Pazar gününe denk düşen, İstanbul’un da yağmurlu ve bulutlu geçtiği bir sonbahar günü, sonbarikatbesiktas.com ekibi olarak rotamızı İstanbul’un bir ucundaki, şirin ve çok eski bir sahil ilçesi olan Pendik’e çevirdik.
Buraya geliş amacımız ise Arma’mızın Siyah-Beyaz bir bayrak üzerinde dalgalandığı Pendik Beşiktaş Sosyal Tesislerinin son durumunu yerinde görüp incelemek ve tesislerin hemen altında yer alan Beşiktaş Kürek Takımı teknik ekibi ve oyuncularını ziyaret etmekti.
Oraya vardığımızda ise hemen ve hiç vakit kaybetmeden tesislerin denize bakan kısmında alt katta kayıkhane kısmının bulunduğu Kürek Takımı Şubesine uğradık.
Buraya geliş amacımız ise Arma’mızın Siyah-Beyaz bir bayrak üzerinde dalgalandığı Pendik Beşiktaş Sosyal Tesislerinin son durumunu yerinde görüp incelemek ve tesislerin hemen altında yer alan Beşiktaş Kürek Takımı teknik ekibi ve oyuncularını ziyaret etmekti.
Oraya vardığımızda ise hemen ve hiç vakit kaybetmeden tesislerin denize bakan kısmında alt katta kayıkhane kısmının bulunduğu Kürek Takımı Şubesine uğradık.
Kapıda bizi kayıkhane sorumlusu meşhur (Hakkı Baba) Hakkı Tepe karşıladı ve buyur etti. Bizde kendisine Teknik Ekip ile görüşmek istediğimizi ve onları aradığımızı söyleyince bize ”şu an içeride toplantı halindeler az sonra biter toplantıları” dedi. Bu fırsatı kaçırmamak için bizde karşısına oturup biraz sohbet ettik kendisi ile. Kısaca bize buraya nasıl geldiğini anlattı.
Sonbarikat: “Hakkı Baba anlat bize kendini”Hakkı Baba: “ Ben 25 yıl Fenerbahçe’de Kayıkhane Sorumlusu olarak görev yaptım ve sonra emekli oldum. 1990 yılında Beşiktaş Kürek Şubesinin ilk kurulma aşamasında Tesis Sorumlusu olarak görev aldım ve halen daha buradayım.”Sonbarikat: “ Peki 25 yıl Fenerbahçe’de çalışan biri Beşiktaş’ta çalışmaya nasıl ikna oldu?”Hakkı Baba: “ Burası önce Yat Kulübüydü. Ben emekli olduktan sonra 1990 yılında Sayın Başkanımız Süleyman Seba beni yanına çağırıp, bundan sonra Beşiktaş için burada hizmet etmemi ve burası ile ilgilenmemi istedi. Ben de kıramadım. Gördüğünüz gibi halen daha buradayım.”O sırada Hakkı Baba’nın öğlen yemeği gelince bizde kendisini rahat yemek yemesi için yalnız bırakmak istedik ki tam o sırada içeride devam eden teknik kadro toplantısı sona ermiş sporcularımız da tek tek Genel Menejer Özgen Kormazlar’ın odasından ayrılmaya başlamışlardı. Şunu da belirtmeden geçmemeliyiz; Özgen Korkmazlar yani Genel Menejerimizin yaşı tam 71. Ama inanın o kadar dinç o kadar genç duruyor ki. Ayaktayken bir selvi gibi ihtişamlı ve sağlam bir fiziği olduğu hemen göze çarpıyor. Sanırım bu hem denizle beraber olmak hem de kürek sporu ile uzun yıllardır uğraşmanın sonundaki bir kazanç. Özgen hocamız birazcık eskilerin Western karakteri Leee Van Clef, biraz da sevgili başkanımız Süleyman Seba’yı da andırmıyor değil hani.Hemen kapıda kendisini yakalayıp sebebi ziyaretimizi dile getirdik. Yüzünde beliren memnun bir ifade ile bizi odasına davet etti ve oturup, başladık konuşmaya. Sonbarikat: “Özgen hocam, biz Beşiktaş taraftarı olarak Beşiktaş armasının olduğu ve sporcularının da mücadele ettiği her alanda onlara destek vermek için yanlarında bulunmayı görev edinmiş arkadaş ve taraftar topluğuyuz. Çoğunluğun aksine bizler, taraftar olarak elimizden geldiğince Amatör Şubelerin maçlarına gider ve sitemiz vasıtasıyla da ara ara onların durumları ve yaşadıkları sorunlar ile bilgi toplarız. Bu topladığımız bilgileri de Beşiktaş taraftarlarının ve Beşiktaş camiasının ilgi ile takip ettiği sonbarikatbesiktas.com adresli sitemizde paylaşırız. Aslına bakarsanız sitemizin açıldığı günden itibaren Beşiktaş Amatör Şubeleri ile ilgili pek de öyle güzel haberlerle dolduramadık sitemizi. Tabi maç sonuçları hariç. Neyse hocam biz bizi anlatmaya değil sizi dinlemeye geldik buraya.(Hocamız tebessüm ediyor)En iyisi sizi de fazla meşgul etmeden başlayalım biz, Özgen Hocam nasıl başladı buradaki serüveniniz?Özgen K. : “ 1990 yılında kurulan ve 1991 yılında da sevgili başkanımız Süleyman Seba’nın ricasıyla Beşiktaş Kürek Takımı Şubesi Genel menejerliği görevine başladım.”Sonbarikat: “ Az önce de söylemiştik hocam, amatör şubelerin sorunları ve ihtiyaçları hep varolmuştur. Peki burada durum nedir?Özgen K. : “ Valla doğruyu söylemek gerekirse bizim durumumuz iyi”Sonbarikat: “ Nasıl yani hocam, şikayetiniz ve istekleriniz yok mu yönetimden?”Özgen K. : “ Hakikaten yok, bizim işimiz ve derdimiz sadece daha çok çalışmak”Sonbarikat: “Ne yalan söyleyelim biz hiçbir amatör şubenin sorunsuz olabileceğini düşünmemiştik. Şimdi hocam yanlış anlamadıysak, hiçbir şikayetinizin ve sorununuzun olmadığını mı dile getiriyorsunuz, doğru mu? Özgen K. : “ Evet doğru “diyerek başlıyor anlatmaya, Kürek Takımı Şubesi Teknik Menejerimiz Özgen Korkmazlar;Özgen K. : “ Bakın önce şunu söylemek isterim. Daha dün bazı samimi olduğumuz Fener’li arkadaşlarımızla sohbet imkanı bulduk. Biliyorsunuz 2 gün önce Divan Kurulu Toplantıları vardı. Onlarında şikayetçi olduğu çok durum var. Galatasaray’lı dostlarımız, Fenerbahçe’li dostlarımız yani kulübün içinde olan kulüplere yakın olan arkadaşlarımızla yaptığımız sohbetlerde hep konuşuruz ve herkes bir şeylerden şikayet eder. Bize yani Beşiktaş’a gelince dürüst olmak gerekirse ben hep şunu düşünürüm: Bir kurumun başında olan ya da bir kulübü yöneten ve bizlerin de sürekli şikayetçi olduğumuz insanların yerinde biz olsak ne yapardık? Ya da acaba onlara haksızlık ediyor muyuz? Diye düşünür ve empati yaparım. Doğruyu söylemek gerekirse çok acımasız olacağımıza onları anlamaya çalışmak en iyisi. Bakın siz Amatör Şubeler ile ilgili olarak anlattınız az önce bazı sorunları. Tabi ki sorunlar olacak tabi ki bazen istenilenler zamanında yapılamayacak. Ama bunun ana nedenlerini de iyi tespit edip belirlemek gerekiyor. Mesela bizim Kürek Takımı Şubesinin durumu hakikaten iyi. Herhangi bir maddi eksiğimiz yok.Bir de şu var atlanmaması gereken. Bakın Türkiye’de sporun gelişmesi adına öncülük yapan ve bayrağı elinde bulunduran sadece 3 kulüp var. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray. Diğer kulüpler ya sadece Futbol ya Basketbol ya da voleybol şubelerine ağırlık veren kulüpler. Bir de şirket kulüpleri var. Efes Pilsen, Ülker, Eczacıbaşı, Arkas vs. Şimdi düşünün kulüp takımlarının diğer şirket takımları ile başetmesi ne kadar eşitlikçi? Onlar istedikleri oyuncu transferini yapabiliyorlar. Sonuçta yaptıkları güçlü transferlerle hem başarıyı kovalıyorlar hem de reklamlarını yapıyorlar. Ama kulüpler öyle değil. Branş bir tane değil ki. Basketbol, Voleybol, Masa Tenisi, Satranç, Kürek, Boks, Güreş, Yelken,Briç, Atletizm ve daha birkaçı. Tüm bu branşlara maddi destek sağlamak ve ilgilenmek çok zor. Tesisleşme, organizasyon derken bölünüp gidiyor bu kulüpler. Tabi tüm bunların tıkır tıkır işlemesi için de çok para gerekiyor. Peki nereden gelecek bu değirmenin suyu? İşte burada desteği vermesi gereken Kulüpler değil Devletin ta kendisidir. Çünkü bu ülkede yıllardır spor alanında Türkiye’yi başarıyla temsil etmeye çalışan bu 3 kulüptür. Asıl bu kulüplerin devlet tarafından desteklenmesi lazımdır.Biz geldikten birkaç yıl sonra alınan bir kararla sahil yolu dolduruldu ve bizim deniz olan önümüz toprak ile kapandı. Böylece denize yapılan dolgu sonucu tesislerin deniz ile olan ilişkisi kesildiği için Kürek takımının faaliyetleri olumsuz olarak etkilendi.. Beşiktaş Sosyal Tesislerinin ön tarafında deniz kıyısında bir yer istedik belediyeden. Orada kürekçilerimize temel eğitim alanı kazandırıp eğitim verecektik. Orada çalışan genç sporcularımızı gören diğer gençlerde onlardan esinlenerek belki de kürek sporuna heves edip bizlerin arasına katılmak isteyecekti. Bugün 20 olan sayımız belki de 60’ı bulacaktı. Ama bize vermiyorlar. daha doğrusu halen daha bir sonuç alamadık. Sanırım Deniz kanun ve yasalarına takılıyormuş o bölge. Ama restaurant açılmasına izin veriliyor! İşte durum budur.”Araya girip soruyu soruyoruz,Sonbarikat: “ Hocam, Peki Beşiktaş yönetimi sizlere sahip çıkıyor mu ve giderleriniz karşılanıyor mu?”Özgen K. : “ Evet çıkıyorlar. Devamlı irtibat halindeyiz. Zaten yönetimden sayın Bülent Deriş’e bağlı bir şubeyiz. Ayrıca Kürek Şubesi sorumluluğu yapan kardeşlerimizde var. Arayıp sorarlar, varsa bir ihtiyacımız karşılarlar. Mesela antrenman yapan sporcuların tekneleri motorlu teknelerle takip edilir. Bu sürekli yapılır ve ve az buz masraf değildir. Bunların, hatta oraya gidiş gelişlerde yol için harcanan yakıt masrafı sürekli karşılanmaktadır.”Sonbarikat: “ Kaç sporcu var takımda?”Özgen K. : “ 20 sporcumuz var. 1 Antrenörümüz var.”Sonbarikat: “ Peki hocam, takım oyuncularının maaşı var mı?Özgen K. : “ Hayır yok. Zaten hepsi üniversite öğrencisi. Onların yol parası giderleri ve zaruri ihtiyaçları tarafımızca karşılanıyor.”Sonbarikat: “ Hangi günler antrenman var ve antrenmanları nerede yapıyorsunuz?”Özgen K. : “ Pazar öğleden sonrası dinlenme ve Pazartesi tam gün dinlenme olmak üzere günde 2 antrenman olarak Ömerli barajında yapıyoruz. Hatta şu an teknelerimizin çoğu orada. Bir de kayıkhane bölümünün yan tarafında kondüsyon çalışmak için bulunan ve çeşitli güç kazandırma aletlerinin olduğu salonumuzda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz.Sonbarikat: “ Hocam takımımızın tarihindeki başarılardan bahseder misiniz biraz.”Özgen K. : “ Öncelikle şunu söylemeliyim; Beşiktaş Kürek Takımı Türkiye’yi Dünya’da en başarılı şekilde temsil etmiş olan bir kulüptür. Mesela tarihinde ilk ve tek olarak ferdi yarışmalarda Dünya ikinciliği alan kürekçimiz vardır. Evet Beşiktaş takımın kürekçisi Murat Türker 1992 yılında Beşiktaş takımı adına Dünya ikinciliği elde etmiş ve bizi gururlandırmıştır. Mete Yeltepe Dünya 3.sü olmuştur. Türkiye Şampiyonasında Büyükler Hafif Kilo’da 3.lük, Büyükler Ağır Kiloda 2.lik, Türkiye Kupasında 23 Yaş Altı Hafif Kiloda 1.lik ve Türkiye Şampiyonası 23 Yaş Altı 2.lik gibi ve daha sayamadığım çok sayıda ciddi başarılar elde ettik.” SonBarikat: “ Özgen hocam bunları duymak gurur verdi bizlere.”Araya giren Özgen Hoca duyduğumuzda bizi şaşırtan bir bilgi veriyor.Özgen K. : “ Bakın size bir şey söyleyeyim. Az önce sordunuz ya ‘size sahip çıkılıyor mu, destek alıyor musunuz’ diye o zaman dinleyin; Beşiktaş yönetimi bizim takıma 2 adet büyük tekne aldı. Bu tekneler 4’lü ve 2’li değişken tekneler. Ayrıca tanesi 700 Euro civarında olan tam 12 çift de kürek aldılar. Biz bir ara ödünç küreklerle yarışıyorduk. Sapanca’da düzenlenen yarışların birinde hafif kilo sekiztek ekibimiz başka bir kulüpten ödünç kürek alarak yarışa katıldı ve bu yarışta ilk defa birlikte suya inip yarışan ekip ile Fenerbahçe Kürek takımını geçerek Türkiye Kupasının sahibi oldu. Şimdi vereceğim bilgi de ilginizi çekecektir. Belçika’da düzenlenen 23 yaş altı Dünya Şampiyonası’nda sporcumuz Mete Yeltepe’nin Dünya Üçüncüsü olduğu yarışta kullandığı tekneyi ise sayın başkan Yıldırım Demirören hediye etmişti. Yani kendi parası ile aldığı 2 tekneden biriydi o tekne. Şunu da belirtmek isterim; Başkanın hediye ettiği tekneler dünyanın en iyi tekneleridir. Bunu da pek kimse bilmez, zaten kendisi de bilinmesini istememişti.”Sonbarikat: “ İnanın böyle şeyleri duymak bize çok uzak geldiği için bu ziyaretimizde sizden öğrendiklerimize çok şaşırdık ve bir o kadar da mutlu olduk. Beşiktaş yönetiminin Kürek Takmımı Şubesine olan ilgisi ve desteği taraftar olarak bizleri çok memnun etti. Keşke diğer branşlardaki teknik ekip ve sporcularda aynı sıcaklığı ve ilgiyi hissedebilseler.”Tam o sırada bir telefon geliyor. Özgen hocanın konuşmasından anladığımız kadarıyla arayan, ya yönetimden ya da kürek şubesi sorumlularından biri. Öğreniyoruz ki takım kürekçilerinden milli sporcu Erdem Çolak, Pazar sabahı banliyö treninden inerken dengesini kaybederek istasyon zeminine düşmüş ve sabahın erken saatinden beri onunla hastahanelerde ilgilenilmiş. Bu vesileyle sporcumuz Erdem Çolak kardeşimizede sonbarikatbesiktas.com ve taraftarlar olarak geçmiş olsun diyelim.Derken oturduğumuz kupalarla dolu odanın içine Kürek takımının Antrenörü Ersan Özcan giriyor. Kendisi Beşiktaş forması ve milli takım adına sayısız Uluslararası birinciliklere imza atmış çok efendi bir sporcumuz. Hocamızdan bir resim almak için ricada bulunuyoruz kendisi ise Ersan Hocayı göstererek “ siz onu çekin “ diyor. Biz ise “Hayır hocam o zaman ikinizi yanyana çekelim “diyoruz. Kabul ettiler sağolsunlar ve iki teknik adamı aynı karede ve kupaların önünde buluşturduk.
Kendilerine teşekkür ederek ve tekrar ziyaret etme sözü vererek onların bulunduğu Sosyal Tesislerin alt tarafındaki kayıkhane bölümünden ayrılarak yukarı çıktık. Birkaç resim de tesislerimizin görüntüsünden alalım derken sonradan kendisinin tesislerin işletmecisi olan Rüstem Çakıroğulu olduğunu öğrendiğimiz bir bey hızlı adımlarla yanımıza yanaşarak” hayırdır arkadaşlar neden resim çekiyorsunuz” dedi. Bizde durumu anlatınca hemen bizi içeri davet ederek sıcak bir karşılamada bulundu.Hatta bizi tesislere yeni kazandırdığı üst kattaki Deniz Balık Restaurantı da dahil diğer sosyal dinlenme alanlarının bulunduğu kısımları gezdirerek buraya ne kadar önem verdiğini ve bilhassa Anadolu yakasındaki Beşiktaş’lıların buraya sahip çıkmaları temennisini dile getirdi. Gözlemlerimizi anlatmak gerekirse; Hakikaten bizde çok şaşırdık. Pendik Beşiktaş Sosyal Tesisleri İstanbul Anadolu yakasında Beşiktaş bayrağının dalgalandığı tek sosyal tesis. Burası çok temiz ve nezih bir yer. Herkesin rahatlıkla gelebileceği, kimsenin kimseyi rahatsız etmeden gazetesini okuyacağı, oyununu oynayacağı, denizi seyrederken çayını ve kahvesini yudumlayacağı canı isterse de yemeğini yiyeceği yegane bir sosyal tesis. Bir hafta sonu ailelerle beraber gelinip alt kattaki kürek takımı sporcularına moral ziyareti yapılıp sonra da yeme ve içme için üst katlara çıkılıp dinlenilebilecek bir yer. Herşeyden önce dikkat ettiğimiz kadarıyla çok temiz. Kadrosu deneyimli ve tecrübeli.
Rüstem bey biz çayımızı yudumlarken başladı anlatmaya;Rüstem Ç. : “Ben Beşiktaş Kongre Üyesiyim. Burası 1987 yılında Semra Özal’ın katkılarıyla ve eski yöneticimiz İhsan Kalkavan’ın da öncülüğü ile Beşiktaş’a kazandırılmış sosyal bir alan. Ben 1994 yılından beri bu tesislerin işletmecisiyim. Benden önce çalıştıranlar pek muvaffak olamamışlar. Bu durumu gören Sayın Başkanımız Süleyman Seba’da beni yanına çağırdı. Burası hakkındaki düşüncelerini anlattı ve bana “ Rüstem senden rica ediyorum, burasını çekip çevir ve güzel bir yer haline getir.” Diyerek bayrağı bana devretti. Ben kiracıyım. Uzun vadede değil her sene yenilenir benim kiram. İnanın bazen bana çevremden deli derler. Neden uğraşıyorsun bu kadar bak pek kimse gelmiyor ve sahip çıkılmıyor da derler. Ama ben dava adamıyım. Ben Beşiktaş’lıyım. Burada dalgalanan bayrak, tesisin önünde asılı duran Beşiktaş amblemimiz çok değerli ve önemlidir benim için. Buraya ziyaret o kadar yoğun değildir. Ara sıra kongre üyelerimiz, eski sporcularımız ve camianın bazı isimleri gelirler. Onlar burada indirimli olarak hizmet alırlar. Hatta bakın yan tarafta Su Ürünleri Kooperatifi Tesisleri vardı ama şimdi yıkıldı. Biz onlara da sahip çıkarak buraya davet ettik. Orada 750 y.krş’tan içtikleri çayı yine aynı fiyattan veriyoruz.
Burası Anadolu yakasında Beşiktaş’lıların kendilerini evlerinde gibi hissedecekleri tek Beşiktaş çatılı bir yer. Ben istiyorum ki gelsinler, otursunlar, yesinler içsinler, oyun oynasınlar, dinlensinler, aşağıda kürekçilerimizi ziyaret etsinler. Herkesin gönül rahatlığı ile kendini rahat ve güvenli bir mekanda hissetmesi için bu tesisi efoksi temellerle güçlendirdik. 20 Adet kolona çelik konstrüksüyon yapıldı. Dediğim gibi üstünde Beşiktaş bayrağı dalgalanan önünde de Beşiktaş arması bulunan Beşiktaş Pendik Sosyal Tesisleri’ne Beşiktaş’lılarca sahip çıkılmasını ve bu çatı altında buluşulmasını çok istiyorum. Tesislerin geneli için yapılan yeni değişiklikler ve yenilemeler için yapılan ödemeler biraz hafiflesin hemen yapacağım bir şey var. Alt taraftaki kürek takımının olduğu bölüme yeni sürgülü kapılar taktırıp tamamen çehresini yenileyeceğim. Aslında ben yukarının işletmecisiyim ama önce Beşiktaş’lıyım. O ekibin ihtiyaçlarına biraz olsun karşılık vermek beni mutlu eder.İlk ve tek sorumuzu soruyoruz,Sonbarikat: “ Rüstem Bey, anlattıklarınız çok güzel. Zaten bugün yeterince şaşırdık ve mutluluk duyduk. Peki sizi burada denetleyen birileri oluyor mu? Yani burada Beşiktaş bayrağı dalgalanıyor ve tabelasında Beşiktaş arması var. Burada neler olup bittiğine dair inceleme yapan ya da sorunlarınızı dinleyen birileri var mı?Rüstem Ç. : ” Evet oluyor. Yönetimden ararlar, ara ara gelir ziyaret de ederler. O konuda hiç sıkıntımız olmadı. Sonuçta ben buna bir teftiş gözüyle de bakmıyorum çünkü her ne kadar buranın bir işletmecisi olsam da ben bir kongre üyesiyim ve buraki Beşiktaş ismine dair sorumluluğumu çok iyi biliyorum. “Teşekkür ediyoruz kendisine ve kalkmak için izin istiyoruz. Kendisi de memnunluğunu dile getirerek bizi çıkış kapısının önüne kadar yolcu ediyor ve tokalaşıp oradan ayrılıyoruz.Evet böylece bir Sonbahar pazarında İstanbul’un tarihi eski olan ve kentin bir ucunda yeralan eskinin şirin sahil kasabası yeninin büyük ilçesi Pendik’teki Beşiktaş Sosyal Tesislerinin altında yer alan Kürek Takımı Şubesine, teknik ekibine ve daha sonrasında tesislere yaptığımız ziyaretin bizler üzerinde bıraktığı olumlu düşünceler ve verdiği mutlulukla dönüş yoluna geçiyoruz.Bundan sonra mı; “ Aydınlık bir gelecek için kürek çekmeye devam Beşiktaşım ”
2 yorum:
Babalar tek bir şey söyleyeceğim senelerdir futbol takımının tribünlerinde aşk peşinde koşuyorum,ama sizin bu ayık kafayla yaptığınız işleri ben anca bir küçük rakı devirdikten sonra yaparım,helal olsun sizlere...
Gecenin bu saatinde, "kürek takımı" na ilişkin yazıyı okuyunca , inan öylesine duygulandım ki oraya "tebrik, kutlama" yazıp, (her zaman olduğu gibi) iki gün sonra unutmayı, emeklerinize ihanet olarak gördüm."Son Barikat" isminin hakkını verecek şekilde direnişi, aynı zamanda ilerleyişi, umudu yeşermeye devam ediyor ve maalesef bu camianın hiç ama hiçbir unsuru onun sesine kulak vermiyor, ona eşlik etmiyor.İşte tam bu noktada kendi adıma çıkarımlarda bulunmama da vesile oldu bu yazı. "Neden son zamanlarda konusu Beşiktaş ve diğer tüm formlardan birer birer uzaklaşıyorum?" sorusunun cevabını buldum sanırım. Beşiktaşı da, hukuku da, siyaseti de (kendi çapında ve el verdiğince) eylemlerinde yaşayan, yaşatan bir kişiyken, şimdilerde uzaktan seyretmek sadece "söyleyen" olmak çok büyük eksiklik. Elbette hangi araçla olursa olsun, tartışmak, fikir beyan etmek güzel şey de eylemle desteklenmiyorsa, eylemi doğurmuyorsa, eyleme katılmıyorsa bir hiç maalesef (en azından benim için öyle)...Gönül isterki oralarda olayım, bir işlerin ucundan tutayım ama... Hayat işte, fazla söze gerek yok.Emeklerinize, yüreklerinize sağlık
Yorum Gönder