Beşiktaş zor günler yaşıyor. Herkesin malumu... Bu süreçte en aklı başında olan taraf, ne kadar eleştirilse de Beşiktaş tribünleri. Denizlispor maçında üzerine salınan köpeklere karşı gafil avlanmıştı; bu kez birlik hakimdi. Hafta içindeki gereksiz ve talihsiz açıklamanın tribünü karıştıracağını zannedenleri yine ters köşeye yatırdı Beşiktaşlılar. Tezahürat-protesto dengesini kendiliğinden bu kadar güzel ayarlayabilen başka bir yapı daha göstersinler, tebrik edip bir kenara çekilelim. Hariçten gazel okuyanlar şimdi ne diyecekler acaba?
Maçla ilgili maalesef söylenecek fazla söz yok. Beşiktaş iyi futbol oynamıyor. Şeref Bey Stadı'nda kendi taraftarının önünde, topu ligin en zayıf takımlarından birine teslim ederek rakibini izleyen takımın sorumlusu Mustafa Denizli her hafta ilginç şeyler denemeye, icat etmeye devam ediyor. Bu seferki sürprizi İbrahim Toraman'ın defansif orta saha olarak sahada yer almasıydı. Ne kusuru olduğunu anlayamadığımız Fink hiç hak etmediği bir üvey evlat muamelesi görüyor; üzülüyoruz haliyle. Onun yokluğunda orta sahayı tek başına sırtlayan Ernst giderek yıpranıyor. Gördüğü kartlar ve sinirli tavırlarıyla da bu yıpranmayı hissettiriyor. Bizi sevindiren ise, neredeyse futbolculuğu sorgulanır hale gelen Nihat'ın ve ısrarla bertaraf edilmeye çalışılan Bobo'nun tabelaya isimlerini yazdırmasıydı.
Kasımpaşa tribünlerinin de kendi yönetimlerini protesto ederek maçın notları arasında yer alması beklenirken, ortaya "cesur" Hüseyin Göçek çıktı ve onlardan rol çaldı. Medyada hakem eleştirisi adı altında üçkağıt çevirenlerin, Göçek'in kararlarına alkış tutması bu "iş"in doğası gereği tabii. "İş"in kötüsü, biz bunlara çok alıştık...
Ağzımızın tadı sahadaki oyunla bozulmuşken, hentbol takımımızın Belgrad'daki rövanşta Kızılyıldız'a farklı yenilerek elendiğini öğrendik. İyice keyfimiz kaçtı. Zira bunu hiç beklemiyorduk. Canları sağ olsun diyoruz. Her zaman yanlarındayız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder