21 Mayıs 2010 Cuma

Şeref Yalçın'a Soruyoruz


19 Mayıs 2010 tarihli Fanatik gazetesinin haberine göre basketboldan sorumlu yöneticimiz Şeref Yalçın, teknik ekip ve oyuncularımızı takındıkları tavır gerekçesiyle eleştiriyordu. Kulak Çekeceğim başlıklı haberde:
"Para konuşmaktan, bunu dışarıya sızdırmaktan motive olamadılar. Geçen yıldan kimsenin bir kuruş alacağı yok. Bu sezon nakit akışındaki sıkıntı nedeniyle sorunlar oldu, olabilir de... Bu kriz ortamında normaldir. Beni asıl üzen, yabancılar bu durumu anlayışla karşılarken, yerli bazı isimlerin, aynı özveriyi göstermemiş olması. Bunun için herkesin kulağını çekeceğiz”
diyordu Şeref Yalçın.
Haberin üzerinden 2 gün geçmesine ve Şeref Yalçın'ın kendisinden bir yalanlama gelmemesi üzerine, basketbol takım kaptanımız Haluk Yıldırım yazılı bir açıklama yaptı.
" Basketbol şube sorumlumuz Şeref Yalçın’ın 19.05.2010 tarihinde Fanatik gazetesinde yer alan açıklamasına istinaden, Beşiktaş Camiasını ve Basketbol kamuoyunu bilgilendirmek adına bu açıklamayı yapma mecburiyeti hissettim.
Her şeyden önce ilk söylenmesi gereken Beşiktaş basketbol takımının başarılı bir sezon geçirdiğidir. Tüm olumsuzluklara rağmen, Mire Chatman ve Lony Baxter gibi bu takımın en pahalı iki yabancı oyuncusunun yokluğunda, ligi ilk 4 takım içersinde bitirmeyi başarmış, play-off’larda kendisinden en az 2 - 3 kat daha büyük bütçeli Türk Telekom’u eleyerek yarı finallere kalmıştır. Efes Pilsen serisinde, seyircisinin de ayakta alkışladığı mücadelesini sonuna kadar sürdürmüş, Beşiktaş camiasına yakışır bir şekilde sezona veda etmiştir.
Son iki sezon içersinde, geciken ödemeler yüzünden takımdan ayrılmayı tercih eden, veya ara transferlerini gerçekleştiremesinler diye son anda maddi problemleri çözülen, yabancı sporcuların aksine, BJK basketbol takımının Türk sporcuları bütün özverileriyle mücadelerini sürdürmüş ve tüm spor kamuoyunun takdirini kazanmıştır.
260 kez milli olmuş bir Türk sporcusu olarak, “Türk sporcuların para konuşmaktan ve bunu dışarıya sızdırmaktan motive olamadığını” iddia eden bir açıklamanın, Türk sporcularının emeğine yapılmış büyük bir saygısızlık olduğunu düşünüyorum.
Beşiktaş Kaptanı olarak benim ve takım arkadaşlarımın, basketbol kariyerimiz boyunca, maddi sıkıntılara rağmen göstermiş olduğumuz performansın, ahlaklı sporcu kişiliğimizin, kulüp yöneticileri ile ilişkilerimizin, Türk basketbolunu daha üst seviyelere taşımak için gösterdiğimiz özverinin detaylarının bilindiğine ve takip edildiğine inanıyor, şube sorumlumuzun yapmış olduğu açıklamanın gerçek yorumunu Beşiktaş camiası ve spor kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Saygılarımla
Haluk Yıldırım
Beşiktaş Basketbol Takımı Kaptanı
Biz de şimdi soruyoruz. Beşiktaş'a ne oluyor, neler değişiyor?

Takım para alamadığı zamanlar yöneticiler devreye girerdi. Belki nakit akışını hızlandıramazlardı, ama oyunculara moral-motivasyon aşılarlardı. Şenol Demirağ'ın öylesi durumlarla karşı karşıya kalınca, sabahlara kadar uyuyamadığını çok iyi biliyoruz. Battal Durusel, salonun elektriğini tek başına tamir etmeye çalışırdı; hem de hiç anlamazken. Ortada yönetici yokken, para pul yokken, Süleyman Seba'da elinde bidonla mazot arardı, jenaratörü çalıştırabilmek için.
Biz de şimdi soruyoruz. Beşiktaş'a ne oluyor, neler değişiyor?
Takım para alamadığı zamanlar yöneticiler devreye girerdi. Belki nakit akışını hızlandıramazlardı, ama oyunculara moral-motivasyon aşılarlardı. Şenol Demirağ'ın öylesi durumlarla karşı karşıya kalınca, sabahlara kadar uyuyamadığını çok iyi biliyoruz. Battal Durusel, salonun elektriğini tek başına tamir etmeye çalışırdı; hem de hiç anlamazken. Ortada yönetici yokken, para pul yokken, Süleyman Seba'da elinde bidonla mazot arardı, jenaratörü çalıştırabilmek için.
Beşiktaş tarihine imkansızlıklar ile boğuşan sporcuların adları altın harflerle yazılacak; yanına sizin adlarınız da suçlular olarak yazılacak. Bu devran elbet döner; o zaman insan içine çıkacak yüzünüz kalacak mı herkes görecek!
SonBarikat

2 yorum:

irlandalı dedi ki...

Bişeylerin değiştiği kesin.
Basketbola, Hentbola, Voleybola üvey evlat muamelesi yapan bir taraftar anlayışı oldukça da aynen böyle gider bu.
zaten Quaresma geliyomuş ya, kim takar berisini(?)

Adsız dedi ki...

Son paragrafın altına imzamı atarım ancak bu kadar güzel özetlenebilirdi.