giyiyor. 12 defa U 19, 1 defa U 18, 3 defa U 17 formalarını giydi.

Özgür Özkaya : 2008’de profesyonel oldu. Karagümrük’de kiralık oynuyor.

Abdullah Hün : 2001’de profesyonel oldu. Gebzespor ve Yalovaspor’da kiralık forma giydi. Beşiktaş’ta forma şansı bulamadan Kasımpaşa’ya transfer oldu. Gaziosmanpaşa, Maltepespor, Adıyamanspor, Erzurumspor formalarını da giyen Hün, hala Güngören Belediyespor formasını giyiyor.

Emirhan Satar : 2008’ de profesyonel oldu. Karagümrük’de kiralık forma giyiyor.

Erhan Kaya : 2001’de profesyonel oldu. Gebzespor ve Yalovaspor’da kiralık forma giydi. Beşiktaş’ta forman şansı bulamadan Ispartaspor’a transfer oldu. Kızılcahamam’da da forma giyen Kaya, hala Güngören Belediyespor’da forma giymektedir.

Erkan Aygün : 2001’de profesyonel oldu. Gebzespor ve Yalovaspor’da kiralık oynadı. Hiç forma şansı bulamadan Kasımpaşa’ya transfer oldu. Beykozspor, Darıca Gençlerbirliği, Erzincanspor, Zeytinburnuspor formalarını giydi. Hala Beykozspor’da oynuyor.

Kürşat Ergün Aydın : 2005’de profesyonel oldu. Akçaabat Sebatspor, Gaziantep Belediyespor ve İstanbulspor’da kiralık oynadı. Beşiktaş’ta şans bulamadan Diyarbakırspor’a transfer oldu. 4 defa U 18, 34 defa U 17, 10 defa U 16 formasını giydi.

Mustafa Uysal : 2003’de profesyonel oldu. Anadolu Üsküdar’da kiralık oynadı. Beşiktaş’ta hiç forma giyemeden ayrıldı. Gaziosmanpaşa, Eyüpspor, Balıkesirspor, Karagümrük’de forma giydi. Hala Düzcespor’da forma giyiyor.

Okan Topal : 2001’de profesyonel oldu. Bucaspor’a kiralandı. Beşiktaş’ta forma şansı bulamadan Büyükşehir Belediyespor’a transfer oldu.

Ozan Yörükçü : 2000’de profesyonel oldu. Darıca Gençlerbirliği ve Kahramanmaraşspor’da kiralık oynadı. Beşiktaş’ta forma giyemedi. Darıca’ya transfer oldu. Beykozspor formasını da giydi. Hala Yalovaspor’da forma giyiyor.

Sertaç Kale : 2000’de profesyonel oldu. Pendikspor ve Anadolu Üsküdar’da kiralık oynadı.
Beşiktaş’ta forma giyemedi. Muğlaspor, Petkimspor, Bandırmaspor, Çorluspor, Erdek Belediyespor
formalarını giydi. Hala Balıkesirspor’da forma giyiyor.
Turan Kuş : 2001’de profesyonel oldu. Gebzespor ve Yalovaspor’da kiralık oynadı. A takımda oynayamadan Gebzespor’a transfer oldu. Hala Güngören Belediyespor’da forma giyiyor.

Turan Tunç Kip : 1999’da profesyonel oldu. 16 defa Beşiktaş formasını giydi. 2002’de Göztepe’ye kiralandı. Sebatspor’a transfer oldu. Elazığspor, Telekomspor, Erzincanspor formalarını giydi. 8 defa U 21, 5 defa U 20, 3 defa U 19, 7 defa U 18, 1 Defa U 17 formalarını giydi.

Ümit İlyas Özkan : 2001’de profesyonel oldu. Yalovaspor’da kiralık oynadı. Beşiktaş’ta forma giyemeden Altınordu’ya transfer oldu. Hala Turgutluspor’da forma giyiyor.

Burak Tahir Ateş : 2008’de profesyonel oldu. Gaziosmanpaşa’da kiralık oynuyor.

Engin Özçelik : 2001’de profesyonel oldu. Yalovaspor ve Gebzespor’da kiralık oynadı. Beşikaş’ta forma giyemeden Yıldırım Bosnaspor’a transfer oldu. Kartalspor, Nazilli Belediyespor, Küçükköyspor, Araklıspor’da forma giydi. Hala Alibeyköy’de oynuyor.

Erkan Sekman : 2003’de profesyonel oldu. Karagümrük ve Konyaspor’da kiralık oynadı. Beşiktaş’ta forma giyemedi. Hala Gaziantepspor’da oynuyor.

Metin Erdem : 2008’de profesyonel oldu. Elazığspor’da kiralık oynuyor.

Mustafa Uysal : 2003’de profesyonel oldu. Anadolu Üsküdar ve Gaziosmanpaşa’da kiralık oynadı. Beşiktaş’ta şans bulamadı. Eyüpspor, Balıkesirspor, Karagümrük’de forma giydi. Hala Düzcespor’da forma giyiyor.

Mustafa Emre Horoslu : 2001’de profesyonel oldu. Forma giyemedi. İnhisar Spor, Maltepespor, Hatayspor, Mersin İdmanyurdu formalarını giydi. Hala Diyarbakırspor formasını giyiyor.

Nail Tilbaç : 2005’de profesyonel oldu. 2defa Beşiktaş formasını giydi. Diyarbakırspor, Zeytinburnuspor, İstanbulspor’da kiralık oynadı. Hala Erzincanspor’da kiralık oynuyor. 1 defa U 19, 3 defa U 16 formasını giydi.

Serkan Zeybekoğlu : 2001’de profesyonel oldu. Beşiktaş A takım formasını giyemedi. Karagümrük, Kızılcahamam Belediyespor, Yeni Burdur Gençlikspor, Oyak Renaultspor formalarını giydi. Hala Bafra Belediyespor formasını giyiyor.

Ümit Atalay : 2003’de profesyonel oldu. Karagümrük’de kiralık sezonun ardından Beşiktaş’ta A takım forması giyemeden Karagümrük’e transfer oldu. Muğlaspor, Nilüferspor formalarını giydi. Hala Orduspor’da forma giyiyor.

Ali Öztürk : 2002’de profesyonel oldu. Forma giyemeden Gençlerbilriği’ne transfer oldu. Mardinspor ve Mersin İdmanyurduspor formalarını da giydi. Hala Bozüyükspor’da forma giyiyor. 15 defa U 15, 4 defa U 16, 19 defa U 17, 3 defa U18, 30 defa U 19, 9 defa U20, 11 defa U 18 formasını giydi.

Batuhan Karadeniz : 2006’da profesyonel oldu. Hala Beşiktaş’ta forma giyiyor. 2 defa U15, 25 defa U16, 27 defa U17, 1 defa U21, 1defa da A milli formayı giydi. Milli forma altında toplamda 43 gol attı.

Bülent Uzun : 2007’ de profesyonel oldu. 1 defa Beşiktaş A takım formasını giydi. 2008 sezon başında Kasımpaşaspor’a kiralandı. 5 defa U15, 16 defa U16, 1 defa U17, 2 defa U19, 7 defa U18 milli formalarını giydi.

Emre İncemollaoğlu : 2007’de profesyonel oldu. Giresunspor’da kiralık forma giyiyor. 6 defa U19, 6 defa U18, 1 defa U17 milli formalarını giydi.
Emre Özkan : 2006’da profesyonel oldu. Zeytinburnuspor ve Ankaragücü’nde kiralık oynadı. Hala Beşiktaş’ta. Ancak bu sene A takımda şans bulamadı. Ve yaşı yüzünden de paf takımında oynayamıyor. 2 defa U19, 6 defa U18 milli formalarını giydi.

Erdem Köse : 2007’de profesyonel oldu. Hala Beşiktaş Paf Takımı’nda forma giyiyor. 2 defa U15, 12 defa U17 , 11defa U18 , 3 defa U19 milli formalarını giydi.

İbrahim Kaş : 2005’de profesyonel oldu. 27 defa Beşiktaş A takım formasını giydi. 2008 sezonunun ardından İspanya’nın Getafe takımına transfer oldu. Hala Getafe’de forma giyiyor. 5 defa A milli, 8 defa U21, 1 defa U19, 2 defa U18 milli formalarını giydi.

Serhat Gökay Gürcüoğlu : 2006’da profesyonel oldu. Güngören Belediyespor’da kiralık oynadı. 2008’te Bandırmaspor’a transfer oldu.

Adem Büyük : 2005’de profesyonel oldu. Zeytinburnuspor, Sebatspor ve Altay’da kiralık oynadı. 4 defa U21, 6 defa U18 milli formalarını giydi. Beşiktaş A takım formasını giyemedi. 2007-2008 sezonunda Altay forması ile 31 maçta 16 gol attı. 2008 senesinde Manisaspor’a transfer oldu.

Altay Kartal : 2003 yılında profesyonel oldu. Beşiktaş A takım formasını giyemedi. Aydınspor’da kiralık oynadı. Ardından Hatayspor’a transfer oldu. Hala Yalovaspor’da forma giyiyor.

Burak Tahir Ateş : 2008’de profesyonel oldu. Gaziosmanpaşaspor’a kiralandı.

Gökhan Çalışır : 2007’de profesyonel oldu. 1 sene Zeytinburnuspor’da kiralık oynadı. Hala Beşiktaş Paf Takımı’nda oynuyor.

Hakan Albayrak : 2003’de profesyonel oldu. Beşiktaş A takımında hiç forma giyemedi. 2006 senesinde Gaziantep Büyükşehir Belediyespor’a transfer oldu. 2 defa U17, 16 defa U16 milli formalarını giydi.

Necip Uysal : 2008’de profesyonel oldu. Hala paf takımında forma giyiyor.

Serkan Boydak : 2006 yılında profesyonel oldu. Beşiktaş’ta forma şansı bulamadı. Türk Telekomspor, Gaziantep Büyükşehir Belediyespor, Adıyamanspor formalarını giydi. Hala Artvin Hopaspor formasını giyiyor. 3 defa U19 milli formasını giydi.

Yaser Yıldız : 2003 senesinde profesyonel oldu. Beşiktaş’ta hiç forma giyemedi. Denizlispor, Mersin İdman Yurdu, Uşakspor, Kartalspor formalarını giydi. 2008 yılında Galatasaray’a transfer oldu. Hala Galatasaray’da forma giyiyor. 2 defa U20, 3 defa U17, 11defa U16 milli formalarını giydi.

Abdullah Eryılmaz : 2008’de profesyonel oldu. Akçaabat Sebatspor’a kiralandı. 1 defa U18, 6 defa U16 milli formalarını giydi.

Ali Kuçik : 2008 yılında profesyonel oldu. Hala paf takımda forma giyiyor. 15 defa U17, 15 defa U16 milli formalarını giymiştir.

Can Gümrükçü : 2007’de profesyonel oldu. Alanyaspor’a kiralandı. Hala İnegölspor’da kiralık oynuyor.

Kenan Özer : 2006 yılında profesyonel olmuştur. Karşıyaka ve İstanbulspor’da kiralık oynadı. Hala Kayseri Erciyesspor’da kiralık oynuyor. 5 defa U 19 milli formasını giydi.

Mustafa Aşan : 2006’da profesyonel oldu. Eskişehirspor ve İnegölspor’da kiralık oynadı. Beşiktaş’ta forma giyemeden Manisaspor’a transfer oldu. Hala İnegölspor’da kiralık oynuyor. 4 defa U 19 milli takım formasını giydi.

Rıza Şen : 2005 senesinde profesyonel oldu. Beşiktaş A takım formasını 2 defa giydi. Şekerspor, Arsinspor, Zeytinburnuspor ve Eyüpspor’da kiralık oynadı. Hala Kasımpaşaspor’da kiralık oynuyor. 1 defa U 20 milli takım formasını giydi.

Soner Ergençay : 2005 yılında profesyonel oldu. İnegölspor ve İstanbulspor’da kiralık oynadı. Beşiktaş’ta forma şansı bulamadan Bozüyükspor’a transfer oldu. 7 defa U 17, 13 defa U 16 milli takım formalarını giydi.

Zafer Doğan : 2007’de profesyonel oldu. Aydınspor’a kiralandı. 2008 senesinde Lüleburgazspor’a kiralandı.

Erkan Reşmen : 2008’de profesyonel oldu. Çorumspor’da kiralık oynuyor. 1 defa U 19 milli takım formasını giydi.

Erdem Özkurt : 2008’de profesyonel oldu. Sarıyer’de kiralık oynuyor.

Koray Şanlı : 2007’de profesyonel oldu. Akçabat Sebatspor’da kiralık oynuyor. 13 defa U19, 14 defa U 18 milli takım formalarını giydi.

Korcan Çelikay : 2007’de profesyonel oldu. Tepecik Belediyespor’da kiralık oynadı. Hala Paf takımda oynuyor. 3 defa U 19 milli takım formasını giydi.

Serkan Çelik : 2008 yılında profesyonel oldu. Akçaabat Sebatspor’da kiralık oynuyor. 4 defa U 19, 3 defa U 18 milli takım formalarını giydi.

Emir Gökçe : 2008’de profesyonel oldu. Hala Paf takımda forma giyiyor. 2 defa A takım forması giydi. 4 defa U 16 milli takım formasını giydi.

Aydın Karabulut : Beşiktaş’a Hertha Berlin’den 2006 senesinde geldi. 2007-2008 sezonunun sonuna kadar dönem dönem paf takımda, dönem dönem de A takımda forma şansı buldu. Hala Beşiktaş’ta oynuyor. 3 defa U 21, 4 defa U 19 , 8 defa U 18 milli takım formalarını giydi.

Ethem Yılmaz : 2008’de profesyonel oldu. Gaziosmanpaşa’da kiralık oynuyor. 4 defa U 19 milli takım formasını giydi.

Gökhan Aydaş : 2008’de profesyonel oldu. Akçaabat Sebatspor’da kiralık oynuyor. 2 defa U 19, 11 defa U 18 milli takım formasını giydi.

Cumali Bişi : 2007 senesinde profesyonel oldu. Hala paf takımda forma giyiyor.

Görüldüğü üzere inanılmaz bir liste ve Beşiktaş'ta yada Milli Takımda sahaya ayak basabilmiş gençlerimizin durumları...

Konunun başında dillendirdiğimiz cümleye geri dönelim. Bu iki dönem dışında Beşiktaş’a güzel günler yaşatan özkaynak kuşağı hangisi? Ne yazık ki böyle bir kuşağa sahip olamadı Beşiktaş. Bu her iki dönem (Sanlı- Yusuf / Metin-Ali-Feyyaz) sonrasında akıllara gelen "kuşak" değil, sadece birkaç "oyuncu" ismi oldu. Sergen Yalçın, Nihat Kahveci ve Yasin Sülün. Bu 3 isim kulüpte oldukları süre içerisinde en çok forma giyen ve akıllarda kalan oyuncular oldular. Bunların dışındakiler ise akıllarda iz bırakmadan kaybolup gittiler. Dönem dönem forma şansı bulanlar da kendilerine sonsuz güvenen yönetimleri, hocaları olmadığı için kiralanacak veya satılacaklar listesinde her zaman ilk sıralarda yer aldılar.

Bu yukarıda görünen liste bile şu sözü söylemeye "itirazsız" neden olabilir; "Türkiye'de özkaynak düzenine inanan hoca yada yönetim yoktur!"...

Daha doğrusu vakti zamanında Serpil Hoca'nın yaptıklarını korkmadan yapacak hoca, bu düzenin kurulmasına sıcak bakacak yönetim yoktur. En büyük sebep olarak da "şartlar" diyeceklerdir. 3 büyüklerin mevcut yönetimleri, sürekli "başarı" istiyorlar artık... Ve özkaynak dediğimiz "kaynak" kısa vadede işlemiyor. Beşiktaş şu anki haliyle sportif başarı alanında rakiplerinden geride kaldığı için "özkaynak" için sabır gösterilmesi iyice hayale dönüşüyor ne yazık ki...

Peki biz neden bu konuya bu kadar değiniyoruz?... Bir önerimiz var mı?... Bir ısrarımız var mı?... Günümüz şartlarına da uydurulabilecek bir bakış açısı ile "kaynağa geri dönüş yapılabilir mi?...

Kısaca "umut ediyoruz"... Denenmemiş olan "denensin" istiyoruz... !

Basit bir mantıkla aşağıdan gelen her oyuncu A takımda şans bulsun diye bir ısrarımız yok. Ama aşağıdan gelenlere şans verilsin, fırsat tanınsın diye bir ısrarımız var. Kiralama yönteminin bu konuda olumlu bir adım olduğunu biliyoruz. Ancak mantığını inkar etmeden olursa. Genç oyuncunun dönem içerisinde forma şansı bulamayacağı ve yedek kulübesinde oturmasının ona bir şey katmayacağı düşünülüyorsa, kiralanacağı takımda, yeterli süre alarak tecrübelenmesi isteniyorsa, kiralama formülü gayet mantıklıdır. Burada da genç oyuncunun kiralanacağı takım çok mühim hale geliyor. Gittiği takımda da yedek bekleyecekse, oyuncuyu yollamanın bir manası yok. Bu anlamda takım seçiminde kesinlikle "maddi getiri" düşünülerek hareket edilmemelidir. Aksine "araştırma konusu" haline getirilerek ince elenip sık dokunmalıdır... Tabiî ki oyuncu formayı hak edecekse giyecektir, fakat ülkemizde oyuncu kiralama, oyuncudan geçici süre kurtulma anlayışı ile yapılmaktadır. Bundan derhal vazgeçilmelidir..

Tabi burada, bu genç oyuncuları takımına alan hocaların da ne düşündüğü önemli hale gelmektedir. Onların da bir çoğunun el altında bulunsun mantığı ile hareket etmekte olduğu aşikardır. Oynatmayacakları bir oyuncuyu takımlarına almak, Türk futbolunun geldiği yeri özetleyen bir aynadır aslında. Bundan da derhal vazgeçilmeli, hatta zorlanabiliyorsa, yasal düzenleme ile önlenmelidir...

Dediğimiz gibi, genç oyuncular, başka takımlara yollanırken, o takımın oyuncuya uyup uymadığı kontrol edilmelidir. Son dönemde Beşiktaş’ın kiraladığı oyunculardan Serdar Özkan bunu başarabildi mesela. Kiralık oynadığı dönemlerde, oynadığı takımın 11’inde yer almayı başardı. Yine aynı şekilde geçtiğimiz seneler içerisinde Karşıyaka’ya kiralanan Sezer Sezgin çoğu maçta formasını giymeyi başardı. Ne yazık ki böyle düzenli forma şansı bulan oyuncular birkaç tane ile sınırlı kalmaktadır. Gittikleri takımlarda sonradan akla gelen, son birkaç dakika oyuna giren yahut kadroda sadece öyle oturan oyuncu sayısı ise çok fazla.

Kiralama yönteminin bu denli yanlış ve sağlıksız yapıldığı bir ortamda neye ihtiyaç duyulduğu irdelenirse, rezerv lige ihtiyaç olduğu söylenebilir. Geride bıraktığımız dönem itibariyle zaman zaman rezerv lig sesleri duyuldu, bu ihtiyaç dile getirildi... Ancak hiçbir zaman ısrarlı tavırlar sergilenmedi. Adım atılmadı... Halbu ki işleyen endüstriyel düzene de engel değil... Şu an paf ligi olarak devam eden ligde, takımların altyapısındaki oyuncular, profesyonelliğe adım atmadan önceki son halleri ile rol alıyorlar. 20 yaşını aşan oyuncular, paf takımından ayrılmak zorunda kalıyor... Bulundukları ligde elde ettikleri sıralamanın statü anlamında bir önemi yok. Üstelik paf ligini izleyen bir "destekleyici" çoğunluk bile yok.

Bu bakımdan rezerv lig, paf liginin tüm eksikliklerini kapatabilir. İhtiyaçlara yanıt verebilir. Rezerv ligde mücadele eden takımlar, kendi takımlarının stadında maçlarını yapacakları için "bir topluluğa karşı oynama" şansını elde edecekler, bu maçları sadece taraftarlar değil, takımların yönetici ve teknik heyeti de takip edeceklerdir. Bu da özellikle genç oyuncuların daha fazla motive olarak maça hazırlanmaları, ayrıca 20 yaşını geçmiş olan oyuncular için de yeni bir fırsat ve tabii ki Profesyonelliğe ilk adımlarında, "henüz ulaşılması gereken hedeflerini" yitirmeden, sağlıklı bir sporcu yaşantısına daha çok alışacakları anlamına geliyor. Rezerv ligde yaş sınırı 23 gibi bir yerde olursa, "olgunlaşma" devresini de "hedeflerini bitirmeden" geçirebileceklerdir genç oyuncular... Paf takımında neler yaptığından haberdar bile olmadığımız oyuncularımızı yakından takip edebilmek, bilgi sahibi olabilmek için güzel bir fırsattır rezerv lig. Hem tarftarlar, hem A Takım hocaları ve tabi yöneticiler için...

Bu bakımlardan "Rezerv lig" konusu çok önemlidir ve mutlak surette uygulanması gereken bir sistemdir. Bu sadece Beşiktaş için değil Türk Futbolunun geleceği ve gençleri için de çok önemlidir.

Bu konuya tüm spor kamuoyunun kafa yorması, bunun yanında gerçekleşmesi için dört elle sarılması zaruridir... Bu atılımın başlangıcını da ancak ve ancak bu yönde "GELENEĞE" sahip olan tek spor kulübü olan "BEŞİKTAŞ JİMNASTİK KULÜBÜ" yapabilir...

Tüm Beşiktaş'lılar hergün kendilerine sormalıdır artık; "Özkaynak Birgün Tekrar Gelecek mi?"


BİZ SORUYORUZ VE ŞUNU DİYORUZ..

GELMELİDİR !!!


ÇÜNKÜ ÖZKAYNAK "GELENEĞİMİZDİR" "GELECEĞİMİZDİR" !!!


SonBarikat

Beşiktaşlının Mesaisi


27 ARALIK CUMARTESİ
Basketbol
19:00 / Beşiktaş - Galatasaray (Erkek Takım-12. Hafta / Akatlar)

Bedensel Engelliler
15:30 / Beşiktaş - Galatasaray (Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı 8. Hafta / Süleyman Seba Spor Salonu)

Futbol Altyapı
12:00 / Küçükköy - Beşiktaş (U-15 / Yıldız Tabya Stadı)
12:30 / Beşiktaş - Büyükşehir Belediyespor (U-14 Akademi / BJK Fulya Tesisleri)
14:15 / Beşiktaş - Büyükşehir Belediyespor (U-15 Akademi / BJK Fulya Tesisleri)

28 ARALIK PAZAR
Futbol Altyapı
13:00 / Beşiktaş - Küçükköy (B Genç Takım / BJK Fulya Tesisleri)
14:30 / Beşiktaş - Büyükşehir Belediyespor (U-14 / BJK Fulya Tesisleri)

22 Aralık 2008 Pazartesi

Kartal Şah, Şah, Şah


Beşiktaşımız'ın satrançtaki iki önemli ismi Fethi Apaydın ve Erhan Tanrıkulu, Kasım ve Aralık aylarında yapılan Türkiye il birincilikleri müsabakalarında şampiyonluğa ulaştılar.

Kartallarımız'ı tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.

21 Aralık 2008 Pazar

İzmir B.Şehir Belediye : 58 - Beşiktaşımız : 75










Beşiktaşımız'ın Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, deplasmanda karşılaştığı İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni 58-75 mağlup etti. Sezonun ilk müsabakasında Beşiktaşımız ilk devreyi 27-43, maçı ise 58-75 önde tamamladı.

Beşiktaşımız'a yeni sezonda sonsuz başarılar.

Haftanın Sonuçları ( 20-21 Aralık 2008 )


Kartalspor : 3 - Beşiktaşımız : 2 ( U14 Akademi )

Goller : Fevzican, Ufuk

Beşiktaşımız : 5 - Beykoz 1908 : 0 ( B Genç Takım )

Goller : Umut (2), Hasan, Enes, Alper

Kartalspor : 0 - Beşiktaşımız : 0 ( U15 Akademi )

Beşiktaşımız : 1 - Eyüpspor : 1 ( Yıldız Takım )

Gol: Berat

Selçuk Üniversitesi : 74 - Beşiktaşımız : 78 ( Erkek Basketbol )

Sarıyer : 2 - Beşiktaşımız : 3 ( Yıldız Takım )

Goller : Mertcan, Emirhan (2)

Beşiktaşımız : 3 - Altınyurt : 0 ( Erkek Basketbol )

İzmir B.Şehir Belediyesi : 58 - Beşiktaşımız : 75 ( Tekerlekli Sandalye )

Galatasaray : 1 - Beşiktaşımız : 1 ( Paf Takım )

Gol : Ali Kuçik

Beşiktaşımız : 0 - Fenerbahçe : 3 ( Bayan Voleybol )

Beşiktaşımız : 2 - Fenerbahçe : 1 ( Paf Bayan Voleybol )

Beşiktaşımız : 31 - Polis Akademisi : 27 ( Hentbol )

Fenerbahçe : 105 - Beşiktaşımız : 112 ( Bayan Basketbol )

Galatasaray : 4 - Beşiktaşımız : 2 ( A Takım )

19 Aralık 2008 Cuma

Beşiktaşlının Mesaisi


Kartalspor - Beşiktaşımız / 20 Aralık Cumartesi / İstanbul Tekel Sahası 12:30 (U14 Akademi)

Beşiktaşımız - Beykoz 1908 / 20 Aralık Cumartesi / BJK Fulya Tesisleri 13:00 (B Genç)

Kartalspor - Beşiktaşımız / 20 Aralık Cumartesi / İstanbul Tekel Sahası 14:15 (U15 Akademi)

Beşiktaşımız - Eyüpspor / 20 Aralık Cumartesi / BJK Fulya Tesisleri 15:00 (Yıldız Takım)

Selçuk Üniversitesi - Beşiktaşımız / 20 Aralık Cumartesi / S.Ü. 19 Mayıs Sp. Sln. 17:00 (Erkek Basketbol)

Sarıyer - Beşiktaşımız / 21 Aralık Pazar / Sarıyer Çayırbaşı Stadı 12:30 (Yıldız Takım)

Beşiktaşımız - Altınyurt / 21 Aralık Pazar / Akatlar 13:00 (Erkek Voleybol)

İzmir B.Şehir Belediyesi - Beşiktaşımız / 21 Aralık Pazar / Celal Atik Spor Salonu 13:00 (Tekerlekli Sand.)

Galatasaray - Beşiktaşımız / 21 Aralık Pazar / Metin Oktay Tesisleri 14:00 (Paf)

Beşiktaşımız - Fenerbahçe / 21 Aralık Pazar / Akatlar 15:00 (Bayan Voleybol)

Beşiktaşımız - Polis Akademisi / 21 Aralık Pazar / Süleyman Seba Spor Salonu 15:30 (Hentbol)

Fenerbahçe - Beşiktaşımız / 21 Aralık Pazar / Caferağa Spor Salonu 17:00 (Bayan Basketbol)

Galatasaray - Beşiktaşımız / 21 Aralık Pazar / Ali Sami Yen Stadı 19:00 (A Takım)

14 Aralık 2008 Pazar

Oktayımız'ı Unutmadık







Gördüler

Yedi cihan

İn, cin Kaf Dağı'nın ardındakiler,

Kıtlık da kıran da olsa

Gördüler analar ne doğurur

Aman aman hey...

Ruhun şad olsun Beşiktaşlı Mühendis Oktay

Haftanın Sonuçları




Beşiktaşımız : 1 - Ankaragücü : 0

Gol : Holosko

Beşiktaşımız : 2 - Ankaragücü : 1

Goller : Orhan Saim

Panküp Ted Kayseri : 74 - Beşiktaşımız : 77 (Bayan Basketbol)

Beşiktaşımız : 86 - Banvit . 85 (Erkek Basketbol)

Beşiktaşımız : 3 - Zeytinburnuspor : 4 (Süper Genç)

Beşiktaşımız : 63 - Wisla Can Pack : 68 (Euroleague)

Beşiktaşımız : 69 - Khimki : 71 (Euro Cup)

11 Aralık 2008 Perşembe

Mühendis Oktay 14 Aralık Pazar 2008 - Anma

Acıdır ve ağrına gidiyor insanın...

91 yılının 14 Aralık'ında yitirdiğimiz Beşiktaş'lı Mühendis Oktay'ı “sadece” bir GS maçı vesilesi ile anımsamış olmak ağrıma gitmiyor değil, gidiyor. Kendi sahiplendiğim ortak ayıbı üzerimden atmadan söylüyorum bunu. Kendi ortak hafızamızın, ortak ruhumuzun bunun da üstesinden geleceğine olan inancımla söyluyorum.

Manevi açıdan bakarak sorsak; ya GS ile şu anda aynı ligde olmayaydık, Mühendis Oktay’ı nerede arayıp bulacaktık, nasıl yad edecektik?

14 Şubat’ların bir endüstrisi vardır, unutturmaz ama 14 Aralık’lar “bizim” tarihimizdir, bizden başka kimsesi yoktur.

Yaşatalım insanlarımızı, yitirdiklerimizi, hiçbir şeye ilintilemeden, sirf Beşiktaşlılıkları ile yaşatalım. Ahmet Şerafettin Bey'den Oktay Akdemir'e kadar herkesi yüreğimizin siyah-beyaz köşesine ne olursa olsun unutmamak, unutturmamak adına kazıyalım.

Ruhun şad olsun Beşiktaşlı Mühendis Oktay

Saat 12:00'da Kazandibi'nde toplanılacak, 12:30'da toplu hareket edilecektir.

Ulaşım : Ulaşımın sağlanacağı en rahat hat Üsküdar. Üsküdar'a motorla gelecek olan kardeşlerimiz, motordan iner inmez iskelenin önündeki Üsküdar-Çengelköy ve Üsküdar-Beylerbeyi minibüslerine binebilirler. Her iki hatta mezarlığın önünden geçmektedir. İnilecek durak KUZGUNCUK ASTSUBAY OKULU DURAĞI. Ayrıca iskele önünden kalkan bütün İETT otobüsleri de bu duraktan geçer.

Kadıköy'den gelecek olanlar, 14 M Kadıköy-Kavacık ve 15 F Kadıköy-Ortaçeşme otobüslerine binip, Beylerbeyi'nde indikten sonra Üsküdar yönüne giden ulaşım araçlarına binebilirler.İnilecek durak aynıdır.

9 Aralık 2008 Salı

Beşiktaşlının Mesaisi


Beşiktaşımız - Khimki / Euro Cup / 9 Aralık Salı / Akatlar 19:30 (Erkek Basketbol)

Beşiktaşımız - Wisla Can Pack / Euroleague / 10 Aralık Çarşamba / Akatlar 19:30 (Bayan Basketbol)

Beşiktaşımız - Banvit / 12 Aralık Cuma / Akatlar 20:00 (Erkek Basketbol)

Beylerbeyi - Beşiktaşımız / 13 Aralık Cumartesi / Spor Akademisi Stadı 10:30 (U 14)

Beşiktaşımız - Zeytinburnuspor / 13 Aralık Cumartesi / Fulya 12:30 (Süper Genç)

Beşiktaşımız - Ankaragücü / 13 Aralık Cumartesi / Nevzat Demir Tesisleri 14:00 (Paf)

Beşiktaşımız - Ankaragücü / 13 Aralık Cumartesi / İnönü Stadı 19:00 (Süper Lig)

Türk Telekom - Beşiktaşımız / 14 Aralık Pazar / Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu 17:30(By. Voleybol)

Beşiktaşımız - Güngören Belediye / 14 Aralık Pazar / Güngören Stadı 10.45 (B Gençler)

Ölüm Kalım Maçları Yok, Çünkü Bize Ölüm Yok

Tekrar, yine, yeniden...

Ak günlerin, güzel anların özlemi belki de herkesten çok bizim içimizde...


Ama unutmamalı ki, zor zamanlara en yakın olanlardan olmak, kara günlerin vazgeçilmezi olmak da en çok bizlere yakın belki de...

Güzel sonuçlarda neler olacağını herkes düşünüyor, hele bir bilseler bizler nasıl da düşlüyoruz... Ama fenalıklar bastığında da , aklımıza ilk “bizler” geliyoruz...

O zamanlarda gerçekten yalnızlaşıyoruz kardeşler, büyükler...

Zor zamanlarda önce hemen bir etrafa bakıp, ruhumuzu oradaki kaos ve kimliksiz dalgadan kurtarmak ne kadar zor, farkındayız... Ama bu da “mahir “ olma işi işte...

Maharet istiyor, çelik irade istiyor... Ama şu da var; zor zamanlar bizim gibilere altın tepside bir şey de sunuyor…

“BAŞKALAŞMAK…”


Bir Beşiktaş oyuncusuna, hocasına, yani görevlisine, öfkemizin temel kriteri artık bizim açımızdan bellidir değil mi : “Sorumsuzluk ...”


Bundan sapmak da “Yalpalamadır...”


Zor zamanların insanının işi gittikçe daha da zorlaşıyor, kardeşler, büyükler...


“Hadi canım sen de” ler duyuyorsun...


“Sizin yüzünüzden böyle oldu” lar duyuyorsun artık...


Oysa biz “mevcutla yetin, durumu sorgulama” demiyoruz ki...


Bizim işimiz zor zamanda “yalpalamamak...”


Hedeften sapmama derdi bizimkisi...


Bunu da düzgün yapabilmek için önce kontrolü kaybetmemek gerekiyor...


En fena şey olan “mızmızlık” tan kopmak gerekiyor...


Ve en önemlisi de, inadına “Beşiktaşlılığı güzellemek” gerekiyor…


Ne zaman ne dediğine dikkat etmek gerekiyor...


Beşiktaşlı, eloğlunun önünde ağlamaz, sızlanmaz, mızmızlık yapmaz...


Öfkesinin adresini, zamanını, dilini şaşırmaz...


Eloğlu görse görse, en zor zamanda Beşiktaşlının İmzasını görür...

Beşiktaşlı zor zamanda imzasını çakar, yoluna devam eder...

Beşiktaşlı dünyanın en muhteşem imzasını çakar; en güzeli de şu ki, zor zamanda çakar…

Çakınca tam Beşiktaşlı olur...

“Beşiktaşlı olmak yeter” demek, “Herkese nasip olmaz Beşiktaşlılık” demek dünyanın en muhteşem imzalarıdır...


Ama bunu bugün her zaman, her yerde hayata geçirmek kolay olmuyor...

Aleme yol yapılmış, “hesap-kitap” tan başkasını görmemeye doğru bir yol...


Gol yediğinde 3.saniyede desteğe devam edene “hesapçı” etiketi yapışabiliyorsa, o yol bizim yol değildir...

Gitmeyiz, görmeyiz, ve bizim değildir...

Her durumda Beşiktaş’ı Güzellemek, eloğlunu sevindirmemek bile zorlaşıyor artık...


Zafer tutkusu, bizim ateşimizdir...


Ama zor zamanların insanı olmak da, o ateşin kıvılcımıdır...

Onsuz yanan ateş, zirvelerin değil, yere yakın yerlerin ateşidir, herkes yakabilir...

Bize “hak edilip de yakılan ateşler” yakışır...


Zor zamanlarda Beşiktaş’ı güzelleyebilen insan, zaferlerin de en güzel ateşlerini hak eden insandır...


İşimiz zor yani... Olsun, bu ateş Beşiktaş için yanıyorsa, yanacaksa: zorluklar nereden ve nasıl gelirse gelsin... Cümlenin devamı bizim için nettir...


Dert budur: bizi bilenler bizim için “onlar bu cümleyi böyle bitirenlerdir” dedikleri anda, bizden mutlusu olamaz, olmamalı...


Zor zamanların insanı, “biz de insanız” a sığındığı an biter, sıradanlaşır...

Hayır kardeşim, Beşiktaşlıyız biz…


Harbisinden, derininden, başka türlüsünden...


Ölçü(t)lerimiz belli, sınırımız bellidir...

Nasıl Beşiktaşlılık herkese nasip olmaz ise, zor zamanların insanı olmak da herkese nasip olmaz...

Bir de bu ikisini barındırana ölüm yoktur!...

Daha önce de demiştik:

ÖLÜM KALIM MAÇLARI YOK, ÇÜNKÜ BİZE ÖLÜM YOK !

8 Aralık 2008 Pazartesi

Bayramınız Kutlu Olsun


Bütün Beşiktaşlılar'ın bayramını kutlar, sağlıklı, huzurlu, Beşiktaş dolu günler dileriz.

7 Aralık 2008 Pazar

Haftanın Sonuçları





Beşiktaşımız : 1 - Ankaraspor : 3

Gol: Zapotocny

Beşiktaşımız : 3 - Ankaraspor : 0 (Paf)

Goller : Ali Kuçik (2), Samet

Eyüpspor : 1 - Beşiktaşımız : 0 (Süper Genç)

İstanbulspor : 1 - Beşiktaşımız : 4 (B Genç)

Goller : Alper,Kerem, Mete

Beşiktaşımız : 0 - Galatasaray : 1 (U 15 Akademi)

Beşiktaşımız : 1 - Galatasaray : 0 (U 14 Akademi)

Beşiktaşımız : 0 - Konya Ereğli Bld : 3 (Bayan Voleybol)

Havagücü : 0 - Beşiktaşımız : 3 (Erkek Voleybol)

Ankara Büyükşehir Bld : 31 - Beşiktaşımı : 38 (Hentbol)

Beşiktaşımız : 71 - Tarsus Bld. : 56 (Bayan Basketbol)

Antalya Büyükşehir Bld. : 66 - Beşiktaşımız : 85 (Erkek Basketbol)


*Fotoğraflar resmi sitedenn alınmıştır.

6 Aralık 2008 Cumartesi

Fulya Projesi


Hesap ortada, sorular ve sorunlar da ortada ama muhataplarından gelmesi beklenilen yanıtlar ve çözümleri ara ki bulasın. Yıldırım Demirören ve Yaşar Aşçıoğlu kafadar olmuşlar. Biri acıklı bir hikayeye sarıp gözyaşı sergilemeye, diğeri de piyasa ağzı ile konuşup kendini mağdur göstermeye çabalıyor.

x + y = $

Matematik ima ile icra edilmez. Söylenilen oranlar, 17nokta 1’ler, 82nokta 9’lar eşitliğin bir tarafında yazılı olanlardır. Öteki tarafında yazılı olanlar ise kimin nereden ne kadar gelir elde ettiğidir ki Aşçıoglu niyeyse uzun sayılabılecek açıklamasında iki rakama yer vermiyor burada! Eşitliğin öte tarafında olması gereken hak var çünkü. Kimin kime ne kadar hakkı geçmiş var o yazıyor. Eşitliğin öte tarafında Beşiktaş’ın rızkı var; çalınan, kırpılan toprak var.

İskender Olmasaydım Diogenes Olmak İsterdim

Yıldırım Demirören Şubat ayı mali kongresinde görsel sunumlarla, yeni stad adlı kısa metrajlı filmi izlettireceğine Fulya konusundaki “şeffaf” olduğunu iddia ettiği proje bilgilerini aynı ihtimamla paylaşmış olsaydı daha yerinde olacaktı. Ne diyor Sayın Demirören? –“Beşiktaş’ın hakkını yedirmeyeceğim!” Buna birşey diyen yok zaten. Görevinizi icra etmiş olursunuz. Aksi takdirde, ilerde adınızın, soyadınızın saygı ile anılması için Beşiktaş Jimnastik Kulübü başkanlık makamını işgal etmiş olmanız yeter ve geçer akçe olamayacaktır maalesef. Saygınlık para ile tesis edilmiş olsaydı şu anda adım-soyadım diye devinmek durumunda kalmaz, akçeli işler için -bunlar bütün büyük projelerde olur ne kurcalıyorsunuz- gibi ucube bir tutum içine girmez, Beşiktaşın tek bir kuruşunun dahi heba olmamasına çaba gösteren bir iradeyi hiç bir gizlilik esasına dayandırmadan sergilemiş olurdunuz...

Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz

Hamasi nutuk yarışmasında birinciliğin verileceği gösteriye “Ben Beşiktaş Kulübünü Beşiktaşlıdan daha çok seviyorum” diyerek katılan müteahhit niyesini de söylemekten kaçınmıyor: “Karlı değil ama prestijli bir proje oldu.” Pardon! Prestij, senin piyasanda metrekare ile satılıyorken bizler sizlerle aynı dili zaten hiç bir zaman konuşuyor olmadık ve bundan sonra da olmayacağız.

-“Buyurun, yapmıyorum”
-Yapma!

Doğrudur, siz piyasa yapıcılarının izdivaçları dahilinde kendi adınızı dediğiniz gibi Beşiktaş’ın şehidi Şan Öktem’in adının yanına 2,5-3 milyon dolara yazdırabilirdiniz, kaldı ki bunun icrasının gönüllüleri de vardı. Lakin senin adın biz Beşiktaşlılar için Karun Hazinelerini bağışlasan dahi Şan ve Şeref ile asla anılmazdı. O yüzden, ‘Beşiktaş Kulübü beni tarihe geçirmiştir’ gibi self-servis bir payeyi kendinde görme! Hele ki, duyduğunu iddia ettiğin vefayı milyon dolarlara endekslemiş iken.

Sizlerin tarihteki yeri kestiğiniz faturalarda, yazdığınız irsaliyelerde kayıtlıdır sadece. Üstüne kaç kat çıkarsan çık, başın göğe değmez.

Medya Maymunları

Oynanan oyundaki rolünüzden ötürü sizlere medya maymunu diyoruz.

Başta Orhan Yıldırım gibi kendi cümleleri olmadan, sadece ağzına tıkanılan laflarla sözde gazetecilik yapan türevleri, bütün bu olan bitenin karşısında kulübün tüm karar ve yetki mercilerinde dile getirmiş olmalarına rağmen nihayetinde hukuksal zemine taşınarak hak mücadelesi veren Beşiktaşlıları üc-beş kişilik bir zümre diye adlandırıp Beşiktaş’ın önünü kesenler diye işaret etmektedirler.

İrinli kalemlerinin bundan sonraki icraatları taraftarı tam da şampiyon olabileceğimiz bir süreçte Beşiktaş’ın önünün kesilmesine müsaade etmeyin seklinde ‘uyarmak’ olacaktır. Futbol takımımızın alması muhtemel kötü sonuçlarını şimdiden Fulya üzerine yaşanılanlar ile ilişkilendirmeye kalkışan bu maymunlar bugüne değin ne ikinci lige düşen Beşiktaş Erkek Voleybol takımının başarısızlığındaki etkenleri incelemiştir ne de ikinci bir forması dahi olmadan namağlup şampiyon olabilmiş Hentbol takımımızı.

“Oyuna gelmeyin!” diye buyuruyorlar. Kim? Bizler mi yoksa siz medya maymunları mı? Oyunu oynayan sizlersiniz. Bir sirkin içindesiniz, sıranız gelince çıkıyorsunuz. Kiminiz afkuruyor kiminiz takla atıyor. Sizlerin bu demeçleri bu ülke topraklarında asırlardır ‘oyuna gelmeyin’ denilerek ‘hak aramayın’ faşizminin borazanlığını yapmaktır.

Beşiktaş’ın her bir metre karesi için, müzesindeki bir porselen tabaktan duvarındaki abide-i şahsiyetlerin yazılı isimlerine varana kadar tüm değerlerinin korunmasında ve kollanmasında mücadele eden ve bundan sonra da edecek olan her insana bunlar Beşiktaşlı değiller demek, hain yakıştırmasında bulunmak, sizlerin ve efendilerinizin acizliğinden ve zavallılığınızdan başka birşey değildir.


4 Aralık 2008 Perşembe

Ey Bilet Sen Nelere Kadirsin


Yıl 1991… 16 Kasım… Beşiktaşımız Fenerbahçe ile Kadıköy’de karşılaşıyor. ..
Maçın hakemi, şimdilerin “yorumcu”su Ahmet Çakar…

Dakika bir. Fenerliler kendi aralarında santra sonrası top çevirirken, o dönem Fenerin defansının sağlam adamlarından “Soca” lakaplı Piotr Soczynski, Şifo Mehmet’in presiyle topu bacak arasından kaptırıyor. Ve Şifo ilk golümüzü birinci dakikada yazıyordu…

Fenerin kadrosunda o gün oyunda bulunan Şeytan Rıdvan, Soca’ya söve söve bir hal oluyordu .


İlk yarı tamamlanmadan Aykut Kocaman durumu eşitliyor. İkinci yarı başında da ikinci golünü atıyordu…
Maçın 91’inci dakikasına kadar Fener 2-1 önde giderken tüm seyircisi de sabırsızlıkla maçın bitmesini bekliyordu…

Dakika 91 içinde Şifo sol taraftan kaleye doğru kıvrılıyordu. Fenerli Arap İsmail Şifoyu takip etse de bir yerde koyveriyordu.

Herkes Şifo’dan orta beklerken, o topu yavaşça kaleye doğru yuvarlıyordu.
Semih Yuvakuran topu çizgi gerisinden çıkartıyordu. Yan hakem ortaya koşuyor, Ahmet Çakar da golu veriyordu.

Saha karışıyor, tüm Fenerli topçular hakeme koşturuyordu. Hepsi gol değil diye bas bas bağırıyorlardı.
Hatta kaleci Engin maç sonrası tv kamerlarına canlı yayında, “yan hakeme gol değil dedim, anama küfür etti” diyordu…

Müjdat çıldırmışçasına itiraz ediyordu. Maç 15 dakika durakladı.. Ve başlar başlamaz bitti…
Tam 17 yıl bu maç tartışıldı. Semih Yuvakuran daha sonra vicdanına yediremeyip “pozisyon goldü, içerden çevirdim” dediyse de, bizim gürbüz basınımız hep Fenerin hakkının yendiğine parmak basma ihtiyacı hissetti.

Son olarak geçen hafta oynanan Fener-Beşiktaş maçı sonrasında, maç içinde yaşananlar değil de yine 17 yıl öncesinin bu maçı ısıtılıp çıkarıldı manşetlere…

Ahmet Çakar, Lig Tv den “piero çizgi yöntemi” ile durumu çözmesini “yalvarıyorum” diye istiyordu…
Veee meşhur “piero çizgisi” pozisyonun gol olduğunu tespit etti…

Ahmet Çakar’da çıkmış “N’olacak benim 17 senem kardeşim diyor şimdi”…

Ey bilet sen nelere kadirsin…

O günden kalan tek gerçek hatıra sensin… Ve bir de Şifo'nun golü...

Senin üstünde en azından koç gibi “25.000 –TL” değerin var… KDV dahil…

Ama 17 senedir bu yamuk düzenin içinde çırpınıp savrulan yazılı,çizili,basılı hiç kimsenin “25 kuruşluk” değeri yok… Hepsi sahte… Sadece sen gerçeksin...

Ey bilet sen nelere kadirsin.