1 Kasım 2009 Pazar

Beşiktaşımız : 1 - Ankaragücü : 0


Saatler boyunca aralıksız yağan yağmur, nereden estiği belli olmayan haşin rüzgar, erkenden bastıran soğuk ve bir de Mustafa Denizli... Beşiktaş taraftarının cumartesi akşamı çilesi bunlardan ibaretti. Beşiktaşlının ateşini hiçbir şey söndüremez; fakat Beşiktaş'ın her türlü yönetim kademesi bunun için uğraşıyor olsa gerek.


İştahlı başlayan takımın kanadı Yusuf'la kırık, rakip kaleyle olan göbek bağı Nobre'yle kesik. 10 numaralaştıramadıklarımızdan Tello'nun isteksizliğini, etkisizliğini, umursamazlığını neye bağlayalım peki? "Saçsız kral" Ernst'e en sonunda söylenecek olan belli: Deli bu adam! Malum, bu ülkede adamı çıldırtmak için her şeyi yaparlar, adam delirince de deli deyip kenara çekilirler. İsmailimiz radara bir giriyor bir çıkıyor. Bugünkü oyunu ile hem takımı uçurdu hem de neler yapabileceğini gösterdi. Göremeyenler utansın!


Bahisçilerin "alt biter" bankosu oldu Beşiktaş. Tabii bahisçiye hava hoş; son dakikada o golü yesek, kahrolacak olan biziz. Sevdiceğiyle kumar oynayan bizden değildir. Sence Mustafa hoca? Sağlamken bütün maçı çıkaramayan Yusuf'u, 1 aylık sakatlığın ardından 90 dakika oynatmanın adı nedir acaba...


Yağmur çamur demeyen Beşiktaş taraftarı akşamın yüz akı yine. Türkiye'nin yüz karası ise, Alen Markaryan'a ırkçı tezahürat yapan Ankaragücü tribünleri. Irkçılık, Türkiye Futbol Federasyonu'nun umurunda mıdır? Bizler tribünden bu ırkçı söylemde bulunanlara gereken cevabı verdik de, hak ettikleri cezayı siz verebilecek misiniz, meraktayız...

Hiç yorum yok: