30 Ekim 2009 Cuma

İngiltere'de de Olsa Semt Bizim Aşk Bizim


Eskiden her evde ama eksiksiz her evde bir ecza dolabı vardı. Şimdilerde ise memlekette kimin evine gitti ise olmazsa olmaz demirbaşlardan birinin de tartı aleti olduğunu anladı... Ya mutfak kapısının ardında, ya banyosunda ya da misafir ettikleri yatak odasında bir tartı vardı artık herkesin evinde. Ye tartıl, sıç tartıl, uyan tartıl. "Her gram bir dram olsa ne yazar, maydonoz kürü ile yaşayacak değiliz ya" diye geçirdi içinden...
En güzel en işlevli tartı ise anasının evindeki tartıydı ona göre. İlk gün evin kapısından girip tartıya çıktığında, ibre 92’yi gösteriyordu. Son gün bir daha çıkıyor, bu sefer 96. Hiç de fena değil; iki haftada 4 kilo almıştı, "daram ortada, demek ki iyi bakılmışım" diyerek vedalaşıyordu...
Böyle çok yiyince insanın gördüğü rüya, rüya değil karabasan olurmuş ama onunkisi karabasan değil Karakartal oldu.
Bu 96 kilo cüsse, uykusunda 8 numaralı beyaz forması ile nasıl oluyorsa oluyor Beşiktaş'ın ilk 11’inde kendine yer buluyordu. "kArtal sizi inandırsın bir görseniz" diyordu dostlarına anlatırken, ama "Uzay Yolu manyağı olarak bir tek kendimi bildiğim için görme şansınız da yok" diyerek hayıflandı dostlarına. "O yüzden ben anlatayım" diye devam etti...
"Mesela İlhan Mansız’ın Kore’de Carlos’a çektiği hareketi ben idmanda önce Ekrem Dağ’a çekiyorum, sonra da aklı sıra kademe almak için üstüme koşan Toraman’a... İdmanda böyle de, Manchester maçında farklı mı sanki?… Önce defans oyuncuları nasibini alıyor, ardından ben hızımı alamıyorum ve göbeğim yüzünden ofsayt diye zırt pırt bana düdük çalan yan hakeme de aynı çalımı atıp çizgiye iniyorum."Hayırlara vesile olsun. Bir şeyi çok düşününce, çok arzu edince olurmuş. Devam ediyordu sonra;
"Çok düşünüyordum... Keşke Beşiktaşıma Liverpool’da nasıl kavuştu isem yine tekrar kavuşsam diye... Ki kurayı çeken eller dert görmesin bana Beşiktaşımı tekrar görecek olmayı nasip etti.Belki birçok insan, birçok Beşiktaşlı yine bir İngiliz takımı çıktı diye liver faciası yüzünden allah kahretsin demiştir demesine ama, benim için durum farklı. Ben bencilim.“Kimseler garip olmasın / Hasret oduna yanmasın / Hocam kimseler duymasın / Şöyle garip bencileyin”Bir hesap ettim; yahu neredeyse son çeyrek asırdır ellerimin parmakları kadar anca dünya gözü ile görmüşlüğüm var Beşiktaş’ı. Olsun, O’na bir şey olmasın da varsın biz parmak hesabı yapalım. Hem böyle sanki kıymeti daha bir fazla. Bu şansa sahip olanlar bu kıymetin kıymetini iyi bilmeli, iyi anlamalı." şeklinde bitirdi sözlerini...
Biraz duraksadı... Gülümseyerek devam etti;"Geri dönüşüm sevdalısı Yaşlı kArtal, pankartçı abimizi bilirsiniz... Hani sorunca "abem, artan malzemenin kenarından yaptım, ne parası allasen" deyiveren yüreği Beşiktaş dolu abimizi.... Çıkartma (stiker) yapmış, yandan artan malzemeden, BJK armasının çıkartması... Bir karış büyüklüğünde... Onu cama çıkartmaya kıyamıyorum mesela... Ya evsahibi evi boşaltın derse de ben o amblemi sağ salim camdan geri çıkartamazsam diye… Dursun kitabımın arasında. "Övünmekte Haklıyız Çünkü Beşiktaşlıyız" kitabının arasında dursun şimdilik. Doktor bu gibi takıntılı davranışlarımı OCD kısaltması ile tanımlıyor, ben de doktoru OÇD olarak tanımlıyorum..." Mırıldandı melodiyi... "Doyamam, doyamam sana"... Ve devam etti;"Ben doyamıyorum...
Öyle ki; güvenlik tacının altından geçiyorum havaalanında, ötüyor meret... Kot pantolonumun düğmesini sökecek halleri yok.. Cebimde, üstümde ne kadar metal şey varsa çıkarmışım zaten... Geçiyorum, yine ötüyor... "Islak mendil var mı üstünüzde?" diye soruyorlar, "yok" diyorum... Teslim ol şeklinde kollar havaya kalkıyor... Ellerindeki alet sadece kot pantolonumun düğmeleri hizasında ötüyor (yan etkisi var mıdır ilerde belli olur)... Bir de arka cebimde... Cüzdanı istiyorlar, evirip çeviriyorlar… "İçini boşaltın lütfen" diyorlar… Ulan cüzdana biri barut koymuş olamaz diyorum ama ben barut gibiyim… Ayakkabılarım dahi çıkarttırılmış vaziyette bekletilirken cüzdanı boşaltıyorum. “Bu ne?” diyorlar cüzdandan çıkardığım ıslak mendil için... “Soruyoruz size ıslak mendil var mı diye ama yok diyorsunuz!” babında fırça kayıyor Sir...Gel de anlat hadi. O benim için ıslak mendil değildi ki kardeşim… Başka bir hikaye var orada, başka bir anlam... Da, sen bunu anlamazsın şimdi. Bizim teşkilattan değilsin...
Bizim oralarda insan sevdiğinin gözünün çapağının yağını yer de yine doymaz aşka... Gurbetçidir, ne yapsak yeridir... Kıyamamışız işte açıp, kullanıp atmaya… O, üzerinde Beşiktaş yazan Şöhretler Köftecisi idi… Semt idi… Siyah-Beyaz idi… Cüzdanın içine koymuşuz, kimlik gibi taşıyoruz üstümüzde Şöhretler Köftecisi’nin ıslak mendilini...
İngiltere'de de olsak... Semt Bizim Aşk Bizim Ulan !...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

ağlarım...