Beşiktaşım geliyor çalsın davullar sazlar, alemin kralına feda olsun bu canlar…
Bu sözden anlaşıldığı gibi canımız yani Beşiktaşımız Antalya’ya geliyor.
Taraftarsız oynayacağı için stadyumda pankartlarımız olsun dedik, pankartlarımız sesimiz olsun dedik.
Aslında maç gününün gecesi sabahlamıştık, yine Beşiktaş mesaisi için. Ama sabah erken kalkmak gerekiyordu. O gece mesaisinin yorgunluğu ile saat 12:00’ de kalkmıştık. Maç saati 18:00’de idi. Çok telaşlandık elimizde pankart için bez yoktu, bezi almak için araba yoktu. Merkeze uzak bir yerdeyiz. Neyseki bezi alacak arabayı bulduk ve yola çıktık pankartlık bezlerimizi aldık.
Hemen bezlerimizin üzerine yazılacak yazıları düşündük. Aklımıza ilk gelen seyircisiz maç yasağına karşı bir mesaj vermekti. Onun için şu fikre karar vermiştik;
“Ben Seni Yasaklarda Sevdim”
İkinci bir bezimize de şunu yazmayı düşünmüştük;
“Siyah Beyaz Devam”
Şimdilik aramızda olmayan, tekrar aramıza dönecek olan arkadaşımıza mesaj vermeyi düşündük.
Sözler bulundu ve icraate geçme vaktiydi. Saat 14:00’ tü sanırsam, 4 saatimiz kalmış ve yazı yazılacak, o boyalar kuruyacak diye telaş içindeyiz. Tüm pankartlarımızı boyadık ve kurutmak için fön makinesi ile kullanmaya başladık.
Saatler 16:00’yı gösteriyordu, gideceğimiz yol 40-50 km idi. Neyse yola koyulduk ve Beşiktaşımızın oynuyacağı stadyuma geldik. Pankartlarımızı aldık ve giriş kapısına doğru ilerledik. Hemen görevlilerin yanına gittik. Pankartlarımızı sokmak için konuşmaya başladık.
TFF’ den görevli bir kişi ısrarla pankartlarımızı almak istemiyordu. Çok aksiydi, "saatler çok geç oldu, geç kaldınız" diye söyleniyordu. Bizde o ana kadar çok sakiniz, tatlı dille olmayacağını anladık. Bu görevlinin de her zaman ki gibi bize mani olmak isteyen klasik kıllardan biri olduğunu anladık.Hemen tartışmayı duyan-gören bir yetkili kişi geldi ve biraz anlayış göstererek pankartlarımızı asmak için, TFF’den görevli kişiye bir şeyler söyleyerek pankartlarımızı içeri aldırmaya yardım etti. İçeriye verdik pankartlarımızı, astık diye sevindik.
Sevincimiz fazla uzun sürmedi. Hemen bir boşluktan tribünlere baktığımızda pankartlarımızın birinin indirildiğini gördük ve hemen sinirlenerek yetkilelerin yanına gittik. Kapı önünde birkaç kişiye sorarak neden indirdiniz diye serzenişte bulunduk. Aldığımız cevap enteresandı o pankartta “siyasi mesaj” bulunuyormuş.
“Ben seni yasaklarda sevdim”
Neyse eyvallah dedik. Diğer “çArşı – Forza Beşiktaş – Siyah Seyaz Devam" pankartlarımız tribünde sesimiz oldu.
Maç saati gelmiş ve biz stadın etrafında dolanıyoruz, bir yerlerden sesimizi duyuralım diye. Altı, yedi kişiyiz ve sonunda bir yer bulduk ve sesimizi duyurmaya çalıştık,
Başın öne eğilmesin aldırma kartal aldırma
Başın öne eğilmesin aldırma kartal aldırma
En büyük sen değil misin
Aldırma kartal aldırma
Aldırma kartal aldırma
Kartal aldırma
Dışarda yüz bin taraftar
Bir gün ağlar bir gün coşar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma kartal aldırma
Aldırma kartal aldırma
Kartal aldırma
diyerek başlamıştık ve yine bir yasak gelerek bizi stadın dışına çıkarmak istediler. Zaten stadın dışındaydık. Arkadaşlar tel örgülerin oraya gidermisin dendi. Ona da eyvallah dedik ve tel örgülerin oraya gittik.
Hemen sonrasında yine bağırıyoruz, "mesafe fark eder mi?” etmez. “Tel örgülerin arkasında bile Beşiktaş”
Maçın sonu geldi. Pankartlarımızı stadyumdan almak için, içerdekilerin dışarı çıkmasını bekliyorduk.Yavaş yavaş herkes çıkmıştı, bizde içeri girdik pankartlarımızı alarak tekrar dışarıya döndük.
Takım otobüsümüzü gördük ve hemen yanına gittik, sevgimizi göstermek istedik.
Beşiktaşım sen çok yaşa
Canım feda olsun sana…
Ve biraz sonra otobüslere yakın, büyük kaptan İbrahim Üzülmez’i gördük. Ona bağırdık, bize işaret yapıyordu ama o anda anlamadık. Sonra bizler içimizdeki söylemek istediklerimizi telefonun mesaj yerine yazarak “Kaptana” okutuyorduk. O’da okuyordu ve sonra oda bize kendi telefonundan yazarak, bizleri çok mutlu etti.
Yanımıza Fatih Doğan geldi, Kaptan’ın baş parmağında kırık var dedi. Kaptanın bize yaptığı işareti sonradan anladık, aşağıya inmesini beklemiştik. Bize baş parmağı ile işaret yapıyordu, yani parmağım kırıldı demek istemiş.
Sonra bir giriş yaptık;
"Geçmiş olsun kaptan, geçmiş olsun..."
Ve böylece bitti, Beşiktaş mesaisi.
Maç Yazısı: Mehmet YÜCEGÖNÜL
Antalya'dan kareler için TIKLAYINIZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder