Geçmişten izler bıraktılar...
Alınması gereken derslerle dolu...
Bir kulak verelim...
Nerelere götürecek bakalım sesleri bizi...
Kaynak : Milliyet Arşiv
Derleyen : SonBarikat - Mehmet Yücegönül
Beşiktaşımızın unutulmaz Kornerler Kralı Efsane Şükrü Gülesin ve Karikatürist Altan Erbulak, Milliyet Spor Servisinde birlikte çalışırlarken, devrin spor olaylarını, nükteli bir tarzla, karikatür yolu ile yorumluyorlardı.
Kendilerini, ve dönemin spor olaylarını karikatürize ederek, eleştirel yaklaşımlarını mizhla harmanlıyorlardı.
Genelde Altan Erbulak muzipçe soru sorar, Şükrü Gülesin de Beşiktaşlı inceliği ile hazır cevap tavrını gösterirdi.
Sadece spor olaylarını değil, bunlar üstünden dönemin, sosyal olaylarına da göndermeler yapmaktan geri kalmazlardı.
Şimdinin futbol yorumcularından çok çok ileri bir zeka düzeyi ve kibar bir üslup sahibiydiler.
Ama görülmekteydi ki yaptıkları ince tenkitler, şimdiki futbol yorumcularının yaptığı zorlama ve ortalık karıştırıcı yorumlardan, daha ağır ve etkiliydi.
Ayrımsız, tüm kulüplerin karşılaştığı kayırmaları ya da haksızlıkları, isim ve cisim telaffuz etmekten çekinmezler, telaffuz ettikleri isimler de kullandıkları düzgün üslup nedeniyle rencide olmazlardı... Aksine tenkitlerden faydalanmanın yolunu arar, bazen de gerçekten utanırlardı.
Sadece sporcular, hakemler, teknik ekipleri tenkit etmezlerdi.
Bazen de tribüne ve yaptıkları küfür v.b. gibi durumlar yüzünden aldıkları cezalara da göndermelerde bulunurlardı.
Ve nihayetinde, durumla ilgili nasihat etmekten de kendilerini alamazlardı.
İkisi de Beşiktaşlıydı... Şükrü Gülesin, özellikle takımı da bir muhabir gibi takip ederdi... Aynı zamanda efsane dönemlerinin getirdiği tecrübe ile oyunculara moral taşımak, kafalarını rahatlatmak gibi bir görev de biçiyordu belli ki kendine.
Takımın antremanından bile hissiyatları gönderirlerdi okuyuculara.
Belki de o dönemin fırtına gibi esen takımı Beşiktaşı çok iyi tanımalarından da kaynaklanıyordu bu... Ve tabi sevmelerinden.
Beşiktaşın rakiplerine de ufaktan nükteli göndermeler yapmaktan alamıyorlardı... Ufaktan tii ye alarak belki de.
Altan Erbulak, Şükrü Gülesin'i gökyüzündeki Kartalların yanına uğurlamamızdan sonra da onu kaleminin ucuna taşımaya devam etti.
Gerçekten boşluğu doldurulması zor bir spor adamının olmayışının boşluğu hissediliyordu artık.
Gün geçtikçe, bu iyi insanların yerlerini doldurmaya başlayacaktı çakal cinsinden medya maymunları.
Bu durumun farkında olan Altan Erbulak, inatla Şükrü Gülesin efsanesinin doğruluk kitabını taşımaya devam etti karelerine.
Yine Şükrü Eniştesi üstünden, dönemin tüm maymunlarına da göndermeler yapmaktan, kapaklar takmaktan geri durmadı.
Onları sevmeyenlerin sayısı ne kadar çok olsa da, biz onları sevdik... Ve hiç unutmadık... Gösterdikleri nükteli öğretinin daimi öğrencileri olmaya and içtik... RUHUNUZ ŞAD OLSUN İYİ İNSANLAR, RUHUNUZ ŞAD OLSUN İYİ BEŞİKTAŞLILAR...
Ama görülmekteydi ki yaptıkları ince tenkitler, şimdiki futbol yorumcularının yaptığı zorlama ve ortalık karıştırıcı yorumlardan, daha ağır ve etkiliydi.
Ayrımsız, tüm kulüplerin karşılaştığı kayırmaları ya da haksızlıkları, isim ve cisim telaffuz etmekten çekinmezler, telaffuz ettikleri isimler de kullandıkları düzgün üslup nedeniyle rencide olmazlardı... Aksine tenkitlerden faydalanmanın yolunu arar, bazen de gerçekten utanırlardı.
Sadece sporcular, hakemler, teknik ekipleri tenkit etmezlerdi.
Bazen de tribüne ve yaptıkları küfür v.b. gibi durumlar yüzünden aldıkları cezalara da göndermelerde bulunurlardı.
Ve nihayetinde, durumla ilgili nasihat etmekten de kendilerini alamazlardı.
İkisi de Beşiktaşlıydı... Şükrü Gülesin, özellikle takımı da bir muhabir gibi takip ederdi... Aynı zamanda efsane dönemlerinin getirdiği tecrübe ile oyunculara moral taşımak, kafalarını rahatlatmak gibi bir görev de biçiyordu belli ki kendine.
Takımın antremanından bile hissiyatları gönderirlerdi okuyuculara.
Belki de o dönemin fırtına gibi esen takımı Beşiktaşı çok iyi tanımalarından da kaynaklanıyordu bu... Ve tabi sevmelerinden.
Beşiktaşın rakiplerine de ufaktan nükteli göndermeler yapmaktan alamıyorlardı... Ufaktan tii ye alarak belki de.
Altan Erbulak, Şükrü Gülesin'i gökyüzündeki Kartalların yanına uğurlamamızdan sonra da onu kaleminin ucuna taşımaya devam etti.
Gerçekten boşluğu doldurulması zor bir spor adamının olmayışının boşluğu hissediliyordu artık.
Gün geçtikçe, bu iyi insanların yerlerini doldurmaya başlayacaktı çakal cinsinden medya maymunları.
Bu durumun farkında olan Altan Erbulak, inatla Şükrü Gülesin efsanesinin doğruluk kitabını taşımaya devam etti karelerine.
Yine Şükrü Eniştesi üstünden, dönemin tüm maymunlarına da göndermeler yapmaktan, kapaklar takmaktan geri durmadı.
Onları sevmeyenlerin sayısı ne kadar çok olsa da, biz onları sevdik... Ve hiç unutmadık... Gösterdikleri nükteli öğretinin daimi öğrencileri olmaya and içtik... RUHUNUZ ŞAD OLSUN İYİ İNSANLAR, RUHUNUZ ŞAD OLSUN İYİ BEŞİKTAŞLILAR...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder