Diyarbakırspor'un gittiği her şehirde maruz kaldığı çirkin muameleyi biliyoruz. Beşiktaş tribünleri ise farkını bir kez daha ortaya koyarak, bu adi rüzgarı tersine çevirme dirayetini gösterdi. Maçtan önce Beşiktaşlı ve Diyarbakırsporlu oyuncular tribünlere çağrılarak, selamlandılar. Jesti gören Yeşilkırmızılı deplasman tribünü Beşiktaş taraftarıyla karşılıklı siyah-beyaz çekti, maçtan sonra "Beşiktaş, Beşiktaş" tezahüratı yaptı. Gerginlikten, çirkeften beslenen spor medyası bunu ne kadar yazsa, vurgulasa azdır.
Maça gelirsek, bir Mustafa Denizli klasiğinin yaşandığını söyleyebiliriz. Fizik olarak bitik bir Yusuf, asla Beşiktaş'ın santroforu olamayacak Nobre ve formsuzluğu bilinmesine rağmen ısrarla oynatılarak taraftarın önüne atılan Nihat ile başlanması Denizli'nin rakibini ne kadar ciddiye aldığının göstergesiydi. Diyarbakırspor'un gücü belli, durumu ortada... Oynadıkları oyun da tamamen 0-0'a yatmak üzerine kurgulanmıştı. Beşiktaş bu sene hiç olmadığı denli baskılı oynamasına ve net pozisyonlar bulmasına karşın, verimlilikten çok uzak. "10 numara" takıntısının sonucu olarak takıma alınan Tabata'nın büyük bir fiyasko olduğunu da araya sıkıştırmak gerek.
Düzenli forma giymeye başlayınca ritmini bulan Bobo'nun yedek bırakılması gecenin en büyük sürpriziydi. Oyun zekası, pozisyon alışı, son vuruş becerisi ile Türkiye'nin en iyi birkaç santrforundan biri olan Bobo'yu böyle hunharca kullanmak Beşiktaş'a ihanet. Takımın Ferrari-Sivok-Ernst-Fink-Bobo'dan oluşan bir iskeletle oynadığı maçlardaki performansı ortadayken, keyfiyete dayanan tercihler Beşiktaş'ı zorluyor. Elde doğru dürüst bir hücum planı da olmayınca, rakip kim olursa olsun 3 puan çıkarmak kişisel becerilere kalıyor. CSKA Moskova maçında takıma başarılar dileyerek bu tatsız bahsi kapatalım en iyisi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder