7 Ocak 2010 Perşembe

Hayatın Ta Kendisi...

Hentbol Takımımız'ın başarılı hocası Müfit Arın, bizleri Süleyman Seba'da ağırladı. Samimi sohbetimiz esnasında hem dinledik, hem paylaştık. Hocamıza güzel misafirperverliği için teşekkür ederiz.

Önce sizi yakından tanıyalım.
-Hentbole lisede, çok değer verdiğim Şahin Köktürk hocamın teşvikiyle başladım. Zaten okulda yapılan tek spor hentboldü. Sporculuk dönemimi Taçspor, Çukobirlik, Arçelik, Tekel, Yeni Karamürsel, Çanakkale Seramik gibi takımlarda oynayarak geçirdim. Spor Akademisi’nde öğretmenlik bölümünü bitirdim. Antrenörlük hayatıma altyapılarda başladım. Çeşitli takımlarda çalıştıktan sonra Beşiktaş’a geldim. 10 sene boyunca yıldız ve genç takım antrenörlükleri ile A takım yardımcı antrenörlüğü yaptım. 6 yıldır da A takım antrenörlüğünü yürütüyorum.
Hayat tesadüflerle dolu. Bu tesadüfler de sizin koymuş olduğunuz hedeflere giden süreci hızlandırır. Beşiktaş’ın, altyapısından yetişen sporcu ve antrenörlere sahip çıkma, şans verme gibi bir özelliği vardı. O şansı verdiler, ben de iyi değerlendirdim. Özellikle Bülent Deriş ve Bilal Eyüboğlu bunda etkili oldu. Bilal ile çocukluk arkadaşı olmamız, onun hentbolü bilmesi ve arkamda durması bu yolda önemliydi. Beraber hedefler koyduk, kulüp de destekleyince başarıyı yakaladık. Bu süreçte 3 Türkiye ligi, 3 Türkiye kupası, 3 Gençlik Spor Genel Müdürlüğü kupası aldık; Avrupa Challenge Kupası’nda 3. olduk, EHF Kupası’nda çeyrek final oynadık.
Bundan sonraki hedefleriniz nedir?
-Tabii ki Avrupa’da final oynamak ve şampiyonluk isterim. Geçen sene buna çok yaklaştık, fakat son 2 yılın şampiyonuyla eşleştik. Kolay değil elbette; tecrübe eksiğimiz çok, oyuncularımız soğukkanlı davranamıyor ve bütçelerimiz bu rekabete uygun değil. Bir de, Şampiyonlar Ligi’nde ön elemeyi geçip, gruplara kalma ve gruplardan çıkma hayalim var.
Beşiktaş altyapısı ne durumda?
-Geçen seneye kadar Darüşşafaka ile Cent Okulları’nı kullanıyorduk altyapı olarak. Cent, kulüpleşip 1. ligde mücadele etmeye başlayınca biz de yeni bir yapılanmaya girdik. Tabii iddialı bir takım olduğumuz için, altyapıdan yetişenlerin de belli bir düzeyde olması lazım ki takımımızda yer bulabilsinler. Şu anda Ozan Arifoğlu var altyapıdan gelen.
Bir diğer sorun, gençliğin tamamen akademik hayata yönlendirilerek spordan uzaklaştırılması. O sınavdı, bu dershaneydi derken hayatları ders ve sınavlardan ibaret oluyor sadece. Bizim yetiştiğimiz dönemde böyle değildi. Hentbole ilgi büyüktü. Aileler, taraftar grupları gelirlerdi. Salonlarda yer bulunmazdı.
Taraftar demişken...
-Taraftarımızın maçlara gelmesi, ilgi göstermesi bize önemli bir motivasyon kaynağı oluyor. Salonun dolması heyecanı artırıyor. Taraftarımız bizi ne kadar desteklerse, biz daha fazlası için uğraşıyoruz.

Oyuncularımızın takımdaşlık duygusu had safhada gördüğümüz kadarıyla.
-Evet, başarıyı getiren, tutan şeylerden biri de bu. Takımda dostluk üst düzeyde. Evlenenlerin artmasıyla bunun şekli biraz değişse de, arkadaşlıklar sürüyor. Bazı maçlardan önce kamp yapmak istememizin sebebi bu zaten. Birlik beraberliği geliştirmek, oyuncuların arasındaki bağı takımın başarısına yansıtmak...
Avrupa kupalarından bu yıl ummadığımız bir şekilde erken elendik.
-Avrupa’da belli bir düzey yakalamıştık. Ancak bazen yoruluyorsunuz, motivasyon sağlamakta güçlük çekiyorsunuz. İyi bir hazırlık dönemi de geçiremedik. En az 15-16 hazırlık maçı yapmak lazım, ama İstanbul’da dişimize göre rakip olmadığından bunu gerçekleştiremedik. Yeni transferlerimizin uyum süreci de araya girdi. Elendiğimiz Kızıl Yıldız iyi bir takım sonuçta. Ayrıca hentbol kültürü ve geleneğinin olduğu bir coğrafyada yer alıyor. Birkaç yüz kilometre mesafedeki komşu ülkelerde ve kendi liglerindeki takımlarla oynayarak kendilerini geliştirebiliyorlar. Sporcu mentalitesi olarak da ilerideler. Basit hata yapmıyorlar, oyundan kopmuyorlar. Tabii deneyim çok önemli. Bu konuda eksiğimiz var.
Avrupa’da hentbole bakış nasıl?

-Almanya’yı örnek vereyim. Burada hentbol bir ara futbolun da önündeydi. Maçlar canlı yayınlanıyor. 5-6 bin kişiye oynuyorlar maçları. Taraftarlar maç biletlerine ciddi miktarlar ödüyorlar. Kombine kart sistemi var. Kulüpler kendilerine buradan kaynak yaratabiliyorlar.Sponsorluk sistemi çok iyi işliyor. Almanya’nın dışında Fransa, İspanya, Kuzey ve Orta Avrupa ülkeleri, Ukrayna, Rusya filan çok çok ilerideler. Bütçeler geniş. Mesela geçen yıllarda Şampiyonlar Ligi ön elemesinde oynadığımız Danimarka takımı Viborg’un bütçesi 8 milyon Euro. 300-500 bin Euro gibi yıllık ücretler söz konusu. Hatta Montpellier, Kiel’den aldığı Karabatiç’e yanlış hatırlamıyorsam 1.5 milyon Euro ödüyor. Tabii bunu sağlayan faktörler var. Spor kültürü çok gelişmiş durumda. Sponsorlar, naklen yayınlar, medya, seyirci... Hepsinin toplamı bunu ortaya çıkarıyor.



Baktığımız zaman Akatlar Spor Salonu çok yönlü kullanım için tasarlanmış. Ancak hentbol takımımız, çok da iyi durumda olmayan Süleyman Seba Spor Salonu’nda oynuyor. Akatlar’da oynama gibi bir isteğiniz var mı?
-Tabii ki. Akatlar’da niye oynamayalım? Avrupa kulüpleri geliyor, salon bizim vitrinimiz sonuçta. Daha iyi bir salonda oynamak, çalışmak isteriz. Süleyman Seba Spor Salonu’ndan da memnunuz, ama Beşiktaş’a daha güzeli yakışır.
Hentbole ilgi neden az?
-Medyada en büyük yeri futbol kaplıyor sonuçta. Hentbolü yukarıya taşıyacak değer de yaratılamıyor. Dönen rakamlar düşük seviyede. Halbuki hentbol spor olarak çok hareketli. Devamlı bir hücum ve savunma hali var. Sürekli bir heyecan hakim. Mesela futbol öyle değil. Hele ki Türkiye’de. Avrupa liglerini izliyoruz, en sıradan maçlar bile zevkli geçiyor. Bizdeki kalitesizliğe rağmen futbol hep ön planda. Diğer sporların önünü kesiyor bu.
Lig ve kupadaki çekişmeli maçların naklen yayınlanması lazım. Ancak geçen yıl Avrupa’da yarı final oynadık, o bile yayınlanmadı. Destek göremiyoruz.
Türkiye Hentbol Federasyonu hentbolü geliştirmek için neler yapıyor?
-Yeni yeni İddaa’da yer almaya başladı hentbol ligi. İddia’ya her girişinizde 10000 TL veriliyor. Bunun 2000 TL’sini THF alıyor. Burada şöyle bir haksızlık var yalnız; biz bu kadar yatırım yapan bir kulübüz, az yatırım yapanla bir tutulmaya itirazımız var. Bu ligin rengi biziz sonuçta. Her gittiğimiz yere taraftarımızı sürüklüyoruz Futboldaki sistemin uygulanarak, payımızın artırılması lazım.
Sponsorlara gelirsek...
-Türkiye’de sponsorluk sistemi çok zayıf. Sponsorlar belli kalemleri karşılıyorlar sadece, ki o da yetersiz. Yıllardır birçok başarı yaşamamıza rağmen sponsorlar ilgi göstermiyorlar.
Galatasaray ve Fenerbahçe’nin olmayışı rekabeti etkiliyor olsa gerek.
-Galatasaray, Fenerbahçe, Eczacıbaşı gibi köklü kulüplerin hentbole girmemeleri durumu etkiliyor tabii. Onların olması ligin kalitesini artırır, kaliteli yabancı oyuncuları lige çeker.
Milli takımda çalışmak gibi bir amacınız var mı?
-Öğretmenlik ve Beşiktaş’taki görevim sürüyor şu anda. Ancak öğretmenliğim biterse, Beşiktaş’ta da devam edersem ve onlar da isterse niye olmasın? Yalnız, oralara tek yetkili olarak gelme şansımız fazla değil. Yabancılara verilen şans, gösterilen tolerans bizlere tanınmıyor maalesef. Kaldı ki Beşiktaş’la milli takımın arasında pek bir fark yok. Mesela geçen yıl Avusturya’da oynadık, 200 taraftarımız geldi. Sevgililer günüymüş, 200 tane gül verdiler bize. Bunlar insanın hoşuna gidiyor. Romanya’ya, Karadağ’a gidiyoruz; her yerde taraftar karşılıyor bizi. Almanya’da yüzlerce taraftarımızın desteğiyle oynuyoruz misal.
Son olarak, Beşiktaş sizin için ne ifade ediyor?
-Hayatımdaki en güzel şeyleri ben burada yaşadım. Beşiktaş hayatın ta kendisi.
SonBarikat

3 yorum:

Unknown dedi ki...

onlar da gitsin akatlar'a, süleyman seba yıkılsın yerine koca binalar yapılsın, binalardan az bi pay alalım, bu paydan 3 yıllık gelecekleri kırdıralım.

Şairler Parkı dedi ki...

Nasıl ki Şeref Bey, Baba Hakkı gerçeği var. Hentbolde de Müfit Arın ve harika takımı gerçeği inkar edilemez.

Ege

vedat dedi ki...

Var olan sıkıntılara rağmen çok da başarılısınız.

Daha üst seviyeler için devam diyor,
başarılar diliyoruz.