6 Aralık 2008 Cumartesi

Fulya Projesi


Hesap ortada, sorular ve sorunlar da ortada ama muhataplarından gelmesi beklenilen yanıtlar ve çözümleri ara ki bulasın. Yıldırım Demirören ve Yaşar Aşçıoğlu kafadar olmuşlar. Biri acıklı bir hikayeye sarıp gözyaşı sergilemeye, diğeri de piyasa ağzı ile konuşup kendini mağdur göstermeye çabalıyor.

x + y = $

Matematik ima ile icra edilmez. Söylenilen oranlar, 17nokta 1’ler, 82nokta 9’lar eşitliğin bir tarafında yazılı olanlardır. Öteki tarafında yazılı olanlar ise kimin nereden ne kadar gelir elde ettiğidir ki Aşçıoglu niyeyse uzun sayılabılecek açıklamasında iki rakama yer vermiyor burada! Eşitliğin öte tarafında olması gereken hak var çünkü. Kimin kime ne kadar hakkı geçmiş var o yazıyor. Eşitliğin öte tarafında Beşiktaş’ın rızkı var; çalınan, kırpılan toprak var.

İskender Olmasaydım Diogenes Olmak İsterdim

Yıldırım Demirören Şubat ayı mali kongresinde görsel sunumlarla, yeni stad adlı kısa metrajlı filmi izlettireceğine Fulya konusundaki “şeffaf” olduğunu iddia ettiği proje bilgilerini aynı ihtimamla paylaşmış olsaydı daha yerinde olacaktı. Ne diyor Sayın Demirören? –“Beşiktaş’ın hakkını yedirmeyeceğim!” Buna birşey diyen yok zaten. Görevinizi icra etmiş olursunuz. Aksi takdirde, ilerde adınızın, soyadınızın saygı ile anılması için Beşiktaş Jimnastik Kulübü başkanlık makamını işgal etmiş olmanız yeter ve geçer akçe olamayacaktır maalesef. Saygınlık para ile tesis edilmiş olsaydı şu anda adım-soyadım diye devinmek durumunda kalmaz, akçeli işler için -bunlar bütün büyük projelerde olur ne kurcalıyorsunuz- gibi ucube bir tutum içine girmez, Beşiktaşın tek bir kuruşunun dahi heba olmamasına çaba gösteren bir iradeyi hiç bir gizlilik esasına dayandırmadan sergilemiş olurdunuz...

Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz

Hamasi nutuk yarışmasında birinciliğin verileceği gösteriye “Ben Beşiktaş Kulübünü Beşiktaşlıdan daha çok seviyorum” diyerek katılan müteahhit niyesini de söylemekten kaçınmıyor: “Karlı değil ama prestijli bir proje oldu.” Pardon! Prestij, senin piyasanda metrekare ile satılıyorken bizler sizlerle aynı dili zaten hiç bir zaman konuşuyor olmadık ve bundan sonra da olmayacağız.

-“Buyurun, yapmıyorum”
-Yapma!

Doğrudur, siz piyasa yapıcılarının izdivaçları dahilinde kendi adınızı dediğiniz gibi Beşiktaş’ın şehidi Şan Öktem’in adının yanına 2,5-3 milyon dolara yazdırabilirdiniz, kaldı ki bunun icrasının gönüllüleri de vardı. Lakin senin adın biz Beşiktaşlılar için Karun Hazinelerini bağışlasan dahi Şan ve Şeref ile asla anılmazdı. O yüzden, ‘Beşiktaş Kulübü beni tarihe geçirmiştir’ gibi self-servis bir payeyi kendinde görme! Hele ki, duyduğunu iddia ettiğin vefayı milyon dolarlara endekslemiş iken.

Sizlerin tarihteki yeri kestiğiniz faturalarda, yazdığınız irsaliyelerde kayıtlıdır sadece. Üstüne kaç kat çıkarsan çık, başın göğe değmez.

Medya Maymunları

Oynanan oyundaki rolünüzden ötürü sizlere medya maymunu diyoruz.

Başta Orhan Yıldırım gibi kendi cümleleri olmadan, sadece ağzına tıkanılan laflarla sözde gazetecilik yapan türevleri, bütün bu olan bitenin karşısında kulübün tüm karar ve yetki mercilerinde dile getirmiş olmalarına rağmen nihayetinde hukuksal zemine taşınarak hak mücadelesi veren Beşiktaşlıları üc-beş kişilik bir zümre diye adlandırıp Beşiktaş’ın önünü kesenler diye işaret etmektedirler.

İrinli kalemlerinin bundan sonraki icraatları taraftarı tam da şampiyon olabileceğimiz bir süreçte Beşiktaş’ın önünün kesilmesine müsaade etmeyin seklinde ‘uyarmak’ olacaktır. Futbol takımımızın alması muhtemel kötü sonuçlarını şimdiden Fulya üzerine yaşanılanlar ile ilişkilendirmeye kalkışan bu maymunlar bugüne değin ne ikinci lige düşen Beşiktaş Erkek Voleybol takımının başarısızlığındaki etkenleri incelemiştir ne de ikinci bir forması dahi olmadan namağlup şampiyon olabilmiş Hentbol takımımızı.

“Oyuna gelmeyin!” diye buyuruyorlar. Kim? Bizler mi yoksa siz medya maymunları mı? Oyunu oynayan sizlersiniz. Bir sirkin içindesiniz, sıranız gelince çıkıyorsunuz. Kiminiz afkuruyor kiminiz takla atıyor. Sizlerin bu demeçleri bu ülke topraklarında asırlardır ‘oyuna gelmeyin’ denilerek ‘hak aramayın’ faşizminin borazanlığını yapmaktır.

Beşiktaş’ın her bir metre karesi için, müzesindeki bir porselen tabaktan duvarındaki abide-i şahsiyetlerin yazılı isimlerine varana kadar tüm değerlerinin korunmasında ve kollanmasında mücadele eden ve bundan sonra da edecek olan her insana bunlar Beşiktaşlı değiller demek, hain yakıştırmasında bulunmak, sizlerin ve efendilerinizin acizliğinden ve zavallılığınızdan başka birşey değildir.


2 yorum:

Unknown dedi ki...

her satırını ders diye okutmalı Beşiktaşımızı yönetemeyenlere .

yazık tır günahtır gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar yeter artık...

Adsız dedi ki...

yüz mü var ki kızarsın..
utanıyorum beşiktaş başkanı sıfatını gazetelerde okurken...