TRAJEDİBazı insanlar vardır aradan yıllar geçsede isimleri unutulmaz, bazıları ise yaşarken” Efsane” olmuşlardır. Onursal Başkanımız Süleyman Seba gibi. Spor Kulüpleri, camiaların önde gelen kişilerinin isimlerini tesislerine vererek Onları sonsuza kadar yaşatacaklarını herkese gösterirler …
Beşiktaş Jimnastik Kulübü de, Dikilitaşta bulunan Spor Salonuna Süleyman Seba'nın ismini vererek Onursal Başkanını hayattayken birkez daha onore etmiştir. Başta Hentbol ve Bedensel Engelliler Basketbol takımımızın iç saha maçlarını oynadıkları bu salon ayrıca Amatör Şubelerimizin alt yapılarının da kullandığı bir salondur. Lakin hali hazırdaki bakımsız hali Beşiktaşımıza yakışmamaktadır…
Stadımız ise bir inşaat firmasının adı ile anılmakta bu durum en başta Stadımızın Adı “Şeref Stadı” olsun mücadelesini yapan Beşiktaşlıları rahatsız etmektedir. Ama hali hazırdaki Yönetim, taraftarın bu talebini görmezden gelerek, işi Ahmet Şerafettin Bey`in anma törenlerine "bir çiçek bir çelenk" göndererek geçiştirmektedir. Beşiktaşın hali hazırda yöneticileri bilmelidirler ki bu meşru mücadele “bir çicek bir çelenk” ile geçiştirilemeyecek kadar kutsal, ve zafere kadar sürecek bir mücadeledir …
Yine uzun yıllar başta Basketbol takımlarımıza olmak üzere bir çok şubemize ev sahipliği yapmış ve Kurucularımızdan Rahmetli Ahmet Fetgeri nin adı ile isimlendirilmiş salonumuz, yine A futbol takımımız olmak üzere bir çok alt yapı takımımıza ev sahipliği yapmış “Hakkı Yeten Stadyumu”, maalesef dönemin yöneticileri başta İlhan Durusoy un marifeti neticesinde tarihe karışmışlardır...
Hali hazırdaki yönetim yerle bir ettiği yapıların yerine “isimlerine yakışır” yeni yapılar inşaa etmek zorundadır... Yoksa tarihine sahip çıkamayan bu camia, bugün sadece “tesisler sorununu” yazdığımız ve bunun gibi sayısız sorunu olduğunu bildiğimiz kulüp Tarihe karışacaktır…
Fulya'da direnen tek yapı Rahmetli Şan Ökten Ağabeyimizin adı ile anılan “Şan Ökten Kamp Tesisleri” dir ki tesisin içler acısı hali ortadadır ve durum Beşiktaşımıza yakışmamaktadır. Bu konuyu
“tutulmayan sözler defteri” başlığında geçmişte işlemiştik. Tesisin Şan Ökten in hatırasına uygun yenilenmesini ve korunmasının takipçisi olacağız…
Bir de rahmetli Şevket Belgin'in kulübümüze tesis yapılması şartı ile bıraktığı miras var ki, insan hali hazırdaki tesislerin halini görünce “böyle olacaksa hiç olmasın” diyor lakin Rahmetlinin mirasının layıki ile yerine getirilmesi, başta Beşiktaş Kongre üyeleri olmak üzere Beşiktaşa gönül vermiş tüm kişilerin öncelikli meselelerinden biri olmalıdır…
Hal böyle; mabedimizin adı bir İnşaat Firması, bir diğeri gazlı içecek markası ile isimlendirilirken, hali hazırdaki diğer tesislerimiz acilen bakıma ve yenilenmeye muhtaç iken ve Fulya'daki Tarih yok edilirken, buna vesile olanlar Beşiktaş'ın içinde Beşiktaş'tan uzak başka dünyalarda başka alemlerdeler…
Meselenin esasına gelelim Yusuf Tunaoğlu ...
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü (GSGM) İstanbul İl Müdürlüğü’nce yürütülen ‘100 Gönüllü 100 Tesis’ projesi kapsamında, 2001 yılı sonunda, Turgay Ciner, Zafer Yıldırım ve Beşiktaşlı iş adamı Mehmet Kazancı tarafından yaptırılan Ayazağa Stadı çürümeye terk edilmişti bundan 2 sene önce.
Beşiktaş’ın büyük vaatlerde bulunarak GSGM’den kiraladığı ve unutulmaz futbolcusu Yusuf Tunaoğlu’nun adını verdiği stat, o tarihlerde kaderine terk edilmiş durumdaydı. Ayazağa’nın belki de en iyi yerlerinden birine konuşlanmış olan, ormanlık alan içindeki betonarme tribünü ve yüksek kalitedeki çim yüzeyi ile, bir zamanlar geleceğin futbolcularına kapılarını açan bu spor tesisi, tinercilere ev sahipliği yapıyordu.
Tesisin terk edilişi sonrasında, bakımsızlık ve ilgisizlik nedeniyle virane hale geldiğini belirtiyorlardı semt sakinleri... Spor tesisi olarak yapılmış bir yapının, yasadışı ve kanunsuz olayların döndüğü bir pislik yuvası haline gelmesinin, başta tesise adının verilmiş olduğu Yusuf Tunaoğlu’na saygısızlık olduğunu vurgulayarak, “Rahmetlinin mezarında kemikleri sızlıyordur” diyorlardı...
2 sene önce Tesisin içler acısı durumu boy boy haber olunca, 2 ay içinde Kaymakamlık duruma el koyuyordu.
Harekete geçen Kaymakamlık, stattaki iki görevliyi başka işlere veriyor, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ise hasar tespiti yaparak Siyah-Beyazlı kulübe açtığı davayı kazanıyor ve Beşiktaş 270 bin TL ödemeye mahkum ediliyordu.
Fakat, Beşiktaş’ın efsane futbolcularından Yusuf Tunaoğlu’nun ismini taşıyan bu stat, Yıldırım Demirören yönetiminin cüzi miktardaki kirayı ödememesi nedeniyle kulübün elinden alınıyor ve Galatasaray’a tahsis ediliyordu!
Yani hem Beşiktaş altyapısının kullanımı için yapılan stat elden gidiyor, hem Yusuf Tunaoğlu ismine saygısızlık yapılıyor, hem de Beşiktaş’ın kullanım hakkına sahip olduğu tesis ezeli rakip Galatasaray’a kaptırılıyordu.
Tesisleşme vaatleri gölgesinde, "Tez Pisleşme" yolunda adım adım ilerleyen zihniyet burayı da kaybediyordu...
KOMEDYABiz ise yine merak edip yollara düşüyoruz şimdi... Evet merak ettik.. Gidip bakalım neler olmuş, nasıl geliştirmişler diye merak ettik.. İşte trajediden komedya yolculuğumuz böyle başladı.
Ayazağa köyü'ne İETT nin bölgeye tahsis ettiği 41 nolu araçla ulaştık... Kısa bir araştırmadan sonra stadın yerini bulduk... İndiğimiz yerle tesis arasındaki yolda, bir vadiye inip ardından bir tepeye tırmanmamız gerekiyordu, gereğini yaptık ve hedefe ulaştık...
Bir baktık ki dünden bu güne tık yok.... 2 Sene önce "berbat" diye elimizden kaçan saha aynen bu gün de berbat...
Hatta ortada saha falan da kalmamış... Yağmalama o kadar büyük boyutlara ulaşmış ki kale direklerinin çalındığını görmezden gelsek bile, sahayı çevreleyen demirlerin bir kısmı da sökülüp götürülmüş ...
Başta Beşiktaş alt yapısına hizmet, ardından çevredeki gençlerin hizmetine sunulan tesis, aradan geçen yıllarda "şöför eğitim pistine dönüşmüş"... Ülkemizdeki trafik kazaları düşünüldüğünde bunun da zaruri bir ihtiyaç olduğu gerçeği karşısında söylenecek çok fazla söz yok ... İstanbul trafiğinin aşina diyaloglarından "araba kullanmayı tarladamı öğrendin ?" sözüne karşılık, yeni bir cevap doğmuş burada; "Yok Yusuf Tunaoğlu stadyumunda öğrendim"...
Tesis şu an akşamcıların uğrak yeri... Depozitolu ürünler ve teneke kutular toplanmasına rağmen, yine de ortada yığınla başta bira şişesi olmak üzere envai çeşit çöp görülmekte...
Bu arada günden güne büyüyen köy mezarlığı kale arkasından sahaya ulaşmak üzere...
Ülkede ki doğal ölümlere trafik kazaları, başta Kanser ve diğer hastalıklar eklenince, artı bu duruma toplumsal cinnet hali eklenip kadın cinayetleri de artınca, bireysel silahlanma neticesinde düğün-asker-uğurlamalar ve maç sonu sevinçlerindeki kayıplar artınca, köy mezarlığı yetmez olmuş, kısa zamanda sahanın bir bölümü, hemen hemen "ceza sahası"nın orası ebedi konuklarını ağırlamaya başlayacak duruma gelmiş...
Yapıda şu an muhtemelen gayri resmi olarak "mezarlıkçı" ikamet edip iş görmekte...
Tesisin üzerindeki Beşiktaş Arması ve "Yusuf Tunaoğlu" ismi sökülmüş ama 100 tesis 100 gönüllü künyesi, ibret vesikası gibi duruyor tesisin girişinde...
22 Temmuz'a az kaldı.... Yusuf Tunaoğlu'nu anacağız belki de o gün...
Bu Traji-Komedya'ya dayanamayacak duruma gelmiş olma ihtimali olan, tüm "arma sevdalılarını" tutup elinden götüreceğiz galiba tesise...
Ağlamak sızlanmak için değil ha, kederden akşamcılara mekan ortaklığı etmek için...
Buyrun aşağıdaki köşelerden birini seçin...
Haydi "Şeref"inize !!!