16 Şubat 2010 Salı

Nihat'a Sahip Çıkmak

Bir Nihat Kahveci tepkisidir gidiyor ki, Beşiktaş adına, son zamanlarda anlam veremediğim, algılamakta zorlandığım birçok durumdan biri de bu.

“Bayrak adam” sıfatı aldı yürüdü ya epeydir, işte Beşiktaş taraftarının yıllardır aradığı bayrak adam Nihat Kahveci’dir. Bundan hiç şüphem yok, şüphesi olanı da anlamak mümkün değil.

Sergen, İlhan, Nouma... 5-6 altı sene öncesinde kalmış, hem gözümüze hem de gönlümüze hitap eden futbolcular. Daha eskilere ise hiç girmiyorum; MAFlı yıllar, hatta onlardan sonrası dahi bu yönden çok zengin. Doğa boşluk kaldırmazdan yola çıkarsak; öyle bir boşluk doğmuş ve öyle irinler doldurmuş ki o boşluğu, farkında bile olmamışız. Bugün tribünde Nihat’a ana avrat sövenleri başka bir tanıma oturtamıyorum.

Bir sürü bileşeni var bu yamulmanın elbette. Yönetim ayağı, endüstrileşme, yaşanan travmalar, toplumsal durum vs... Beşiktaş taraftarı bu faktörlerin etkisi altında mutasyona uğradı desek yeridir. Bu nedenle bizim gibilere Kibar Feyzo’muzun yazısında geçen bir “özkaynak” kelimesi bile yetiyor sevinmek için. Nihat’la kurduğumuz bağ da buradan kaynaklanıyor zaten...

Beşiktaş altyapısından yetenekli futbolcu çıksın, formasını ıslatsın, sahada hırsla mücadele etsin, arkadaşlarına kol kanat gersin istiyoruz. Ancak şartlar ortada, zor. Nihat ise son 10 yıl baz alındığında bu tanıma uyan tek oyuncu. Elbette Nihat’ın da hataları var. Formsuzluk her futbolcunun zaman zaman sorunu olabilir, ama sahada kendisini ön plana çıkartarak bencillik yapması ve hakemi aldatmaya yönelik hareketleri içimizi yakıyor. Maliyetini konuşmak ise konuyu saptırır; onu Demirören’i 3. kez başkanlığa layık gören Beşiktaş’ın asıl sahibi (!) kongre üyeleri değerlendirsin... Biz başka bir noktadan bakalım.
Nihat çocuk yaşta sırtına Beşiktaş formasını geçirip başarılı olduktan sonra Bilgili yönetimi onu Real Sociedad’a zorla sattığında gözyaşı dökmüştük; İspanya’yı golleriyle ayağa kaldırırken gurur duymuştuk Beşiktaşlı diye; transfer dedikoduları ayyuka çıktığında “kartalımız Nihat” demiştik, “Türkiye’de Beşiktaş’tan başka bir takımda oynamam” açıklamasını yaparken... 15-20 maçla mı kaybolur, unutulur bunlar? Bugünlerde geçerliliği olan tek bir duygu var tabii; kazanmaktan başkası yalan. Nihat tabelaya adını yazdıramadığı sürece de, maalesef korkunç bir hayaletten ibaret.
Medya denen çirkef deryasını geçtim, Beşiktaş taraftarının böyle davranması insanın zoruna gidiyor. Taraftar 37 yaşına gelmiş ama hala çaylak kaleciler gibi goller yiyen ruhsuz Rüştü’yü ıslıklayabilir, 3 senedir hiçbir şey oynamayan Delgado’yu yuhalayabilir, fakat kendi evladı Nihat’a 6-7 ayın sonunda bunları yapamaz, yapmamalı. Dışından, “taraftar haklı, kötü oynuyorum diye tepki gösterebilir” dese de, içinden kırıldığını hissediyorum Nihat’ın. Gaziantep’te olanlar ise bunun dışavurumu. Birçok değerin yitip gittiği, insanlığın unutulduğu, maddiyatın en ilkel haliyle hakim olduğu şu çağa ayak uyduruyoruz ve ona uygun bahaneler üretiyoruz ya, helal olsun bize diyorum. Belki bu kulüpten bir Nihat daha yetişmeyecek, farkında mıyız acaba?
SonBarikat


2 yorum:

Adsız dedi ki...

“Türkiye’de Beşiktaş’tan başka bir takımda oynamam” demesi benim için yeter de artar ama böyle bir şey hiç bir zaman söylemedi.

selo dedi ki...

Helal olsun süper yazı.
Çok enterasan aynı günün sabahında bende nihat ile ilgili bir yazı yazmıştım. Bizler değerlerimizi harcamayı çok seviyoruz.Ama elina adamına sahip çıkarız böyle bir milletiz.

http://novembre11.blogspot.com/