26 Ekim 2008 Pazar

Asıl Dava Açması Gereken Kim?


Hep söyledik ama düşünen, dinleyen kim?

Beşiktaş Başkanı taraftarlarını yanıltmaz, doğru bilgilendirir, yanlış düşünce ve davranışlardan kaçınır, Beşiktaş etiğine ve haklarına sahip çıkar.

İçinde bulunduğumuz yıl içinde dünya geneline yayılan ekonomik kriz, Sayın Yıldırım Demirören’i de etkilemiş.Etkilemiş ki, doğruları yazmakla bizleri bilgilendiren ve taraftara sahip çıkan Sayın Nilay Yılmaz hakkında, 12 Ağustos tarihli gazetesindeki köşesinde yazdığı “Borç değil, dert çok “ yazı içeriğine atıfta bulunularak “Yazıda yer alan ifadelerin bütünüyle incelenmesi sonucunda Yıldırım Demirören’in yetersiz, savurgan, yalancı ve işbilmez olduğu ima edilerek kamuoyunda küçük düşürülmeye çalışıldığı aşikardır” ifadeleri ile dava açma gereğini duymuş.

Yetersiz, savurgan,yalancı ve iş bilmez olmak nedir?

Savurgan olmak; Çok ve boşuna para harcamak,tutumsuz olmak.

Bu sezona kadar 50 nin üzerinde futbolcu transfer edildi. Edildiği gibi üstüne de tazminat ödenenler oldu. Tüm vb. giderler ama kulübün kasasından ama cepten karşılandı. Gelirimiz oldu mu? Olmadı. Ne yapıldı? Gelecek hesaplanmadan hep verildi. Sayın Yıldırım Demirören dört yıl önce (2004 yılında) göreve geldiğinde borcumuz 16 milyon dolardı. Bugün ise yaklaşık 120 milyon dolar!

Fulya’daki Plazalarda kat karşılığı verilmiş ve mahkemelik. Kısacası ortada ne var? Koca bir dert!..

Bunun adı, savurgan olmaktır.

Yalancı olmak; Gerçekleri söylememek.

Sayın Yıldırım Demirören,

“…Beşiktaş, Sivas Spor maçına Paf Takımı ile çıkacak” demişti.Demişti demesine de sonrasında ne yaptı? Çıkmadı.Çıkmadığın gibi bu konuda basın toplantısı yapacağını söyledi. Bunu da yapmadı. Yapmadığı gibi resmi internet sitesinden yazılı bir açıklama yaparak konuyu geçiştirdi.

Taraftar olarak ne dedik? “Beşiktaş Başkanı sözünü yemez”.

Bankaların internet sitelerinden doların yıllık faizini öğrenmek mümkün;

https://sube.garanti.com.tr/isube/vadelihesapislemleri/faizoranhesapla

Gerçek kişi olarak, 40 milyon doların, aylık faiz ödemeli 12 aylık getirisini dolar bazında hesaplattığımızda, 12 ay sonunda 40 milyon doları, 40 934 538.06 dolar olarak geri alabileceğimizi gördük.Yani 40 milyon doların yıllık faizinin 10 milyon dolar etmediğini öğrendik.Demek ki, neymiş? Doğru söylenmemiş!

Bunun adı da doğru söylenmediği için yalancı olmaktır.

Yetersiz olmak; eksiği olan,verimli olmayan. İş bilmez; Becerikli olamama,becerememe.

Beşiktaş’ın son 5 dönem bilançosuna baktığımızda;

2004 sonu bilançosunda kulübün net satışları 23.7 milyon Ytl düzeyindeyken bu rakam,2005'te 29.4 Ytl, 2006'da 27.3 milyon Ytl, 2007'de ise 45.2 milyon Ytl, olmuş.Üstelik 2007'nin ilk çeyrek bilançosuna göre satış gelirleri 40.9 milyon Ytl iken, satışların maliyeti 54.7 milyon Ytl olmuş. Yani zararına satış gerçekleşmiş.

2004 yılının yarısında kulübü devralan Yıldırım Demirören o yılı 8.7 milyon Ytl karla kapattıktan sonra deyim yerindeyse Beşiktaş’ımızın iki yakasının bir araya gelmediğini ifade etmek, yanlış olmaz herhalde.

Fulya konusunda Beşiktaş’ı zarara uğrattığı gerekçesiyle Kulübümüz (dolayısıyla başkanımız ve yönetim kurulu) aleyhinde açılan davanın yanı sıra “Şan Ökten” tesislerinin değiştirilmesine yönelik yapılan müdahalelere onay verilmiş yada sessiz kalınmıştır. Biz Beşiktaşlıların verdiği tepki ile imza kampanyası düzenlenmiş ve yapılan yanlışlığın düzeltilmesi istenmiştir.Yani yapılanlarla bir anlamda Beşiktaş ve Beşiktaşlılık ele,yüze, göze bulaştırılmıştır.Başka bir deyişle tüm bunlar, verimli olunamadığı için becerilememiştir.

Bunun da adı, yetersiz olmak, iş bilmezliktir.

Başkanımız Sayın Yıldırım Demirören söz konusu röportajında ”…Ben Beşiktaş’ın ihtiyacı olduğu için bu parayı verdim…40 milyon doların faizini hesaplarsanız, Beşiktaş’a senede 10 milyon dolar para kazandırdığım ortaya çıkar.. Kulübü o faiz yükünden kurtardım…” ifadelerini kullanıyor.

Nilay Yılmaz da yazısında “ …kulübün Başkan Demirören’e 40 milyon dolar borcu varmış ve nasıl bir faiz ve nasıl bir hesaplamaysa bunun senelik faizi 10 milyon dolar ediyormuş...

Anlaşılan o ki; Beşiktaş Başkanı hesaptan kitaptan da anlamıyor. Üniversitedeyken iktisat derslerinden zor geçerdim; ama bir ilkokul öğrencisi bile Demirören’in 10 milyon dolarlık faiz hesabının yanlış olduğunu anlayabilir...

40 milyon dolara yıllık 10 milyon dolar... Demirören bu hesaplamayı nasıl yaptığını bize bir zahmet anlatsa... Ya da böyle faiz veren yerler varsa, Demirören bir söyleyiversin de birikmiş birkaç kuruş parası olanlar da oralara yatırıp biraz para kazansın...” ifadeleri ile karşılık vererek toplumun ve Beşiktaşlıların açıkça “alaya” alınmasına tepki koymuştur.

Vallahi doğru. Bu sezon alınan Sivok ve Zapatocny’nin bonservis ücretleri için de sadece Nilay Yılmaz değil, biz taraftarlar da her zaman olduğu gibi verilen bu miktarlar için de üzüldük ve “Ah ulan! Amatörlüğün, alt yapının gözü kör olsun!..” diyerek söylendik.

Alnımızı Karışlamıştı.

Alnını karışlamak; Küçümseyerek meydan okumak.

Sayın Yıldırım Demirören'in,

“BONSERVİSLERİ adam başı 4.5 milyon Euro. Ben gittim, pazarlığını kendim yaptım ve aldım. Yaptığım pazarlık hakkında konuşanın ’futbolcular pahalı’ diyenin, onu diyenin, bunu diyenin alnını karışlarım. Bir daha söylüyorum alnını karışlarım. Herkes haddini bilsin.”

asıl bu ”davalık” sözleri nedeni ile kimin kime dava açması gerektiği ortada değil mi?

*Bilançolar ile bilgiler alıntıdır

Hiç yorum yok: