9 Nisan 2009 Perşembe

Hıncal Uluç, Kalemi ile Bu Toplumun Ali Kıran Baş Keseni midir?


İzmir 6.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 31.03.2008 tarih ve 2008/39 no'lu kararı ile, yediği tokadı çabuk unutmuş.

Şimdi de Beşiktaş taraftarına, çArşı’ya saldırıyor!

Fotomaç Gazetesi'ndeki 07.04.2009 tarihli "Burası dağbaşı mı" başlıklı yazısında çArşı'yı, hedef göstererek PKK ile aynı kefeye koyma cesareti içinde görmek, tüm dünyaya sosyal mesajları ile sorumluluk içinde hareket eden ve bu toplumun bir parçası olan Beşiktaş taraftarlarını derinden üzmüştür.
Hıncal Uluç’un, Taksim’de kendisini yakmak istemesine kim ne diyebilir ki! Kendi bileceği iştir. Ah vah edip üzülmeyiz de.

Hafta sonu oynayacakları Fenerbahçe maçını “ya kazanamazsak!” korkusuyla “Beşiktaş’ı nasıl frenlerim” hesaplarını yapmakla, Hıncal Uluç’un alışık olduğu konular olduğunu ifade etmenin yanlış olmadığı düşünüyoruz.

Galatasaray'ın kendi taraftarlarından göremediği bu sevgi gösterisini, Beşiktaş taraftarının takımına gösterdiğini görmek Hıncal Uluç'u, başka arayışlara ittiğini görüyoruz. Bu bizleri şaşırtmamıştır.

Peki, Hıncal Uluç'un bu yazıyla, Toplum sağlığı ile kamu düzeni ve kamu güvenliğini hiçe sayarak çArşı'yı, (PKK ile aynı kefeye koyarak) Beşiktaş taraftarını kışkırtma eylemi içine girerek suça teşvik etmek düşüncesi içinde olmadığını kim söyleyebilir?

Basın Kanunu'nun 3 ncü maddesi der ki;

Basın özgürlüğü
MADDE 3. — Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.
"Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir."

http://www.byegm.gov.tr/byegmhakkinda/basinkanunu.htm
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5187.html


Hıncal Uluç’un yarattığı bu eseri göstermiştir ki, 3 ncü madde ile basın mensuplarına tanınan bu özgürlüğün içinde, nedense basın yolu ile suç işlenmesinin önlenmesi için "kışkırtıcılık" unsuru taşıyan bir kelimenin olmaması toplum sağlığı,kamu düzeni ve güvenliği açısından üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur!

Tüm dünyanın tanıdığı ve sosyal mesajları ile de sorumluluk içinde hareket eden çArşı’nın, Beşiktaş’tan başka bir düşüncesi olamaz ve yoktur da.

Bu bir toplantı ve gösteri yürüyüşü değil, maç öncesi takım otobüsünün geçişi esnasında takımımıza olan sevgi gösterisidir. Maç öncesi Beşiktaş’a olan güven ve inancı ile, takımımızın moral ve motivasyonunu en üst düzeye çıkarma sorumluluğu ile hareket etmiştir çArşı.

Gün doğdu, statlara dayandık
Beşiktaş’ın uğruna da bayraklara dolandık.

Soruyoruz;

Düşüncesizce yazdığı bu yazısı için Hıncal Uluç’a, basın özgürlüğünün kullanılması demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak ; Suç işlenmesinin önlenmesi ve yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla bir sınırlama getirilecek mi?

Adeta suça teşvik edici bu tür vb. kışkırtıcı bir yazı veya yazılar ile kamu düzeni ve güvenliği açısından olası olumsuz gelişmeler karşısında, bunun sorumluluğunu kim üstlenecek? Ya da Hıncal Uluç üstlenebilecek mi?

Devletin Savcıları, herhangi bir işlem yapacaklar mı?

SonBarikat

Hiç yorum yok: