29 Nisan 2011 Cuma

ZOR ZANAATTİR BEŞİKTAŞLI HAYAT YAŞAMAK





1923 yılında İstanbul'da doğdu. Rumelihisarı'nda oynarken Beşiktaş Jimnastik Kulübü yöneticilerinden Fevzi Uman'ın dikkatini çekerek 1941 yılında transfer oldu. Beşiktaş'ın tarihinin en başarılı kadrolarından birinde santrafor olarak başarıyla görev aldı. Kendisine stili ve attığı goller sebebiyle "Keklik Santrafor" adı verildi.Galatasaray’a 14, Fenerbahçe’ye 7 gol kaydederek, derbilere de imzasını attı.2’si İstanbul Ligi, 1’i de İstanbul Kupası olmak üzere 3 resmi maçta 6’şar gol atarak kırılması güç bir rekorun sahibi oldu.

1949 yılında oldukça genç yaşta futbolu bıraktı. Ancak Ekim 1961'de yine Beşiktaş'ta antrenör yardımcılığına getirilmiş ve uzun bir süre genç yetenekler yetiştirmiştir.26 Nisan 1986 yılında vefat etti.

Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün 2003 yılında İnönü Stadı'nda yapılan 100.yılı kutlamalarında 100 yılın altın 11'inden biri olarak seçilmiştir.

Sağlam Beşiktaş'lıydı Kemal Gülçelik.

Tarih 01 Ocak 1955. Futbolu bıraktıktan belli bir süre sonra, Beşiktaş'ta hoca değişkliği olur. İdare heyeti Fenerbahçeliliği ile bilinen Cihat'ı transfer eder... Camiada huzursuzluk başlar.... Vedii Tosuncuk antrenmana kendi çıkmaz , takımı da çıkarmaz..

Kemal Gülçelik hemen kulübe koşar ve birçok Beşiktaşlı'nın gönlünden geçirip söyleyemediklerini, ağır ifadelerle, idare heyetinden Sadri'ye bir bir söylemekten çekinmez. O sırada Milliyet Gazetesinde çıkan haber şöyledir;







1957 yılında, Baba Hakkı'nın Federasyon AsBaşkanı olduğu dönemlerde, Kemal Gülçelik'in etkin çalıştığı "Beşiktaşı Sevenler Grubu" adı altında o zamanki idare heyetine muhalifet çalışması yürütülmüştü. Her zaman Beşiktaş'ın hizmetinde olmanın bir başka örneğini veriyordu Kemal Gülçelik. O tarihteki şu haberlere bir bakalım;















Şeref Görkey ile birlikte Beşiktaş'ın tüm sorunlarına hep beraber koştu. 1957 yılında takımın menajerliğini yaparken bir antrenör sorununa müdahale edişlerinin haberi şöyleydi;









Transferde de etkindi Kemal Gülçelik. Menajer olarak İstanbulsporun solbekini alırken gazetelere şu haberdeki gibi yansıyordu 1957 yılında...









Sezon açılışlarında da, antrenmanlarda da hep takımın başında olurdu;









Antremanlarda öyle kenardan köşeden seyreden dandik menajerlerden de değildi hani... Bizzat topçuların antremanına katılır, canlarını çıkarırdı... Bir antrenman haberinde bakın meşhur kaleci Varol'a yaptıkları nasıl anlatılıyor;









Ama Beşiktaşlı hayat zor zenaat tabii... Kemal Gülçelik'de bir gecede alınan bir kararla kendi haberi bile olmadan görevinden affolunabiliyordu;









Peki Kemal Gülçelik ne yapacaktı bu haberden sonra? Tabii ki Beşiktaş'lılığa devam edecekti... Galatasaray maçındaki kadronun kendilerine ve teknik heyete sorulmaması üzerine bakın neler yapıyordu;









Pabuç bırakmıyordu her koşulda... Sağlam forvetti Kemal Gülçelik veselam... Bir şekilde istediğini alıyordu;



















Takım çok önemli görülen Beyoğluspor maçını kazanıyor fakat Kemal Gülçelik görevden alınmaktan kurtulamıyordu... Üstüne üstlük bir de "haysiyet divanına" veriliyor, savunması isteniyordu... Yine de Beşiktaş'ına 4 elle sarılmaya, kaderine terketmemeye devam ediyordu...















Kemal Gülçelik, ağır taştı bir nevi... Kıpırdatıldığında altında kalacak çok kişi oluyordu... İlk olarak ikinci başkan Kozanoğlu görevini bırakıyordu birden bire...









Bu olayların üzerinden 3 yıl geçiyor, üç yıl içide Kemal Gülçelik idare heyetinde bulunmasa bile Beşiktaş ile yaşamaya devam ediyordu... Hiçbir zaman ayrı kalmadı kulübünden, hep koşturdu... 1960 yılında devrin efsanelerinden Fenerbahçe'li Can Bartu'yu transfer etme girişimi ile adını duyurdu yeniden... O devir için sansasyonel bir olaydı bu durum...









Can Bartu transfer girişimi ile rakibinin başını oldukça ağrıtan Kemal Gülçelik bu olaydan 15 gün kadar sonra takımımızın kamp müdürlüğüne seçiliyordu...









Kamp müdürlüğünden 2 hafta geçmeden Antrenör yardımcılığına atanıyordu...









Fakat Gülçelik'in bir takım şartları olacaktı... Bu sefer işi sağlama almak istiyordu... Ve kendine bazı yetkiler verilmesini istiyordu...









Fakat istekleri kabul edilmiyordu...









Yine de hep transferlerle, takımla, kulüple, taraftarla, diğer rakiplerle uğraşmaya, Beşiktaş için elinden ne geliyorsa bir adım geriye atmadan yapmaya devam edecekti... 1965 yılında bakın bir "eskiler maçına" nasıl haızrlanıyorlardı... Efsane olmak kolay iş değildi...













1967 yılına gelindiğinde Keklik Kemal görevlerini nihayetlendirmemişti hala... Şimdi de genç takım antrenörlüğünü üstleniyordu..






Futbolcu mu denenecek? Hemen Kemal ağabey çağırılır, bir terzi gibi kumaşa bakar ve kararını beyan ederdi.






Taraftar ne durumdaysa Kemal ağabey de o durumdaydı... Başkan takım elbiseliymiş, futbolcular grandtualetmiş, hiç.... Tribün neyse, Kemal Gülçelik de oydu sahada...






1969 yılında genç takım antrenörlüğü yanında, as takımın yardımcı antrenörlüğüne getiriliyordu... Futbol bilgisi ve idareci yeteneği durmak bilmez bir görev süreci yaratıyordu kendisine...






Kemal Gülçelik çalıştırdığı genç takımla ses getiriyordu... Müthiş bir başarı örneği gösteren Gülçelik yönetimindeki genç takım 1969 yazında 4 kupa alarak, A takımın alabildiği 1 kupayı bile gölgede bırakmıştı...






Kemal Gülçelik Beşiktaşın, futbolcusu, taraftarı, yöneticisi, teknik elemanı, federasyon temsilcisi, ve futbolcu transferinde bizzat kucaklayıp kaçıran bıçkın idarecisiydi aynı zamanda... Çok meşhur gözü karalıkları, delikanlılıkları haber oluyordu o günlerde basına...






1971 yılında "Baba" Gündüz Kılıç kulüpte görev alınca, Kemal Gülçelik, Şükrü Gülesin, Yusuf Tunaoğlu, Küçük Ahmet Özaçar, Ali İhsan Karayiğit bir ararya geliyor ve tarihte görüp görülebilecek en geniş katılımlı özkaynak seçmelerini düzenliyorlardı...






Tam 1,5 ay uğraşarak 700'ün üzerinde genci, ince bir seçmeden geçirmişlerdir. Kemal Gülçelik genç takım hocası olarak çok umutludur.






Bu seçmeler ne anlama geliyordu?... 2 sene içinde anlaşılacaktı... Beşiktaş Genç takımı 1973 yılında büyük başarıya imza atıyor ve Şampiyon oluyordu...






Beşiktaş için yapmayacağı, koşmayacağı iş yoktu Kemal Gülçelik'in... Yine 1973 yılında "Babab" Hüsnü Kaptan adına bir turnuva düzenliyorlar Ali İhsan Karayiğit ile ikisi... Hem kulbe para kazandırıyorlar, hem de genç takım için yetenekli futbolcu seçiyorlar... Hiç mızmızlanıp sızlanmadan hem de... Güle oynaya yapıyorlar bu meşakkatli işi...






1974 yılının ortalarında, Kemal ağabeyin bünyesi bu inanılmaz hızlı hizmet temposuna dayanamıyor ve bir kalp krizi geçiriyordu...






Ama nafile... İyileşip zımba gibi dönüyordu iki-üç ay içinde... Adam transfer komitesi başkanı olmuş, en cakalı makamlara gelmiş, o bar senin bu pavyon benim gezip tozmak bi yana kalkıyor, bir gazetenin düzenlediği "yılın sporcusu" seçimi için maçlarda tribünlere dalıyor, taraftarlardan oy topluyordu...








Bu kadar sevgi dolu, bu kadar hayata bağlı, bu kadar insansever ve alçakgönüllü adamdı işte... 1976 yılında bir sinirlilik anında, tam da nasıl olduğunu anlayamadan, tartıştığı eşini bir tülbentle boğarak öldürüyor, sonrasında gidip polise teslim ediyordu.. Beşiktaşlı hayat örneklerindne biri daha diyesi geliyor insanın... Ne uğruna yaşarsan, nasıl yaşarsan yaşa, bir yalandan durum yüzünden hayat altüst olabiliyordu... Kemal Gülçelik için de böyle oluyordu maalesef bir anda..









Bu akıl almaz talihsiz olay, efsanenin sonu oluyordu maalesef. Bir döneme inanılmaz işler yaparak damgasını vuran Kemal Gülçelik, bir gecede yok oluyor ve 8 yıl sürecek bir mahpusluk dönemi yaşamak zorunda kalıyordu. Çıktığında ise kimseler artık onu hatırlamıyordu... Beşiktaşlı hayat zor zenaat.. 1983 yılında Baba Hakkı'nın vefakarlığında ve önderliğinde, bir gazete yazısında şöyle hatırlanıp bulunuyordu Kemal Gülçelik ismi... Hem de şimdilerde kendisi de tarihin unutulmaz sayfalarında yerini almış Beşiktaşlı gazeteci İlker Ateş abimizin elinden çıkan haberde...






Bu ziyretten 1 sene sonra Kemal Gülçelik iyice kötülüyor, kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye yatırılıyordu... Yine vefakar isimler ziyaretine gidiyordu efsanemizin... Süleyman Seba arkadaşına vefa borcunu ödüyordu...




Dostlarını yaşatmaya kararlı olan eski efsaneler ara ara biraraya gelerek hasret gideriyorlardı. Kemal ağabey iyileştikten sonra onun önderliğinde toplanmışlardı... Hiç rahat durmamıştı ki.. Hep bir organizasyon, hep bir hizmet koşturmacası... Bitmemişti Beşiktaş ve Beşiktaşlı aşkı...









Kemal ağabey sık sık rahatsızlanmaya başlamıştı artık... Hatta 1985 yılının aralık ayında bir akşam, TRT televizyonu Kemal Gülçelik öldü diye haber yapıyordu yanlışlıkla... Sonra olayın aslı anlaşılıyordu ama Kemal ağabey her zaman olduğu gibi yine fırtınalara neden oluyordu...









Fakat dediğimiz gibi rahatsızlıklar, hastalıklar bir türlü yakasını bırakmamaya başlamıştı... 27 Nisan 1986 yılında geçirdiği 4 üncü kalp krizinden sonra artık daha fazla dayanamamış ve sessiz sedasız gökyüzündeki kartalların yanına intikal etmişti...






Şimdi bu efsanemizi nasıl analım? Yiten giden bu değerlerimizi nasıl tanıtalım? Okudukça, dinledikçe insanın kendi "Beşiktaş'lılığını sorguladığı" bu adamların hayatları işte "Beşiktaşlı Hayatlar"...

Kara Kartallar gibi yaşayıp, Kara Kartallar gibi ruhu şad olan bu ağabeylerimizi, babalarımızı hiçbir zaman unutmamak, hep "Beşiktaşlı hayatlarımızda" yol gösterici bir ışık olarak var etmek dileğiyle..

Ruhun Şad Mekanın Cennet Olsun Kemal Gülçelik....
















Hiç yorum yok: